Türkiye olarak petrol piyasasında yakına uzak kalmak

Petrol piyasasını genelde bir film izler gibi izliyoruz ama aslında ne kadar hayatımızın içinde olduğunun farkında değiliz. Özellikle Türkiye’de yaşayanlar için küresel fiziki piyasanın jeopolitik ile kesiştiği durumda oraya çıkan gelişmelerin hemen hemen tamamı doğrudan bir günlük hayat meselesi aslında. Bu çok fazla öne çıkmasa da fiziki ticaret olarak da Türkiye çok önemli bir noktada.

Bu zamana kadar bize hep çok uzaktaki olaylar ile ilgiliymiş gibi görünen ama bu gördüğüm neredeyse petrol ile ilgili Türkiye’de yapılan tüm akademik çalışmaların odağındaki Brent fiyatının fiziki piyasaya uyarlanmış hali olan Dated Brent için yeni bir formül ortaya atıldı geçenlerde. Fiyat sağlayıcı ana kurumlardan birisi “Yeni Dated Brent” adıyla, şu anki piyasa koşullarını daha iyi yakaladığına inandığı yeni bir fiyat formülünü servis edeceğini duyurdu. Bu yeni formülde standart Dated Brent basket petrolleri olan Brent, Forties, Ekofisk, Oseberg ve Troll’e ek olarak Rotterdam fiyatlı bazı Batı Afrika petrolleri ve fiziki WTI kargolarının yanı sıra Ceyhan’dan yüklenen Azeri BTC petrolünün de Dated Brent formülüne katılacağını açıkladılar.

Bu çok önemli değil gibi görünse de aslında muazzam önemli bir gelişme. Bu yazının sebebi etrafındaki konulara değinmeden önce bu konunun ilk önemli kısmını konuşalım. Mevcut piyasa yapısında orta ve ağır distile ürünlerin piyasayı yönlendirdiğini daha önce yazmıştım. Bu nedenden dolayıdır ki aslında piyasanın daha çok talep ettiği petroller orta ve ağır petroller. Ancak piyasanın ana referans fiyatlarının Brent ve WTI olduğunu ve bunların da hafif petroller olduğunu biliyoruz. Yani aslında referans fiyatlar fiziki piyasanın ve gerçek talep noktalarının ihtiyacını karşılayamaz duruma geldiler bir süredir. Gerçek talep noktaları için özellikle Brent işlevini yapamaz duruma gelmek üzere. Bu nedenle ortaya çıkan ve son zamanlarda da iyice kendini hissettiren bir Dubai fiyatı var piyasada.

Brent’in işlevini tam yapamayışının Brent basket petrolünün hafif petrol olmasına ek olarak bir de fiziki arzında da ciddi sorunlar yaşıyor olması bu işi daha da karmaşık hale getiriyor. Brent basket sahaları eski ve hepsi denizaşırı sahalar olduğundan üretimleri çok hızlı bir şekilde düşüyor ve kağıt piyasasının fiziki zorunluluklarını yerine getirebilmesi konusunda ciddi soru işaretleri ortaya çıkarıyor.

Ayrıca Rotterdam fiziki piyasasında da her ne kadar hacimsel olarak hala Kuzey Denizi petrolü kendini hissettirse de ürün ve talep anlamında ciddi rakipleri var ve piyasa yapıcı konumlarını kaybetmek üzereler. Bütün bu nedenlerden dolayı artık Dated Brent fiziki piyasa için ihtiyacı karşılayamıyor.

Bu konunun ikinci ve bu yazının asıl yazılma sebebi olan, önemli konu ise Dated Brent’e eklenecek yeni petrol türlerinde uzun zamandır söylenen ama cesaret edilemeyen Kuzey Denizi dışındaki petrollerin eklenmesi ve bu yapılırken de Ceyhan petrolü gibi mesafe olarak tedarik noktası uzak olan ve farklı piyasa dinamikleri ile fiyatlanan bir petrolün buraya eklenmiş olması. Artan ABD ihracatı ile WTI fiziki kargolarının da dahil olması ile aslında bir şekilde Brent ve doğal olarak Kuzey Batı Avrupa piyasası, kendisini ilk kez diğer piyasa dinamiklerine açmak zorunda kalıyor. Bu piyasa için çok büyük bir olay. İki yıl önce katıldığım başka bir fiyat sağlayıcı şirketin organize ettiği bir kongrede Azeri BTC’nin Dated Brent’e eklenmesi ihtimali konuşulmuş ama çok gerçekçi bulunmamıştı. Piyasanın iki yılda bu noktaya gelmiş olması inanılmaz.

Azeri BTC’nin Dated Brent’e katılmış olması bir bakıma da yükleme noktası olan Ceyhan’ın ve BTC boru hattının geçtiği güzergahın güvenilir ve istikrarlı olduğunun teyit edilmesidir. Yani Türkiye’nin ham petrol geçiş güzergahı olarak gelişmiş ülke konumuna oturduğunun tasdikidir. Diyebilirsiniz ki aynı mantıkla Nijerya da mı bu kategoride çünkü onların petrolü de yeni formülde yer alıyor. Unutmamak gerekir ki Nijerya’nın petrol ihracat terminallerinin büyük kısmı ve kontrata tabi petrol türlerinin tamamı deniz terminallerinden gelmekte. Bu da aslında operasyonel anlamda daha güvenilir bir durum. Ceyhan ise üçüncü bir ülkeden gelip, ciddi bir mesafe katederek bir kara terminalinden yüklenmekte. Arada çok ciddi bir fark var.

Boğazlar ile ham petrol ticaretinde ciddi payı olan Türkiye’nin Ceyhan ile olan durumu daha da güçlenmiş durumda. Türkiye hala bir petrol geçiş noktası olur mu, olmaz mı diye bir tartışaduralım, Türkiye’nin konumu çoktan farklı yerlerde kabul görmüş ve dünyanın tüm fiziki ticaretinin yarısından fazlası için kullanılan bir referans fiyatta önemli yerini almış. Buradan hepinize genel bir soru sorayım; Biz hala “Biz yapamayız, bırakalım başkaları yapsın” diyerek başkalarının dikte ettiği enerji politikaları peşinde mi koşacağız yoksa elimizdeki artık potansiyel olmaktan çıkmış ve bayağı bayağı hayata geçmiş konumumuzu elimize alıp ona göre mi hareket edeceğiz? Bu soruya cevap ararken aklınızdan çıkarmayın; Atı alan Üsküdar’ı geçmek üzere.

Saygılarımla

Venezuela’da ABD’nin asıl derdi ne?