enerji

Kuzey Kıbrıs’ta enerjiye genel bakış

Değerli okurlar, Enerji Kıbrıs Gazetesi’nin ilk sayısında bu makaleyi yazmaktan dolayı son derece mutluyum. Enerji konusunda yayın yapacak ilk gazete olması vesilesi ile de önemli bir eksikliği gidereceğine inanıyorum. İlk yazımda ülkemiz enerji yapısına genel bir bakış yapmaya çalışacağım.

Ülkemizde elektrik enerjisi üretiminin neredeyse tamamı fuel oil ile üretilmektedir. 2019 yılında elektrik enerjisi talebini karşılayabilmek için ithal edilen yakıt miktarı yaklaşık 160 milyon dolardır. Bunun 2019 yılı KKTC toplam bütçesine oranı ise yaklaşık olarak yüzde 14’e denk gelmektedir. Enerji’de tamamen dışa bağlı durumdayız. Diğer önemli nokta ise fuel oil ile üretilen elektrik enerjisinin çevre ve insan yaşamına olumsuz etkileridir. Yıllık yaklaşık 1,7 milyar KWh olan enerji üretim miktarını fuel oilden elde edebilmek için 1,3 milyon ton CO2 salımına sebep vermekteyiz. Amerikan Çevre Koruma Dairesi rakamlarıyla 1 ton CO2 salımı için 40$ dolarlık toplumsal zarar söz konusudur. Buradan yola çıkarsak elektrik enerjisi ihtiyacımızı karşılayabilmek için yaklaşık 52 milyon dolarlık bir toplumsal zarara yol açıyoruz. Ülkemizdeki santrallerin ortalama verimliliği ise yüzde 35-40 civarında.

Yukarıda verdiğim bilgiler ışığında ülkemizdeki enerji arz güvenliğini sağlamak için farklı bakış açısına ihtiyacımız olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Yıllık 700 milyon KWh alım garantisi içeren, 140 MW kurulu güce sahip olan AKSA ile yapılan anlaşma 2024 yılı başında sona erecek. Enerji talebine artışı da göz önüne aldığımız zaman hem artan talebi karşılayabilmek hem de AKSA’nın yerini doldurabilecek kapasitede yatırım planlamasına ihtiyacımız olduğu yadsınamaz bir gerçektir.

Avrupa Birliği’nin enerji verimliliği ve sera gazı salımları ile ilgili koymuş olduğu hedefler sebebi ile fuel oil ile elektrik enerjisi üretimi Avrupa için artık bir opsiyon değildir. LNG ve doğal gazın üretimdeki payı hızla artmaktadır. Aynı şekilde Haziran ayı içerisinde Güney Kıbrıs’ın da sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) tesisi yapmak için Avrupa Yatırım Bankası ile finansal anlaşmasını tamamladığını da göz önünde bulundurmak gerekir. Bu bilgiler ışığında vardığımız sonuç LNG ile ilgili 2024 ve sonrasını planlayacak ciddi çalışmalar yapmamız gerektiğidir. Böylece hem daha çevre dostu bir yakıt türü kullanmak hem de üretimde yüzde 60 ve üzeri verimliliklere ulaşmak mümkün olabilecektir.

Diğer yandan ise yenilenebilir enerji hedeflerimizi ve yatırım modellerimizi de gözden geçirmemiz gerektiğine inanıyorum. Ülkemizde kurulu güneş enerjisi miktarı yaklaşık olarak 60 MW’dır. 1 KW güneş enerjisi kurulu gücünün yılda yaklaşık 1,600 KWh elektrik enerjisi ürettiğini göz önünde bulundurursak yılda yaklaşık 96 milyon KWh enerjiyi güneşten üretir durumdayız. Yukarıda da belirtmiş olduğum rakamlardan yola çıkarsak toplam tüketimimiz içindeki YEK payı yüzde 5,6. Bu rakamları maalesef yaklaşık rakamlar olarak vermek durumundayım çünkü maalesef Kıb-Tek’in toplam YEK üretimimizi görüntüleyecek bir yapısı henüz yok.

Yenlinebilir enerjide daha çok konut bazlı, mahsuplaşmalı (net metering) çatı kurulumları oldukça yaygın durumda. Güneş enerjisinden daha fazla enerji elde etmek ülkemiz için mümkündür. Dünyada son derece popüler hale gelen depolama sistemleri kurulu YEK gücünü artırmak için en önemli opsiyon. Ayrıca Avrupa’da son zamanlarda yüzen güneş santralleri (floating PV) yaygın olarak kurulmaya başladı. Bu sistemler soğutmadan dolayı karadaki kurulumlara göre yüzde 10 civarı daha verimli ve de en önemlisi bizim gibi ada ülkelerinde arazi harcamamıza sebep olmaması nedeniyle ideal gibi görünmektedir. Bu noktada iyi bir planlamaya ihtiyacımız olduğu kesin.

Dünyada en önemli öz kaynak olarak kabul edilen ve enerji arz güvenliğinde planlamaların içerisinde yer alması gereken enerji verimliliği ise 2020 yılında olmamıza rağmen hala ülkemizde uygulanamıyor. Enerji verimliliği mevzuatlarının henüz yürürlükte olmaması ülkemizde hızla artan yenilenebilir enerji kurulumlarının etkisinde de olumsuzluk yaratmaktadır. Yenilenebilir enerji kullanan binalarda enerji verimliliği mevzuatı eksikliğinden ve bilinçsizlikten dolayı enerji tüketimleri artmaktadır. Bu da daha fazla enerjinin tüketilmesine sebep vermektedir. Yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğinde ancak birlikte hareket edilirse gerçek anlamda olumlu etkilerinden söz edebiliriz. Bu iki enstrümandan birisi eksikse istenen şarkının çalınması imkansızdır.

Ülkemizde enerji alanında yapacak çok iş vardır. Dünyada hızla enerjinin dijitalleşmesi ve daha pek çok gelişmeyi uzaktan izlemek zorunda olmamalıyız. Bu yüzden enerji planlaması yapabilecek, enerji konusunda düzenleyici bir yapıya ihtiyaç olduğu gerçeği tüm açıklığı ile ortadadır.