Şeffaflık, öngörülebilirlik, rekabet, adil ticaret

Enerji ticaretinin özellikle elektrik ve gaz tarafında son yıllarda en çok konuşulan kavramlarını bu yazının başlığı yaparak bazı konulara dikkat çekmek istiyorum…

Tüm şirketlerimizin ve çalışanlarının ısrarla üzerinde durdukları bu kavramların, Türkiye’deki enerji ticaretindeki mevcut hali ile nasıl anlaşıldığına bakmak gerekli. Diğer taraftan da bu konularda bu kadar ısrarcı ve hassas olan şirketlerin fiili durumlarını hatırlatmak gerekiyor.

Elbette işin bu spekülatif tarafına girmeyeceğiz ancak unutulmamalı ki, gerek şirketler, gerek STK ya da basın kuruluşları bu konularda ne derlerse desinler, paydaşlar tarafından bir “samimiyet” testine tabi tutuluyorlar. Elbette bu testin sonucu da -doğal olarak- karar verme mekanizmaları üzerinden sektörü bazen tümden etkileyebiliyor.

Söylenenlerle yapılanlar birbirini tutmayınca en haklı argümanlar dahi tüm desteğini kaybediyor maalesef.

Bugün genel anlamı ile ticaretin adil olmasına itiraz edecek kimseyi bulamazsınız. Ne özel ne kamu şirketleri, ne bürokrasi ne de hukuk düzeni bunun aksini iddia dahi etmez. Peki, buna rağmen adil bir ticaret ortamımız var mı diye neden sorgulamamız gerekli? Eğer yoksa bunun sebepleri nelerdir? Bu sebepleri neden ortadan kaldırmıyoruz ya da kaldıramıyoruz? Bu sebepler bazı durumlarda olduğu gibi “kamu yararı mı” yoksa değil mi? Kamu yararını tanımlamanın ve ölçmenin objektif kriteri nedir?

Bu sorular uzayıp gidebilir…

Ancak adil ticaret için öncelikle rekabet koşullarının adil oluşması gerekiyor. Rekabet koşullarında herhangi bir paydaş lehine ya da aleyhine oluşan bir duruma izin veren bir yapının var olması maalesef adil ticaret ortamı oluşmasına izin vermiyor. Rekabet konusunda avantaj sahibi olan bu özel ya da kamu şirketleri ellerinden geldiği kadar adil olmaya çalışsalar da bu durum eşyanın tabiatına, sermayenin ve bürokratik kontrol gücünün doğasına aykırıdır.

Tüm bunların yanında piyasaların yarı adil olması ya da belli bir kısmında adalet ve rekabet koşullarının olması gibi bir durum mümkün müdür diye bazı hibrit düşünceler olabiliyor. Elbette teorik olarak böyle bir durumun bir mantığından bahsedemeyiz ama işin pratiği bazen farklı olabiliyor.

Bu genel çerçeve içerisinde geçmişten gelen ve devlet kontratları sayesinde parlak günler yaşamış enerji şirketleri, yeni duruma adapte olmakta zorlanır hale geliyorlar. Tam bir serbest piyasa modeli olsa buna uyum nispeten daha kolay olabilir diye düşünülebilir ama şirketlere sorduğumuzda daha çok ifade edilen, mevcut durumun fazla öngörülemeyen bir modele doğru evrildiği oluyor.

Elbette kamu şirketlerinin ciddi bir hakim durumu olduğu, bu hakim durumun da aktif olarak kullanıldığı, Rekabet Kurumu tarafından teyit edilmiş bir piyasa modelinde, şirketlerde bu algının oluşması çok doğal…

Elbette kısıtlı ticaret hacminin oluştuğu elektrikte tezgahüstü piyasası ve doğal gazda dengeleme gazı ticareti, kendi iç dinamikleri içerisinde adil ticarete dönem dönem izin veriyor.

Burada hem bazı şirketlerin aksiyonlarının ekonomik rasyonalite içerisinde olup olmadığının bilinmemesi hem de fiyatı etkileyebilen verilerin tam, anlık ve herkese açık bir şekilde paylaşılmadığı gerçeği, bu ticaretin de önünü ciddi biçimde kapatabiliyor.

Özellikle EPİAŞ’ın, kurulduktan sonra hızla devreye aldığı ve gün geçtikçe gelişen Şeffaflık Platformu bu konuda bazı zorlukların aşılmasında önemli rol oynadı. Ancak hala yapılacak çok iş var.

Öncelikle bu yıl içerisinde açılacak spot doğal gaz ticareti platformu ile yeni bir faza geçiyoruz. Ancak burada piyasada her açıdan aşırı baskın olan BOTAŞ var. Bu sebeple data ve bilgi şeffaflığı son derece önemli. Bu sağlanamazsa, ne doğal gaz piyasasının ne de elektrik piyasasının türev piyasalarından söz etmek mümkün olmayacak. Halen BİST tarafından işletilen ve dünyanın büyük borsaları tarafından uğruna mücadeleler verilen potansiyeli büyük Türkiye enerji piyasası türev ürünleri doğmadan ölebilir. Buna özel dikkat gerekiyor.

Aynı şekilde elektrik piyasasında kamu tarafı hemen hemen elindeki tüm açabileceği verileri ücretsiz ve gerçek zamanlı olarak paylaşıyor. Bu konuda sıra özel sektöre de gelmeli. Halen piyasada işlem yapan aracıların alım satım teklifleri ve yapılan işlemlerin gerçek zamanlı olarak paylaşıldığı ortamlar sadece uluslararası brokerlar için geçerli. Ancak bu platformlarda da işlem hacmi neredeyse sıfırlandı.

Şirketlerin tüm pozisyonlarının raporlanmadığı bir dünyada, piyasada biriken riski ölçmek ve önlem almak mümkün değil. Bu sebeple ticareti kolaylaştıracak gerek anlık olarak alım satım tekliflerinin ve yapılan işlemlerin, gerekse konsolide raporların brokerlardan ve şirket adlarından bağımsız olarak Şeffaflık Platformunda yer alması gerekiyor.

Şeffaflık adına son derece ısrarlı olan şirketlerin de kendileri ile ilgili verilerde aynı yönde yer almaları gerekiyor. Şunu unutmamak gerekir ki bu uzun da sürse geçiş dönemlerinde her atılan adım -küçük de olsa- çok önemlidir. Bu bakımdan hala doğru yolda olduğumuza dair inancını koruyan bir piyasa Türkiye için önemlidir, gereklidir…