Romantik analistin kör bıçağı

Gönül ister ki her analistin kendi veri seti, kendi modeli ve kendi temel prensipleri olsun ancak en azından farklı veri setleri üzerinde çalışması ve farklı modelleri eleştirel bir gözle inceleme yetisi sahibi olmasını umacak bir duruma geldim.

Petrol piyasası herkesin gözü önünde olduğu için ziyadesiyle fazla kişinin üzerinde fikir beyan ettiği ancak gerçek dinamiklerinin maalesef sadece çok kısıtlı bir grup tarafından anlaşılabildiği bir piyasa olarak beni hep şaşırtıyor. Şahsi tecrübelerime dayanarak kartvizitinde çok etkileyici sıfatlar taşıyan kişiler de dahil piyasadaki çoğu kişinin belli birkaç kaynağı, üzerine düşünmeden tekrarladığını görmek çok ürkütücü. Hele bir de bu kaynaklardan duyduklarını sarsılmaz gerçekler olarak görmeleri de piyasa için oldukça tehlikeli. Bu tehlikenin boyutunu 2014’te başlayan kriz ile beraber herkesin derinden gördüğünü düşünüyorum. Buna rağmen insanların okuduklarını tekrarlamaktan başka bir şey yapamadıkları söylem ve yazılarında nasıl rahatlıkla ahkam kesebildiğini görmek benim için gerçekten çok rahatsız edici.

Ben kendi ekibimin çalışmaları üzerine onlar ile yaptığım tüm konuşmalarda onları iyi bir analist yapmaya götürecek en önemli iki şeyin “duymak istediklerini değil gerçekleri öne çıkarma” ve “kimseye ihtiyacı olmadan analiz yapabilecek seviyede bilgi ve donanım sahibi olma” olduğunu sürekli dile getiriyorum. Bunlardan birincisini, özetle, romantizmden uzak durma diye anlatıyorum onlara. Analistin romantiği elinde kör bıçak olan bir cerrah gibidir; sorunu çözmek için kesiği atar ancak o kesikten artık hayır gelmez. İyi bir analizin manipülasyon becerileri kesinlikle en üst seviyede olmalıdır ancak bu beceriyi kendi modelini farklı şartlarda sınamak ve geliştirmek için kullanmalıdır. Asla modelini işine geldiği şekilde sonuç verecek bir hale sokmak için değil.

İyi bir analist olmak için gerekli olan ikinci önemli özellik ise maalesef en fazla ciddiye alınmayan, hatta akademisyenler ve analistler arasında beceriksizlik gibi algılanan bir özellik durumunda. Bazı veri kaynaklarına atıfta bulunmadan ve onların sonuç paragraflarına paralel gitmeden yapılan analizlerin kesinlikle yanlış sonuçlar doğuracağı algısı üzerine kurulmuş bir yanılma. Bu algılar içerisinde analiz yapan bir kişinin yazım stilinde de bazı bariz özellikleri gözlemliyorum. Bu özelliklerin en başında afilli bir kartvizite atıfta bulunarak okuyucuyu etki altına alma ve sorumluluğu üzerinden atma eğilimi var. Benim “kötü muhabirlik” dediğim bir durum ile sonuçlanan bu özellik maalesef bir sarmaşık gibi teknik ve analitik ortamları sarmış durumda. Ve maalesef okuyucuların da artık bu tür yazıların gerçek analiz olduğunu düşünmeye başladığını görüyorum ve bu da piyasanın geleceği için çok çok tehlikeli.

Peki ben bu kadar veryansını neden yapıyorum ve bu yazıya neden böyle başladım diye kendinize sormuşsanız duruma daha da açıklık getireyim. Petrol piyasalarını yakından takip edenlerin gayet fazlasıyla duyduğu ABD’nin petrol üretiminin yeniden artması ve ABD’nin petrol piyasalarındaki yeri konusunun sürekli bir bilgi kirliliği silsilesi halinde yayılması, yukarıda saydığım sorunların bir sonucu. Konuya ilgi duyarak bilgi almaya çalışanların kendisine referans alacağı kaynaklarda hep benzer bir dayatmanın olduğu ve bu dayatmanın da nasıl bir algı yanılması ile sonuçlandığını biraz irdelemek lazım. Daha önce birçok yazımda özellikle bahsettiğim üzere ham petrol piyasalarında iki farklı kaynağın üretimini sadece hacim olarak kıyaslamanın ekonomik olarak hiçbir anlamı yoktur. İşin ekonomik boyutu ham petrolden üretilen petrol ürünlerinin piyasadaki talep yapısı kaynaklı olduğu için farklı petrol türlerini sadece hacimleri ile kıyaslamak resmin tamamını anlatamaz.

Ayrıca ABD özelinde, üretiminin çok büyük kısmı konvansiyonel olmayan şeyl petrole dayalı bir üretim alanı için hacmin tek başına hiçbir anlamı yoktur. Piyasa yapısı gereği büyüklü küçüklü çok sayıda üreticinin beslediği ABD petrol üretiminin kırılganlığı 2015 ve 2016 yıllarında ortaya çıkmış oldu. Çok farklı sayıda kaynakta ABD’li üreticilerin başarısı olarak anlatılan bu iki yıllık dönemde başarının tamamının depocuların ve rafinerilerin zaferi olduğunu ve üreticilere can simidi attıklarını çok az kişi görebildi. OPEC’in üretim seviyesi dondurma stratejisinin de asıl hedefinin ABD’deki yüksek petrol stok seviyeleri olduğunu kendilerinden açıkça duyduktan sonra bu durum bence çok daha bariz duruma geldi.

Peki nasıl oluyor da bu hala üreticilerin zaferi olarak anlatılıyor? Bu da bizi yazının başına götürüyor. Sürekli tekrarlanan romantik analiz hatalarının psikolojik etkisi olarak özetliyorum ben bu durumu. Benim için Hollywood tarzı Amerikan aksiyon filmi tadına bu analizler. Vietnam’dan ya da Afganistan’dan bile zaferle çıkamamış Amerikan ordusunun tüm insanlığı kötülüklerden kurtardığı o filmlerin tadı var bence bu analizlerde.

Petrol piyasası kendi içerisinde bir kahraman çıkarmak isteyecekse bence burada ABD’li üreticiler ilk 10’a bile giremez. Kimsenin farkında bile olmadığı Rusya, Çin veya Nijerya ise kesinlikle ilk beş içerisinde kendilerine yer bulurlar. Durum buyken biz bu performans ve hayatta kalma şampiyonlarını neden duyamıyoruz? Biraz da onların ayıbı olan bir nedenden dolayı; verileri üzerindeki giz perdesi. ABD’nin verilerine kolayca erişilmesi ile yaşanan bu kolaycılığın “romantik” bir havaya bürünmesi nedeniyle analizler de bu hissiyata paralel olarak şekilleniyor. Benim için ilginç olan bazı üreticiler için de verinin şeffaf olması ancak bunların kimsenin pek de incelemiyor oluşu. Norveç ya da Birleşik Krallık verileri de kamuya açık olmasına rağmen bunlar üzerine yazılmış çok az sayıda analiz görebiliyorum. Atlantik’in diğer tarafı romantiklerin cazibe odağı olmaya devam ediyor bir şekliyle.

Benim arzum analiz yaptığını iddia eden meslektaşlarımın ve piyasa ilgililerinin daha derin veriye ulaşmak için daha çalışkan olması ve bu verileri incelerken başlangıç varsayımlardan uzak durmaya özen göstermesi. Bu özen -eğer samimi ise- onları piyasanın gerçeklerini daha detaylı görebilme ve daha düşük hata payları ile sonuçlar üretme yoluna götürecektir. Petrol piyasasına özel olmayan bir yöntem bu ve hangi konu işlenirse işlensin başarı şansı çok yüksektir. Türkiye’de arzu ettiğim araştırma ve analiz seviyesine de bu sayede gelinebileceğine inandığım için bunu da bu yazı ile sesli olarak ifade etme zorunluluğu duydum. Bazen doğru analiz yazmaktansa yanlış analizlerin neden yanlış olduğunu da konuşmak ve tartışmak, doğrularımızı artırma açısından çok faydalı olacaktır.

Gönül ister ki her analistin kendi veri seti, kendi modeli ve kendi temel prensipleri olsun ancak en azından farklı veri setleri üzerinde çalışması ve farklı modelleri eleştirel bir gözle inceleme yetisi sahibi olmasını umacak bir duruma geldim. Kendi konum olduğu için özellikle petrol piyasasında bu durumun zararlarını çok yakından takip ediyorum. Yine kendi konum gereği “enerji” üst grubu altında çalışan diğer insanları da gözlemle şansım olduğu için bu tehlikenin petrol özelinde kalmadığını da gözlemliyorum. Bunun ortadan kaldırılması için veri oluşturmanın ve analiz metodlarının çok daha ciddiye alınması kesinlikle şart. Ancak daha da şart olan piyasa adına ağzını açan herkesin en azından temel bazı konular hakkında kesin bilgi sahibi olması, olmayanların da bilgi sahibi olana kadar ciddi ve teknik süzgeçlerden geçeceği eleştirel ortamın kurulması. Bu, tüm Dünya için aslında çok geç kalınmış bir ön koşul. Bu talepler gerçekçi mi? Eğer elimizde üzerine analiz yazacağımız bir piyasanın kalmasını istiyorsak gerçekçi olmak ve gerçekliğe kavuşturulması zorunlu. Yoksa romantik analistlerin kör bıçakları ile attığı kesiklerin mikrop kapmış kısımları kangren olmaya çok yakın.

Saygılarımla

Bu yazıda geçen görüşler tamamen yazarın kendi görüşleri olup Thomson Reuters ve bağlı kuruluşları ile gazetemizi kesinlikle bağlamaz ve görüşlerini yansıtmaz.