Venezuela’da ABD’nin asıl derdi ne?

Bu aralar herkesin konuştuğu Venezuela konusu petrol piyasası için de büyük bir baş ağrısı. Aslında sanırım Venezuela konusu Venezuelalılardan sonra en çok petrol piyasasındakileri ilgilendiren bir konu. Malumunuz Venezuela dünyanın en büyük petrol üretici ve ihracatçılarından birisi. OPEC’in ağır petrol kalesinin tek hakimi ve birçok ülkenin yerine koyulamaz petrol tedarikçisi. Venezuela’nın önemi ürettiği ve ihraç ettiği ham petrolün büyük kısmın ağır petrol olması ve dünyada ağır petrol arzında çok fazla alternatif bulunmamasından geliyor.

Venezuela bazen öyle bir anlatılıyor ki sanki üretimi dursa dünyanın sonu gelecekmiş gibi bir hava esiyor. Peki bunun gerçeklik payı var mı? Şahsi fikrimi söylemeden önce piyasayı biraz analiz edelim ve Venezuela’nın durumunu anlamaya çalışalım. Venezuela dünyanın teknik olarak en büyük üretilebilir petrol rezervlerine sahip. Ancak onların petrol rezervlerinin ekonomik olarak üretilebilirliği bambaşka bir konu. Ağır petrolün şanından gelen bir durum olarak üretim maliyetleri diğer petrollere göre fazladır. Venezuela rezervlerin göreceli daha sığ olması ve petrolünün incelticiler vasıtasıyla üretilmeye müsait olması nedeniyle Kanada’ya göre daha düşük üretim maliyeti ile üretiyordu. Geçmiş zaman kullandım çünkü muhtemelen durum şu an çok farklı. Venezuela’nın ham petrol üretmek için rezervlere bastığı incelticilerin (büyük oranda nafta, ayrıca kondensat ve çok ince petrol kullanıyorlar) tamamı ithal ediliyor. Peki en çok nereden? Evet, ABD’den. Nafta tedariki olarak Avrupa’yı da kullanıyorlardı. Yine geçmiş zaman kullandım çünkü Venezuela’nın içinde bulunduğu ekonomik buhrandan dolayı kimse Venezuela petrol şirketi PDVSA’nın finansal gücüne güvenmediği için onlara vade ile inceltici satmak istemiyor. Herkes peşin çalışmak istiyor ancak pek mümkün olmuyor. Böylece inceltici de bulamayacak duruma geldi Venezuela. Venezuela 2016’da ülkede üretim yapan yabancı ortaklarından nafta ithalatı için ödeme yapmalarını istemişti de olay olmuştu.
Venezuela’nın üretimde yaşadığı bu ekonomik ve teknik sıkıntıların yanı sıra bir büyük derdi de Çin ve Rusya’ya önceden almış olduğu borç karşılığı vermeyi taahhüt ettiği ham petrolün ihracat kapasitesini zora sokması. Bu işlerde bir aylık veriler ile konuşulmaz ama ben bu işi burada basite indirgemek için Ocak 2019 verileri ile size durumu anlatmaya çalışayım. Venezuela’nın Ocak 2019 toplam ham petrol ihracatı günlük 1.32 milyon varil. Bunun yüzde 18’i Çin’e gitmiş ve bu miktarın neredeyse tamamının borcun geri ödemesine karşılık gittiğini düşünüyoruz. Yani Venezuela Ocak’ta fiziki olarak gönderdiği petrolün yüzde 18’inden para kazanamadı. Ocak ayındaki petrolün yüzde 24’ü de Hindistan’a gitmiş. Bu petrolün bir kısmı da yine Rusya’nın borcuna karşılık çünkü Rusya, Venezuela petrolünü aslında Hindistan’daki rafineri yatırımları için alıyor. Yani nereden baksanız toplam fiziki kargonun en az yüzde 20-25’inden para kazanamamış.

Peki Venezuela’yı bu duruma soktuğu düşünülen ve şu an da en büyük sorunu çıkartan ABD’nin Ocak’taki payı ne olmuş. Tuhaf gelebilir ama toplam ihracatın yüzde 26’sı da ABD’ye olmuş. Aslında aslan payı ABD’de. Ancak bu petrolün çok büyük kısmı ya PDVSA’nın ABD’deki rafineri şirketi CITGO rafinerilerine gitmiş ya da Venezuela’da üretim yapan Chevron rafinerileri bu petrolü almış. Yani ABD’ye giden bu petrolün parasını da muhtemelen son ambargo sonrası alamayacaklar. Aslında ABD, Venezuela ambargosu ile aslında sadece PDVSA ve onun kadim dostu Chevron’u cezalandırmış oluyor.

Ancak benim şahsi görüşüm ABD’nin Venezuela’da asıl zarar vermeye çalıştığının Hindistan ve Rusya olduğu. Hindistan’ın toplam Ocak 2019 petrol ithalatında Venezuela’nın payı yüzde 8 ancak bunu küçümsemeyin. Bu ucuz ve kaliteli ağır petrol kaynağı Hindistan (ve yatırım ortağı Rusya) için piyasada bol bulunan Batı Afrika, Azeri BTC, ABD petrolleri gibi hafif petroller ile karıştırarak Akdeniz mazot ve dizel piyasasını domine etmenin en ekonomik yoluydu. Bu kriz en çok Hindistan’ı vurdu ve etkilerini Akdeniz piyasasında hissetmeye de başlarız. Akdeniz rafinerilerinin de Venezuela petrolünü Kuzey Afrika, Kazak CPC ve Azeri BTC ile karıştırdığını hatırlatalım.

ABD’nin hedef tahtasında Rusya ile bariz dostluk yapan Çin ve Hindistan olması şaşırtıcı gelmeyebilir ancak bu iki ülkenin hedefte olması küresel ekonomik büyüme ve petrol piyasası için tedirginlik verici. ABD’nin Çin’i ve Hindistan’ı petrol kaynakları ile vurma planları devrede. Venezuela da aslında piyasada zincirleme bir reaksiyon başlatabilir. Battığında yanında götürecekleri gayet önemli. Peki piyasadan ağır petrol çekildikçe ABD petrolüne yer açılır mı? Orası karışık; bence hayır. Peki Hindistan olayı sadece Venezuela ile mi sınırlı? İran’ın da doğrudan Hindistan’ı hedef aldığını düşünüyorum, onu da başka yazıda konuşuruz. Ancak görünün o ki ABD petrol savaşlarında yeni bir oyun oynuyor ve hep sağ gösterip sol vuruyor. Biz inşallah sadece izleyici olmayız.

Selamlarımla…

Acaba eski OPEC’ten geriye ne kalacak?