Sohbet Karbuz LNG

LNG piyasalarında ayılana gazoz, bayılana limon

Bu yazıda LNG piyasalarındaki gelişmeler hakkında kendime aldığım notlardan bazılarını sizlerle paylaşmak istiyorum.

Şubat ayında spot LNG fiyatları tüm zamanların en düşük rakamlarına gerilemişti. Nisan teslimi Asya spot LNG fiyatları (JKM) yazıyı kaleme aldığım sırada $3/MMBtu civarında. Yani 2018 yılındaki zirvesinden yüzde 75, tüm zamanların zirvesi olan Şubat 2014 seviyesinin yüzde 85 altında. Tabiri caizse, LNG fiyatları yerlerde sürünüyor. Bu yılın ikinci ve üçüncü çeyreğinde spot LNG fiyatlarının 3,5 doları geçmeyeceği görüşü hakim. Petrol piyasasında pazar payı mücadelesi nedeniyle Mart ayı başlarında çekilen kılıçların petrol endeksli LNG fiyatlarına yansımasını da sonbaharda göreceğiz.

LNG fiyatlarının yerlerde sürünmesinde hem arz hem de talep yönlü faktörler önemli rol oynadı. Arz tarafında LNG bolluğu, talep tarafında ise iki senedir ılımlı geçen kışın da etkisiyle dev tüketicilerin LNG ithalat artış hızında yavaşlama gördük. Bu arada, Korona virüsü musallat oldu. Ancak şu var ki, Korona virüsü ortaya çıkmadan önce dahi LNG fiyatları yerde sürünmese de emekliyordu.

Şimdi biraz derine inip LNG arz, talep, ticaret ve fiyat cephelerindeki bazı önemli rakamlara ve gelişmelere bir göz atalım.

Arz cephesi büyüyor 

2019 yılında 40 Mt yeni LNG arz kapasitesi devreye girmiş (yüzde 37’si ABD’den kaynaklanıyor) ve yeni sıvılaştırma kapasitesi için rekor miktarda nihai yatırım kararı alınmıştı (71 Mt). Bu sene 17 Mt daha devreye girecek.

ABD’nin LNG kapasitesi yüzde 65 civarında artış gösterecek (Freeport Tr2-3, Cameron Tr2 ve Elba’daki küçük ölçekli LNG terminalleri). Daha önemlisi, 2025 sonuna kadar 100 Mt’dan fazla bir kapasitenin daha arz cephesine dahil olması bekleniyor. Tabi eğer Katar da dahil planlama aşamasındaki projeler için nihai yatırım kararı alınırsa.

Katar, 2 yıl önce dünyanın en büyük gaz sahası olan Kuzey sahasının yeni bir fazını geliştireceğini açıklamıştı. Daha sonra 6 şirketi bu işi üstlenmek kısa listeye almış ve sonucu bu yılın ilk çeyreğinde açıklayacağını ilan etmişti. Bu projeye bağlı olarak LNG üretim kapasitesini de 77 Mtpa’dan 126 Mtpa’ya çıkaracağını belirtmişti. 60 milyar dolardan fazla tutması beklenen bu yatırım, haliyle birçok şirketin ağzını sulandırdı. Gerçi Katar’ın bu çıkışında Avustralya’ya birinciliği kaptırmamak gibi bir kuruntu da rol oynamıştı ama neyse, oraya girmeyelim. Ama ne var ki, piyasadaki gelişmeler ışığında Katar kararını 2020 sonuna attı.

2019 yılında dünyanın en büyük LNG ihracatçısının Katar mı yoksa Avustralya mı olduğu tartışmasına tanık olmuşsunuzdur. Yakın bir zamanda IGU ve GIGNL’in LNG raporları çıktığında bunu öğreneceğiz. Ancak pek takmamak gerekir. Avustralya bu sene Katar’ın tahtına nasılsa konacak. Bu arada Rusya, 2019 yılında sessiz sedasız dünyanın en büyük dördüncü LNG üreticisi olan Malezya’nın koltuğunu aldı. 2020 yılında da bu pozisyonu koruması bekleniyor ama nedense pek lafı edilmiyor.

Orta ve uzun vadede beni şahsen ne ABD, ne Avustralya ne de Katar ilgilendiriyor. Beni ilgilendiren yer, daha doğrusu gözümü üstünden ayırmayacağım yer, Suudi Arabistan.

Belki hatırlamazsınız ama bir zamanlar, Saudi Aramco’nun eski bir CEO’su 2018 yılında Arabistan’ın gaz ihracatçısı olacağını söylemişti. Yıl 2020. Hala bekliyoruz.

Şubat 2020’de Arabistan’dan gelen açıklamalar, acaba bu sefer olacak mı sorusunu ortaya çıkardı. Ne oldu Şubat’ta? Suudi Arabistan’ın 5,6 trilyon metreküp (tcm) gaz bulundurduğu iddia edilen Jafurah baseninden kaya gazı üretmek için 110 milyar dolar harcanacağı duyuruldu. Haliyle, birçok kişinin kafasında şimşekle beraber soru işaretleri çaktı. Muhtemelen iddia edilen rakam çıkarılabilir rezerv miktarı değil. Ancak yine de çok büyük bir miktar (hatta ABD’deki Eagle Ford’dan sonra en büyüğü bile denebilir). Çıkarılabilme oranını yüzde 25 kabul etseniz bile 1,4 tcm ediyor ki gel de ağzın sulanmasın. Saudi Aramco’nun ifadesine göre 2024 yılında üretime başlanacak ve 2036 yılına gelindiğinde yıllık satılabilir üretim 22 bcm olacak. Breh, breh, breh!

Jafurah, Arabistan’ın ilk kaya gazı sahası değil. İlki, Arabistan’ın kuzeyindeki Turaif. 2018 yılında üretime başladı. Yıllık üretim 2 bcm. Saudi Aramco, kaya gazı yanında konvansiyonel gaz planları da yapıyor. Hedefi, 2023 yılında yıllık 36 bcm gaz üretmek. Yani her şey iyi giderse yıllık 60 bcm gazdan bahsediyoruz. Breh, breh, breh!

Bunun önemli bir kısmının iç piyasayı beslemesinden, bir kısmının da muhtemelen LNG olarak ihraç edilmesinden bahsediliyor. Plan öyle. Burada detaya girmeyeceğim ama Aramco’nun geçen seneden beri LNG konusundaki faaliyetlerine bir göz atmanızı öneririm.

Eğer 110 milyar dolar gömülecek olan Jafurah kaya gazı geliştirme projesi, planlanan tarihte ve miktarlarda üretim yapabilirse gaz piyasalarında vur patlasın çal oynasın devri başlayacak. Ama kim patlar kim oynar şimdilik bilmiyoruz.

Talep cephesi naz yapıyor gibi

Shell’in Şubat ayında yayınladığı LNG görünümü raporunda belirtildiği üzere LNG talebi 2019 yılında yüzde 12’den fazla artarak 360 Mt’ye ulaştı. Avrupa’nın LNG talebinde 2019 yılında yüzde 75’e yakın artış gözlendi. Asya’da ise kısmi bir artış yaşandı. Başka bir deyişle, Asya’nın LNG talep büyümesinde yavaşlama görüldü.

Shell, global LNG talebinin 2040 yılına kadar yıllık ortalama yüzde 4 artarak 700 milyon tona çıkmasını, yani 2019 yılı ile kıyaslandığında yüzde 100 artmasını bekliyor. Dikkat çeken konu ise bu talep artışının dörtte üçünün Asya’dan kaynaklanacağı beklentisi. Asya özeline inildiğinde ise artışın yarısının diğer Asya olarak tabir edilen ve mevcut 5 büyüklerin dışındaki ülkelerden kaynaklanacağı bekleniyor. Diğer bir deyişle, 2040 yılına kadar Asya LNG talebinin yüzde 100’den fazla bir artış göstermesi bekleniyor.

Global LNG talebi denince ilk akla gelen bölge Asya olduğundan, Asya’daki 5 büyük LNG ithalatçısına (Japonya, Çin, Güney Kore, Hindistan ve Tayvan) yakından bakmak gerekir. Bu 5 büyük ithalatçı 2019 yılında toplamda 2018 yılına kıyasla daha az LNG ithal etti. Üstelik Çin’in rekor LNG ithalatına rağmen. Bunun temel nedeni, Japonya ve Güney Kore’nin ithalatında azalma yanında Hindistan ve Tayvan’da cüzi miktarda artış kaydedilmesidir.

Japonya ve Kore’nin LNG ithalatındaki azalışın temel nedeni ılımlı geçen kış ve nükleer elektrik üretimindeki artıştı.

Japonya’nın 2019 yılı LNG ithalatı son 5 yılın en düşüğüydü. Yaklaşık 6 Mt düşüş gösteren LNG ithalatında bu sene belki iyimser bir tablo hakim olabilir. Bazı nükleer reaktörlerin devreye alınışının bu sene sonuna doğru sarkıtılması bunda önemli rol oynayacaktır. Bu arada elektrik üretiminde kömürün geri dönüşü göz ardı edilmemeli. Virüs etkisi cabası. Dolayısıyla bu sene bazı Amerikan LNG kargoları başka pazarlara yönlendirilebilir. Bu sene sonunda dolacak olan yaklaşık 2 Mt tutarındaki Endonezya’ki Pertamina ile olan kontratın yenilenmemesi de söz konusu olabilir.

Güney Kore’nin LNG ithalatının virüs öncesinde bile bu sene de düşüş göstermesi bekleniyordu. Şubat ayında devreye giren ve kömür santrallerine sınırlama getiren uygulama eğer önümüzdeki aylarda da devam ederse ve kapatılan bazı reaktörler tam kapasiteyle tekrar faaliyete geçerse bu beklenti daha güçlenecek.

Tayvan’da LNG talebi belki bu yıl artış gösterebilir. Eğer Taipower şirketi kömür santralleri konusunda baskıya mazur kalırsa.

Asya’da LNG talebinde gözle görülür artış beklenen en önemli yer Hindistan. Hem de yüzde 10’dan fazla. Dikkat edilirse, Hindistan Çin’den yönlendirilen kargoları alıyor. Korona virüsü ortaya çıkmadan önce de alıyordu. Yakın gelecekte daha fazla kargoyu absorbe edebilecek. Ancak, iyi bir pazar olarak görülen Hindistan’ın çekebileceği LNG miktarının boru hatları altyapısı ve kapasitesiyle sınırlı olduğunu göz ardı etmemek gerekir.

Kısacası, Asya’nın büyük LNG alıcıları bu sene zaten pek iştahlı değildi. Sadece Hindistan’da biraz umut var. Antiparantez belirtmek gerekir ki Hindistan’ın LNG terminal kapasitesi 2021 yılında 40 Mtpa’dan 57 Mtpa’ya çıkacak.

Çin’in almadığı ve başka piyasalara yönlendirdiği LNG kargoları sadece Hindistan ile sınırlı değil tabii ki. Mesela İsrail. İsrail Elektrik Şirketi, Tamar ve Leviathan sahalarından gaz alacağına spot piyasadan iki kargo aldı. Ortalama maliyeti $3,5/MMBtu, yani yerli üreticilerin fiyatından çok daha ucuz.

Şimdi gelelim Çin’e

Çin, 2015 yılından bu yana küresel LNG talep artışının yüzde 40’ının kaynağıydı. 2019 yılında Çin’in LNG ithalatı artmaya devam etti (bazı kaynaklara göre yüzde 19, diğer bazılarına göre yüzde 14).  Biliyorsunuz, adamlar hükümet politikası olarak hava kirliliğinin artmasını önlemek amacıyla (özellikle binalarda ısınma amacıyla kömür kullanımından kaçınılması sonucu) doğal gaza yönelmeye başlayınca global piyasa dengesini değiştirmişti Çin.

Çin, geçtiğimiz Kasım ve Aralık aylarında LNG ithalatında Japonya’yı geçerek dünya liderliğini elde etmişti. Hatta bu yıl Japonya’yı geride bırakarak yıllık bazda dünyanın en büyük LNG ithalatçısı olması bekleniyordu. Derken, Koronavirus (covid-19) ortaya çıktı. Koronovirüs nedenli ilk ölüm 9 Ocak’ta sanayi şehri Wuhan da kaydedilmişti.

Dikkatinizi çektiyse, Çin’in en büyük LNG ithalatçısı CNOOC 6 Şubat’ta uzun erimli kontrata bağlı bazı kargoları almamak için mücbir sebebe başvurmuştu. Ama bu talep tedarikçiler (Avrupalı 2 dev şirket) tarafından makul görülmedi. Öyle ya, mücbir sebep ilan ediyorsan neden spot LNG alımını arttırıyorsun diye sorarlar adama. Spot LNG fiyatı daha düşük olduğu için mi? Eğer Koronavirüsü nedeniyle ithalat terminallerini karantina altına almış olsaydın biraz olsun aklımız yatardı ama böyle bir durum yok. Ayrıca, bu kış çok daha ılıman geçtiğinden dolayı talebin beklenenin altında kaldıysa bize ne demekte haklıydı tedarikçiler. Ya 14 Ocak’ta düşük talep nedeniyle bazı Çinli ithalatçıların LNG kargolarını başka piyasalara yönlendirmelerine ne demeli? Çin’de LNG terminallerine erişimin üçüncü şahıslara açılmasının spot LNG alımında artış yaşanacağı beklentisini pekiştirdiğini de hatırlamak gerekir.

Üstüne üstelik Aralık 2019’da Rusya’dan boru gazı ithalatını sağlayan ve yıllık kapasitesi 38 bcm olan Power of Siberia boru hattı devreye girmişti. Rusya’dan boru gazı ithalatının bu sene 7 bcm, önümüzdeki sene ise 14 bcm’e çıkacağı tahmin ediliyordu. Düşen talep nedeniyle bir kaç haftadır hızla artış gösteren LNG stokları da cabası. Mart ayı başında PetroChina’nın da hem boru gazı hem LNG ithalatı için mücbir sebep ilan ettiğini de burada not edeyim.

Tüm bunlar Çin’in bu yılki LNG talebine derin bir kesik atacaktır. Daha sonraki yıllar hakkında bir yargıya varmadan önce Çin’in 2021-2025 yıllarını kapsayan yeni 5 yıllık kalkınma planında doğal gaza nasıl bir rol biçileceğini beklemek gerekir. Unutmamak gerekir ki, Çin’in nükleer enerji üretimi geçen sene yüzde 18 arttı. Nükleer kurulu güç kapasitesi neredeyse 50 GW (ayrıca 12 GW kapasite inşa halinde ve 50 GW planlama aşamasında). Şu anda elektriğin sadece yüzde 5’i nükleerden üretiliyor. Kömür ve gazın payı yüzde 72.

Asya LNG piyasasında kan kaybeden kaybetmeyen herkesin gözü Avrupa piyasasında

Yıllık bazda bakıldığından son zamanlarda Çin ve Japonya’da Katar’ın pazar payı azalırken Avustralya’nın arttığını görüyoruz. Güney Kore’de Katar halen Avustralya’nın önünde ancak kan kaybediyor. Hindistan’da durum farklı. Katar bir numaralı ithalatçı. Rakibi ise Avustralya değil Birleşik Arap Emirlikleri. Ancak, Katar’ın Hindistan LNG piyasasındaki payının 5 yıl öncesine göre düştüğünü de göz ardı etmemek gerekir.

Çin’in LNG ithalatındaki düşüşten en çok zarar gören tedarikçisi Avustralya olacak. Onu Nijerya, Malezya ve Katar izleyecek ama Papua Yeni Gine’nin ihracatı belki hepsinden çok daha azalacak. Sadece not olarak belirtmek istedim. ABD etkilenmeyecek çünkü ABD-Çin ticaret savaşının kurbanı olan ve yüzde 25 tarife getirilen ABD LNG’sinin mevcut koşullar altında bu sene de Çin limanlarına pek uğraması beklenmiyordu. Dolayısıyla ABD LNG’si geçen sene olduğu gibi bu sene de Avrupa pazarına göz dikecektir. Ancak Avrupa piyasasına kanca atmış bir dev daha var: Katar.

LNG ihracatının yüzde 80’i Asya’ya olan Katar, fiyattan taviz vermeyince alıcılar kontratları gereği almaları gereken minimum miktarlara odaklandılar. Durum böyle olunca Katar’ın Asya alıcıları tarafından istenmeyen LNG’si Avrupa pazarına yöneldi. Dolayısıyla, Avrupa’nın Katar’dan LNG ithalatı geçen sene yüzde 50 artmış oldu. En büyük müşterileri ise İngiltere, İtalya ve İspanya oldu.

Dolayısıyla, Asya LNG piyasasında kan kaybeden Katar’ın Avrupa LNG piyasasında tutunmaya çalıştığını gözlemliyoruz. Nasıl mı? Avrupa’daki LNG terminallerinde gerek kapasite rezervasyonu yaparak gerekse ortaklık yoluyla varlığını arttırarak. Daha doğrusu, dikey entegrasyon politikasını pekiştirerek. Katar’ın dünya LNG tanker filosunda lider olduğunu da hatırlayın (Dünya pazarındaki payı yüzde 12).

Avrupa’da geçen sene kömürün kaybettiği kan yarı yarıya yenilenebilir enerji ve doğal gazla giderilmişti. Avrupa doğal gaz talebinde henüz bir canlanma gözlenmiyor. Sıcaklık mevsim normallerinin üstünde, stoklar dolu (Şubat verileri, geçmiş yılların Şubat aylarıyla karşılaştırıldığında bir rekor gösteriyor). Geçen sene yaklaşık 80 Mt ile rekor ithalat gerçekleştirilen Avrupa LNG piyasası için geçtiğimiz Aralık ayı sonunda Rusya ile Ukrayna arasında transit ve gaz alımı konusunda bir anlaşmaya varılması da iyi olmadı.

Rusya demişken Rusya’nın Avrupa LNG piyasasına bakışı hakkında bir iki kelam edeyim. Daha doğrusu hedef göstereyim. Gazprom’un 11 Şubat 2020 tarihinde New York’ta yaptığı yatırımcı sunumuna baktınız herhalde. Ne diyor? Avrupa pazarında Amerikan LNG ile rekabetten korkmuyoruz. Hem boru gazı hem de LNG’de bizle rekabet edemezler deniyor. Başka ne deniyor? Üretim maliyetimiz çok düşük. Avrupa’ya sattığımız gazın sadece yüzde 17’si petrol endeksli. Yani şunu demek istiyor Gazprom: müsaade ettiğimiz ölçüde bizle rekabet edilebilir.

Bu yıl LNG tedarikçileri için çok zorlu geçecek

Spot LNG ticareti bu sene de artmaya devam edecek (Geçen sene yaklaşık 1600 spot LNG kargosu teslimatı yapılmıştı). Geçen sene olduğu gibi bu sene de TTF ile Asya spot LNG fiyatları arasındaki güçlü korelasyon devam edecek gibi gözüküyor. Bu arada, Asya, Atlantik ve Avrupa piyasaları arasında arbitraj eridiğinden Amerikan LNG’nin de bir cazibesi kalmayabilir.

Bazı ABD LNG kontrat sahipleri muhtemelen cezayı verip kargoyu almayacak. Şubat ayında Avrupalı bir şirket Nisan teslimi bir ABD LNG kargosunu (Cheniere Sabine Pass) iptal edip zararı sineye çekmişti. Belki bu iptallerin arkası gelecek. Ama bu durum sorunu daha büyütebilir çünkü sistemden çıkmayan gaz bu sefer ülke içinde arz fazlası oluşturacak ve bu ise fiyatlara dolayısıyla Henry Hub’a baskı yaratacaktır. Bazı firmalar illaki zarar yazacak. Hele de fiyatları hedge yapmayanlar. Belki iflaslar gelecek. Kaya gazının öncülerinden olan Chesapeake Energy’nin iflasının bile konuşulur hale geldiğini düşünsenize.

Önümüzdeki bir kaç yıl içinde LNG arzındaki büyümenin talepteki büyümenin altında kalmaya devam etmesi bekleniyor. Haliyle, spot LNG fiyatlardaki baskı devam edecek. Bu durum, uzun vadeli, petrol fiyatlarına endeksli kontratlardan, daha kısa vadeli ve esnek şartlara sahip kontrat yapısına yönelimi ve hatta yeni iş modellerinin geliştirilmesini teşvik edici bir unsur olacak.

Kısa vadede LNG piyasalarına damgasını vuran kelime ise rekabet olacak. İki kelimeyle ifade edersek: kıyasıya rekabet. Rekabet artışıyla beraber kontrat revizyonları ve bu revizyonlardaki fiyat mekanizmalarını daha çok konuşuyor olacağız.

Koronavirüs tehdidinin ne kadar daha süreceğini henüz bilmesek de 2020 için yapılan fiyat tahminlerinin her seferinde aşağı doğru revize edildiklerini gözlemliyoruz. Satıcılar arasındaki rekabet de LNG fiyatlarını alışık olunmayan seviyelere indirebilir. Paraşütsüz düşmeye devam eden petrol fiyatları da petrole endeksli LNG kontratlarda kendini sonbahar ve sonrasında kendini hissettirecektir. Yani temayül mevcut şartlarda aşağı düşme yönünde.

Şubat sonu itibariyle 2020 ortalaması için yapılan tahminler (TTF $4/MMBtu, JKM $4.2/MMBtu, HH $2.2/MMBtu) belki daha aşağı revize edilecek. Kafamdaki soru ise şu: TTF ve JKM 3 doların altında, HH 2 doların altında kalır mı?

Kalın sağlıcakla.