Rusya – Doğu Akdeniz – Orta Doğu: Üçlü Kavşak

Ülkelerin en önemli stratejik konuları enerji hammadde güvenliğidir. Rusya da bu konuda işini şansa bırakmayan stratejiler geliştirerek sıcak denizlere inme hayalini bölgenin petrol ve doğalgaz kaynaklarını elinde tutarak gerçekleştirmektedir.

Son günlerde Irak Bölgesel Kürt Yönetimi bağımsızlığını ilan edebilmek için referanduma gidedursun, bölgenin doğalgaz ve petrolleri ile ilgili haberler ardı ardına geliyor. Bunların içinde en dikkat çekici olanları Rusların Rosneft şirketinin Kuzey Irak’a ve Gazprom şirketinin Doğu Akdeniz’e olan ilgisidir. Çünkü; halihazırda Rusya petrol ve doğalgaz zengini olan bir ülkedir. Rusya dünya petrol rezervlerinin %6,4’üne (109.5 milyar varil) ve dünya doğalgaz rezervlerinin %17.3’üne (32.3 Tcm) tek başına sahiptir. Bu veriler ışığında amacının kendi ülkesindeki enerji ihtiyacını karşılamak olmadığını hepimiz bildiğimize göre, bu kadar yerli rezervi varken neden başka ülkelerdeki rezervlere sahip olmak istemektedir sorusunu sormalıyız. Hoş burada, yerli petrol ve doğalgaz rezervimiz yokken dahi ve cari açığımızın en büyük miktarını enerji hammaddesi oluştururken, neden başka ülkelerdeki rezervlere sahip olmak istemediğimizi de kendimize sormamız gerekir.

Peki kim bu Rosneft ve Gazprom Rusya petrol ve doğalgaz zengini bir ülke olmasına rağmen kendi ülkesi dışında ne arıyor? Rusların sıcak denizlere inme hayali bu şekilde mi vücut buluyor? Gazprom şirketi 1993 yılında, daha önce Gazprom Devlet Gaz Kurumu (Gazprom State Gas Concern) iken, anonim sermayeli, %50’den fazla hissesi devlete ait olan ve 459.600 çalışanı bulunan Gazprom şirketi olarak yeniden yapılandırılmıştır. 1998 yılında ise Rusya özelleştirme kanunları kapsamında halka açık bir şirket konumuna getirilmiştir. 2016 yılı ispatlanmış rezervi 173,3 milyar varil petrol eşdeğeri olan Gazprom’un Rusya haricinde 13 ülkede arama üretim varlıkları mevcuttur (Şekil 1).

 

Ayrıca 2016 yılında 228.3 bcm gaz satışı gerçekleştirmiştir. 2016 yılı itibari ile Rusya dışında operasyon yaptığı, yani arama üretim, taşıma, yeraltı doğalgaz depolaması, rafineri ve enerji üretimi gerçekleştirdiği 26 ülke ile gaz, petrol, rafineri ürünleri, LNG ve elektrik satışı yaptığı 123 ülke mevcuttur (Şekil 2).

 

Tüm bu ülkelerdeki aktiviteler ve ayrıca Rusya içerisindeki elektrik üretimi ve diğer ticari aktiviteleri toplamında elde ettiği gelir 6111 milyar Ruble (~106,4 milyar $)’dir. Şirketin kendine koyduğu hedef küresel enerji şirketleri arasında lider konumunda olmaktır.

Rosneft şirketi ise 1995 yılında kurulmuş ve 2006 yılından itibaren Londra Borsasında işlem görmeye başlamıştır. 2016 yılı ispatlanmış rezervi 137 milyar varil petrol eşdeğeri olan Rosneft’in rezervleri ExxonMobil, Shell, BP ve Chevron gibi enerji sektörünün süper devleri olan şirketlerden daha fazladır. Rosneft’e en yakın rezervi olan ExxonMobil’in rezervi 82 milyar varil petrol eşdeğeridir (Şekil 3).

 

Ayrıca Rusya’nın haricinde 23 ülkede, arama üretim ve rafineri faaliyetleri göstermektedir (Şekil 4).

 

Rosneft, 2016 yılında toplam 265 milyon ton petrol eşdeğeri hidrokarbon üretmiştir. Qatar Investment Authority ve Glencore önemli hissedarları arasında olan Rosneft’in toplam 295.800 çalışanı ve tüm ticari faaliyetlerden elde ettiği 4988 milyar Ruble (~86.9 milyar $) geliri vardır. Yine petrol şirketlerinin en önemli başarı kriteri olan R/P (rezerv / üretim: üretilen rezervin ne kadarının, arama veya rezerv satın alma yöntemi ile yerine koyulduğu) oranı Rosneft için %148’dir. Bunun anlamı ürettiği her 100 varil yerine ilave 148 varil eklemiştir. Başka bir deyişle petrol şirketinin malvarlığı olan hidrokarbon varlıklarını bu oranda arttırmış zenginliğine zenginlik katmıştır.

 

Hali hazırda Rusya, kendi ülkesindeki petrol ve doğalgaz rezervleri ve ticari aktiviteleri ve bu iki şirket, artı diğer enerji şirketleri vasıtası ile lider konumunda olmasına rağmen, hem Doğu Akdeniz hem de Kuzey Irak’taki rezervlerin peşinde olmasının nedeni hem ticari hem de stratejiktir. Şöyle ki; Doğu Akdeniz bölgesinde ki keşiflerin yanında, Amerika Jeoloji Kurumu’nun (USGS) tahminlerine göre bölgede 1,7 milyar varil alınabilir petrol ve 122 Tcf doğalgaz rezervi mevcuttur. Bu rezervlerin tahmini karşılığı yaklaşık 630 milyar $ değerindeki zenginliktir. Bu bölgedeki keşfedilmiş rezervlere sahip olabilmek ve yapılacak diğer keşifleri kontrol edebilmek, Rusya’nın, Türkiye’nin enerji merkezi olmasını ve de bölgeden Avrupa’ya gidecek gazın kontrolünü sağlamaktır. Rusya bu alandaki rezervlere sahip olduğunda, Türkiye enerji merkezi olsa bile kontrolü suyun başındaki, yani rezerve sahip olanın elinde olacaktır. Bu şekilde, buradan Avrupa’ya gidecek olan doğalgazın da fiyatını istediği gibi kontrol edebilecek ve kendisine, en önemli müşterisi nezdinde yeni bir rakip oluşmasını engellemiş olacaktır. Bu durum Avrupa’nın arz güvenliği stratejisine aykırı olsa da Rusya’nın amacı Avrupa’yı kendisi dışındaki alternatif doğalgaz kaynaklarından alıkoymaktır. Yine Rusya’nın Kuzey Irak’ta hali hazırdaki karışıklık ve iç savaş ihtimaline rağmen, 400 milyon $’lık beş blok ve petrol boru hattının işletilmesi için anlaşması, tıpkı Gazprom’un Doğu Akdeniz’de yapmaya çalıştığı gibi hem stratejik hem de ticari bir hamledir. Ayrıca Gazprom şirketinin Kuzey Irak’ta üç ayrı blokta ortaklığı da mevcuttur. Yine burada göz önünde bulundurulan önemli nokta, bölgedeki rezervleri elde tutabilmek ki; söz konusu beş blok’un tahmini alınabilir rezervinin 670 milyon varil olduğu düşünülmektedir, ayrıca boru hattını kontrol ederek hem Türkiye’nin enerji merkezi olma durumunu hem de Kuzey Irak’tan ihraç edilen petrolün ve doğalgazın kontrolünü sağlayabilmektir. Ülkelerin en önemli stratejik konuları enerji hammadde güvenliğidir. Rusya da bu konuda işini şansa bırakmayan stratejiler geliştirerek sıcak denizlere inme hayalini bölgenin petrol ve doğalgaz kaynaklarını elinde tutarak gerçekleştirmektedir. Başka bir deyişle, Rusya bölgedeki malum askeri varlığının yanında bölgenin enerji hammaddelerinin kaynağını elinde tutmak için adımlar atarak Avrupa, Türkiye ve başka ülkeler üzerinde stratejik ve mali kontrol sağlamak istemektedir. Aslında Rusya’nın kendi ülkesinde hidrokarbon rezervlerine söz konusu bölgelerdeki rezervleri de ekleyeceği gerçeği göz önünde bulundurulunca, fiyat belirleyen ve rezervleri kontrol eden bir enerji tröstü haline geleceğini tahmin etmek hiç de zor değildir. Ne demişler, suyun başını tutan suyu kontrol eder.