Teknik olmayan kayıpların ülkemize maliyetleri

16,2 Krş/kWh birim fiyat ile ülkemizde sadece kaçak elektrik enerji bedelinin yaklaşık 3 Milyar TL parasal karşılığı olduğu, bu bedele dağıtım sistemi kullanımına ilişkin bedeller ile vergi ve fonlar ilave edildiğinde ise karşımıza 5 Milyar TL’den fazla bir maliyetin çıktığı ortaya çıktığı görünmektedir.

Enerjisiz kalma korkusu, sanayileşmeden ve ülkelerin birbirleri ile pazar payları rekabetinden dolayı enerji hep daha fazla enerji talebi,  insanoğlunun başını uzun bir süredir ağrıtmakta ve enerji, ülkeler arası savaşların ana sebebi olmaktadır. 19. yy bilim adamlarından Lord Kelvin 1881’de Britanya Bilimsel Kurumunda yaptığı konuşmada dünyada kömür madenlerinin hızla tükendiğini ve enerji kaynakları konusunda tek umudunun rüzgar motorları ve rüzgar değirmenleri olduğunu belirtmesinin üzerinden tam 136 yıl geçti. Günümüzde 1 milyarın üzerinde insanın elektriğe ulaşımı dahi olmadığını düşünürsek, elektrik Edison’un 1880 yılında dediği kadar (elektrik çok ucuz olacak, sadece zenginler mum yakacak) hiç bir zaman çok ucuz ve çok kolay ulaşılabilir olmadı.

Elektrik başka hiçbir enerji biçiminde görülemeyecek kadar bir kesintisizlik taşır, ayrıca çok yönlü kullanım olanağı sunar. Elektrik, dünya ekonomisine şekil veren gerçek zamanlı iletişim, finans ve ticaret ağlarını olanaklı kılar ve birbirleriyle bütünleştirir. Enerjiyi tüketen yeni cihazlar ona ihtiyaç duyduğu sürece, enerjinin önemi artmaya devam edecektir.

Türkiye’nin enerji kaynakları türleri, ülkemizin enerji kurulu gücü ve enerji ihtiyacını geçen sayılarda yazdık.  Bu yazımda kaçak elektrik kullanımının ülkemize ciddi maliyeti ve ekonomimize olumsuz etkisini işlemeye çalışacağım. Öncellikle ülkemizde yıllar itibari ile kurulu gücün durumu nedir? Yani genel ülke üretim resmine bakalım  nedir? Nasıl bir ivme yakalamıştır?

Türkiye’de Elektrik Kurulu Gücün Gelişimi;

Aşağıdaki tabloya bakıldığında 1990-2015 yılları arasında kurulu gücün ülkemizde yıllar bazında büyüklüğü gösterilmiştir.

1990 yıllarında ülkemizin yıllık kurulu güç kapasitesi  ortalama 500 MW  ile büyürken, 2006 yılından itibaren son 8 yılda ülkemizin  yıllık kurulu gücünün ortalama  4.700 MW’lık bir büyüme gerçekleştirdiğini gözlemlemekteyiz.

Ülkemiz oldukça genç nüfusa sahip ve büyümek için sanayi üretimimizde katma değeri yüksek kalemleri üretmek için enerjiye oldukça ihtiyacımız vardır ve her geçen gün üretim kapasitemizi hızla artırmak zorundayız.

2002 yılında yaklaşık 32 bin MW’lık  kurulu gücümüz var iken, 2016 yılı ilk 8 aylık değerlere baktığımızda 78 bin MW rakamlarına ulaşmış, yani son 14 yılda elektrik kurulu gücünde  yaklaşık 2,5 katlık bir büyüme yakalamış durumdayız.   (Tablo 1)

Ülkemizin kurulu gücü yaklaşık 80 bin MW ulaşırken; üretiğimiz elektriğin tamamını kullanabiliyor muyuz?

Yani üretimden tüketime kayıpsız elektriğimizi taşıyabiliyor muyuz?

Öncelikle elektrik piyasası tanımlarında geçen teknik olan ve teknik olmayan kayıplar nelerdir?

A-Teknik olan kayıplar:

1-Enerji nakil hatlarının metallerinin iç direnci nedeniyle oluşan kayıplar,

2-Hatların bağlantı elemanları ve hatta yapılan eklerin çokluğu,

3-İzalatör çatlakları,

4-Trafolardaki dengesiz yüklenmeler.(Kapasitesinin çok üzerinde yüklü veya kapasitesinin çok altında çalışan trafolar),

5-Hatların olması gerekenden uzun olması ya da kapasitelerinin   üzerinde yüklenmesi (2014 yılı itibari ile hat uzunluğu 1 milyon km)

6-Trafolara aşırı yüklenmeler (trafolar aşırı yükte fazladan  %3 civarında elektrik enerjisi tüketir)

B-Teknik olmayan kayıplar:

1-Elektriği kaçak kullanmak,

Teknik olmayan kayıpların yani elektriğin kaçak kullanımının ülkemize maliyeti,

Her yıl EPDK tarafından elektrik piyasası gelişim raporları yayınlanmaktadır. 2015 yılı EPDK tarafından yayımlanan Elektrik Piyasası Gelişim Raporu’nda yer alan verilere baktığımızda, dağıtım sistemine giren 187 TWh elektrik enerjisinin 156 TWh’lık kısmının tahakkuk edildiği, dolayısı ile dağıtım sistemine giren enerjinin % 16.5’lik kısmına tekabül eden 31 TWh’lık kısmının ise kayıp kaçak olarak resmi kayıtlara girdiği görünmektedir. Ülkemiz dağıtım sisteminde henüz teknik kayıp ve kaçak enerji kullanım miktarları tam olarak ayrıştırılamadığından uluslararası kabuller de dikkate alınarak dağıtım sisteminde kabul edilebilir teknik kayıp oranı %7 alındığında bu değerin üzerindeki her rakamın kaçak olarak değerlendirilmesinin kabul edilebilir bir varsayım olduğu değerlendirilmektedir. Bu çerçevede ülkemiz genelinde % 16,5’lik orandan kabul edilebilir teknik kayıp oranını (% 7) çıkardığımızda kalan oranın  % 9,5 olduğu ve bunun da 17.8 TWh miktarında kaçak elektrik kullanımının demek olduğu ortaya çıkmaktadır.

01 Ocak 2017 tarihi itibariyle TETAŞ tarafından uygulanmakta olan enerji fiyatı olan 16,2 Krş/kWh birim fiyat ile ülkemizde sadece kaçak elektrik enerji bedelinin yaklaşık 3 Milyar TL parasal karşılığı olduğu, bu bedele dağıtım sistemi kullanımına ilişkin bedeller ile vergi ve fonlar ilave edildiğinde ise karşımıza 5 Milyar TL’den fazla bir maliyetin çıktığı ortaya çıktığı görünmektedir. (tablo 2-3)

6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun Geçici birinci maddesinde 31 Aralık 2020 tarihine kadar ulusal tarife uygulamasının yapılacağı, tüm kamu ve özel dağıtım şirketleri ile görevli tedarik şirketlerinin fiyat eşitleme mekanizması içerisinde yer alacağı hüküm altına alınmıştır. Bu husus yukarıda hesapladığımız kaçak enerji maliyetinin ülke genelindeki tüketicilerden toplanmasına yasal dayanak oluşturmakta olup bu maliyet tüketiciler üzerindeki görünür maliyetini önümüze koymaktadır. Diğer taraftan kaçak elektrik kullanımından kaynaklı yine tüketiciler ile ülke ekonomisi üzerinde olumsuz etkiye neden olan başka maliyetler de bulunmaktadır. Bu maliyetlerden başlıca olanlarını,

1-Elektrik piyasasında oluşan marjinal fiyat üzerindeki etki;

Bilindiği üzere elektrik piyasasında fiyatlar, arz ve talebin kesiştiği marjinal noktada oluşmaktadır. Dolayısı ile talep arttıkça fiyatın artması durumu söz konusu olup bunun en bariz örneği talebin düşük olduğu bazı gece saatlerinde sıfır fiyat oluşumlarıdır. Kaçak elektrik bileşenlerine bakıldığında bunun bir kısmının zorunlu kullanımın olduğu ancak çeşitli nedenlerle bedel ödemek istenmemesinden kaynaklandığı, önemli bir kısmının ise bedel ödememekten kaynaklı israf odaklı aşırı tüketimden meydana geldiği açıkça  görünmektedir. İşte bu israf kaynaklı enerji talebinin piyasada arz güvenliği kapsamında karşılanması gerektiğinden dolayı piyasada oluşan marjinal fiyat daha yüksek belirlenmekte ve tüm tüketicilere daha yüksek elektrik maliyeti olarak yansımaktadır. (Tablo 4)

2-Ülke cari açığı üzerindeki etkisi,

2015 yılı sonu gerçekleşen rakamlara göre, ülkemizde üretilen elektriğin %15’i ithal kömür, %37.8’i ise yine ithalata dayalı doğalgaz kaynağından oluşmuş olup elektrik üretiminde toplamda %53 oranında dışarıya bağımlılığımız bulunmaktadır. Dolayısı ile ülkemiz ekonomisi üzerinde kırılganlık oluşturan cari açık içinde enerji ithalatı içinde önemli bir paya sahiptir. Yukarıda açıkladığımız israf kaynaklı enerji tüketimi önlenebildiğinde enerji ithalatı da azalacağından ülke ekonomisi üzerinde olumlu bir etki oluşacaktır.

3-Kaynak israfı etkisi,

Ülkemizin en büyük hidroelektrik santrallerinden biri olan Atatürk Barajının (2400 MW kapasiteli, Avrupa ve Türkiye’nin en büyük barajı) 2015 yılı Elektrik Üretimi 4.6 TWh mertebesinde gerçekleşmiş olup, kaçak elektrik arzının (17,8 TWh) sağlanabilmesi için ülkemizde 4 adet Atatürk Barajı kadar bir üretime ihtiyaç bulunmaktadır. Bu husus elektrik üretim ve iletim sisteminde gereksiz yatırımlara ve teknik kayıplara neden olduğu gibi dağıtım sisteminde uygulanan kalite parametrelerinin tüm tüketiciler için sağlanması zorunluluğundan kaynaklı olarak dağıtım şirketlerinde olması gerekenin üzerinde hat ve trafo yatırımları ile kaçak kullanımını izlemeye ve engellemeye dönük ciddi yatırımlar yapılmasına ve işletme maliyetlerinin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

Peki, teknik olan ve teknik olmayan kayıplar için ülkemizde neler geliştirildi?

EPDK, elektrikte teknik ve teknik olmayan kayıpların azaltılması için çok güzel projeler geliştirdi.

Bu projeden bazıları şunlardır:

1-Enerjinin kriptolanması; enerji hatları üzerinde yasadışı kullanımları önlemek amacı ile trafo çıkışında enerji şifreleniyor, ardından son kullanıcının sayacında şifrenin çözümü sağlanıyor,

2-Uzaktan izleme yolu ile şebekeye giren ve çıkan enerji, merkezi bir sistem ile takip edilecek,

3-Teknik olan kayıp ile teknik olmayan kayıpların ayrıştırılması ile ilgili gerçek ve anlık verileri kullanarak, dağıtım sistemindeki teknik kayıpların belirlenmesi için algoritma ve yazılım geliştirilmesi çalışmaları,

4-Smart Seal (SMS) akıllı elektronik mühür sistemi.

Sonuç olarak;

Ülkemiz dağıtım sisteminde yer alan kaçak elektrik sorunuyla yüzleşme ve ülke ekonomisi, arz güvenliği ile tüketiciler üzerindeki etkilerin analizini yapmak adına yukardaki göstergeler bir fikir verebilir. Bu yazı kapsamındaki konuların her biri üzerinde akademik çalışma yapabilecek kadar geniş perspektiften ele alınması gerektiğini de belirtmekte fayda vardır. Kaçak elektrik kullanımının önüne geçilmesi bir eğitim ve onun uzantısında kültür, ahlaki bir sorundur. Öncellikle sayaç okuma, kontrol işlerinde insan faktöründen ziyade akıllı şebekeler sistemlerine geçilmeli, otomatik ölçme sistemleri (OSOS) ile uzaktan okumalar anlık yapılmalı ve trafo sistemlerine konacak ölçme sistemleri ile tüketimler anlık olarak yapılmalıdır.