Önce ihtar

Yıllardır söylüyorum…

Petrol Piyasası Kanunu’nun elektrik ve doğal gaz piyasası kanunlarına göre en büyük handikabı, içeriğinde uyarı mekanizmasının olmaması…

Gelin sesli düşünelim…

Bu kanunda uyarı mekanizması olmamasının bir nedeni de sektörün bizzat kendisi…

O günleri hatırlayın…

Her gün Meclis’te, Bakanlıkta, PİGM’de olduğumuz günleri…

Hafta olmuyordu ki sektör, Ankara’da siyasi bir partinin kapısını çalmasın…

Karlar dipteydi…

Hileli yakıtlar tüm yurdu sarmıştı…

Ve sektör cezası ağır bir kanunun çözüm, kati çözüm olacağına inanıyordu.

Samimi olalım, biz de inandık, hepimiz inandık, sektör inandı …

Ama kantarın topuzunu kaçırdık.

Şöyle ki günlük hayatın içinde olabilecek hatalarla kaçakçılık, kuralsızlık, hile hurdayı aynı terazide tarttık.

Sektörde bir oyuncu bir bildirimi bile zamanında yapmazsa orantısız bir cezayla karşılaşmaya başladı.

Maalesef EPDK da bu noktada bir şey yapamadı.

Çünkü onu da bağlayan bir Kanun var ortada.

İşte şimdi bu ve bu tarz durumlara karşı önemli bir gelişme yaşandı.

2016 yılında Anayasa Mahkemesi önemli bir karara imza atarak Petrol Piyasası Kanunu’nun 7. Maddesinin 4. Fıkrasının üçüncü cümlesi ve 8. Maddesinin 2. Fıkrasının a bendini iptal etmişti. Danıştay 13. Dairesi’nin başvurusunu esastan görüşen Yüksek Mahkeme, kanunun bazı hallerde öngördüğü 850 bin ve 600 bin liralık idari para cezalarını oy çokluğuyla Anayasa’ya aykırı buldu. Maktu idari para cezalarını düzenleyen bu maddelerin iptaline ilişkin karar 3 Mayıs 2016’da Resmi Gazete’de
yayınlandı. Aynı karar uyarınca, iptal hükmünün 9 ay sonra yürürlüğe girmesi kararlaştırıldı.

Bu ne anlama geliyor?

Bu şu demek oluyor;
3 Şubat 2017 itibariyle Kanun’un bu maddeleri yürürlükten kalkmış olacak. Dolayısıyla bu tarihe kadar Kanun’da değişiklik yaparak yeni düzenlemeyi yürürlüğe koymak şart.

Gelin önce Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı neden aldığını yani gerekçesini hatırlayalım.

Cezalarda işletmelerin ekonomik büyüklüğü ve sınıfına ilişkin herhangi bir kademelendirme yapılmadığına işaret edilen kararda, bu cezaların tek pompa ile faaliyet gösteren ve cirosu yüksek olmayan akaryakıt bayisi için ağır sonuçlar doğuracağı, idari para cezası uygulanırken fiilin işleniş şekli, failin kusur durumu, ikmal edilen akaryakıt miktarı gibi hususların dikkate alınmadığı belirtiliyor.

Yine Anayasa Mahkemesi, kendisine yapılan başvuruya konu olan olaya ilişkin kararda diyor ki;
“Bu itibarla bayilerin bağlı bulundukları dağıtıcı haricinde başka dağıtıcılardan veya onların bayilerinden akaryakıt ikmal etmeleri halinde, bayilerin kusur durumu dikkate alınmadan, ekonomik büyüklüklerine ve sınıflarına göre adil bir denge gözetilmeden, itiraz konusu kuralla ölçülü ve makul olmayan idari para cezası ile cezalandırılmaları, hukuk devletinin gereği olan adalet ve hakkaniyet ilkeleriyle bağdaşmamaktadır.”

Anayasa Mahkemesi’nin bu görüşü herkes istediği yerden yakıt alacak anlamına gelmiyor.

Bu gerekçede sadece başka dağıtım şirketinden mal almanın cezasıyla kaçakçılık cezasının bir tutulmaması gerektiği ifade ediliyor.

Zaten Türkiye’nin koşullarında marker, otomasyon, yazar kasa, onlarca karar piyasa disiplinin sağlanması için değil mi?

Piyasanın rekabetçi, kurallı ve disiplinli olması yolunda olmazsa olmazlarından biri başkasının bayisine mal satılmaması olduğuna inancımız da aynen devam ediyor…
Zaten yeni tasarıda da buna ilişkin cezai uygulama mevcut.

Gelinen noktada Enerji Bakanlığı ve EPDK, bu konuda yeni düzenleme çalışmalarını hızlandırdı. EPDK’nın hazırladığı taslak çalışma üzerinde sektörle tartışılıyor. Henüz taslak halinde olan ve son halini almamış düzenleme, idari para cezalarında önemli değişiklikler içeriyor. Öncelikle aykırılıklara ilişkin fiiller, düzeltme imkanı olan ve olmayan fiiller olarak sınıflandırılıyor. Kaçakçılık kapsamında olmayan ve düzeltilme imkanı bulunan aykırılıklar gerçekleştirilirse, öncelikle verilen süre içerisinde bu aykırılığın düzeltilmesi için lisans sahibinin uyarılması öngörülüyor. Yani yıllardır savunduğumuz şekilde, elektrik ve doğal gaz piyasalarında olduğu gibi bir ihtar mekanizması getiriliyor. Diğer aykırılıklarda ise soruşturma başlatılıyor. İdari para cezalarında alt ve üst sınır belirleniyor. Daha da önemlisi lisans sahibinin yıllık net satışının belirli bir oranında nispi yani oransal ceza miktarları belirleniyor. Yani cezanın, lisans sahibinin ekonomik kazancıyla orantılı olması sağlanıyor. Benzer düzenlemeler LPG Piyasası Kanunu’nda da yapılacak.

Taslak henüz çok yeni olduğu ve sektör görüşleri doğrultusunda bazı revizyonlar yapılması muhtemel olduğundan taslak hakkında çok fazla detaya girmemiz doğru değil… Ancak bahsettiğimiz bu düzenlemeler son derece önemli ve hassas.

Sektörün bu aşamada konuya hassasiyetle yaklaşması tüm görüşlerini açık ve net bir şekilde EPDK ile paylaşmasında fayda var.
Bu arada lisanslı döneme geçiş cezaları hala unutulmadı.

Küçük ölçekli çok sayıda bayi 2005 yılında lisanslı dönemin başlangıcında kesilen idari para cezalarından hala mustarip. Kaçakçılık, hileli yakıt gibi fillerden dolayı değil, lisansların geç alınmasından kaynaklı bu cezaların affı ya da tecili konusu artık bu kanun değişikliğine ilave edilmeli.

Evet…

EPDK ile 15 yılı geçtik.

Sektörün piyasa olması EPDK’nın başarısıdır. Şimdi çocuk büyüdü ve elbise dar geliyor. Bu anlamda ve bu zamanlamada yapılacak her değişiklik piyasayı daha da geliştirecek, büyütecektir.

EPDK’nın piyasanın oyuncularıyla birlikte kanuna yapacağı rötuşlar ve bunun önemi piyasanın geleceği, sağlıklı büyümesi için şarttır.