Milli menfaat ve serbest ticaret

Bildiğimiz üzere, Türkiye’nin en temel iki ekonomik sorunu cari açık ve enerjide dışa bağımlılık. Konuyu enerji parantezinde değerlendirdiğimizde ise enerji ithalatı sebebi ile oluşan açığın kapatılması gibi çok önemli bir sorunla karşı karşıya kalıyoruz.

Bu nedenle özellikle elektrik üretiminde yerli ve yenilenebilir kaynaklar için özel destek mekanizmaları oluşturuldu ve oluşturulmaya da devam ediyor.

Ancak ısınma ve sanayide kullanılan doğal gaz ve esas olarak ulaşımda kullanılan petrol ve türevleri konusunda daha büyük sorunlar karşımızda. Zira bu yeraltı kaynakları yurdumuzda ya mevcut değil ya da yeterince arama faaliyeti gerçekleştirilmediğinden bunu net olarak bilmiyoruz.

Özellikle bu fiyat seviyelerinde de bu riski almaya niyetli özel sektör yatırımcılarına rastlamak kolay değil. İşin bu tarafında devlet şirketleri var ancak bu sektör için doğru bir yapılanma diyemeyiz bu şirket modellerine.

Ara bir not olarak, yurtiçinde bulunacak doğal gaz ve petrol için de alım garantisi ya da prim sisteminin faydalı olabileceğini söyleyelim ve yenilenebilir dışında yeni popüler konumuz olan yerel kömür için teşvik mekanizması parantezinde elektrik piyasamıza kısa bir göz atalım.

“KÖMÜRÜMÜZÜ ENERJİ ÜRETİMİNDE KULLANMAK MİLLİ MENFAAT GEREĞİ”

Yerli kaynak olarak kömürümüzü enerji üretiminde kullanmak elbette milli menfaat gereği. Bunu yapmadığımız sürece ithalata bağımlılık ve bunun oluşturduğu açık devam edecek. Bu açığın finansmanı her zaman mümkün ancak maliyeti ve oluşturduğu sistematik risk algısı hep kalıcı olacak.

Ancak fiks fiyatlı alım garantileri, aynen yenilenebilir alım garantilerinde olduğu gibi piyasa dışı olmak durumunda ve bu da yine fiyat oluşumuna doğrudan etki edip piyasayı mutlaka bozacaktır. Bunu piyasa modeli içerisinde çözmenin farklı yöntemleri elbette vardır. Bu opsiyonların her biri üzerinde detaylı olarak çalışılıp modeller simule ediliyor.

Ancak nihayetinde ileride varacağımız piyasa modelinde belli ki hem TETAŞ hem de EÜAŞ var olacaklar ve hatta güçleri artmış olacak.

Bu yüzden biz de birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi bu şirketlerin piyasa kuralları içerisinde adil oyuncu olmalarını sağlayacak modelleri kurmalıyız.

Kesin olarak ispatlanmış bir gerçek vardır ki, serbest piyasa milli menfaatler gereğidir. Bunun istisnası asla doğru değildir. Bu gerçek zaten kabul edilmiştir ve dolayısı ile piyasa tasarımı buna göre yapılmalı ve kamu şirketleri de bu modele uygun birer oyuncu haline getirilmelidir.

Bu yüzden gerek EÜAŞ gerekse TETAŞ’ın elindeki enerji farklı ürünler halinde ihale yolu ile piyasaya satmalı ve üretim ve portföylerini optimize edecek modelleri kurmalıdırlar. Bu modelleri bir an önce kurmaları piyasaya bu konuda iyi bir yön verecek ve olumlu bir sinyal olacaktır.

Halen kamuya ait bir santralin ya da alım anlaşmalı olduğu bir santralin fiyat sıfıra yakınken çok daha yüksek maliyetle üretim yapıyor olmasının ne milli menfaatle ne ekonominin genel kuralları ile ne de doğru şirket yönetim ile ilgisi yoktur.

Bu aradaki verim kayıplarını da yok ettiğimizde eminim Türkiye modeli birçok enerji ithalata bağımlı ekonomi için iyi bir model olacaktır. Dahası bu model aynı zamanda Türkiye’nin bir enerji merkezi olması önündeki aşmasını da sağlayacak en önemli göstergelerden birisi olacaktır.