Konsolidasyon beklentisi

Bu şirketler için can suyu anlamına gelmesi beklenen yan hizmetler yönetmeliği ise halen çıkmadı ve üzerinde çalışmalar devam ediyor. Bu konudaki belirsizlik ise doğal olarak şirketlerin değerleri üzerine negatif bir etki yapıyor.

Küresel krizin etkilerini hissetmeye başladığımızdan bu yana, özellikle önceki dönemde hızlı artan yatırımların da devreye girmesi sonucunda özellikle enerji sektöründe elektrik üretim ve ticaret tarafında şirketlerin beklentileri olumsuz yönde gelişti. Kur etkisi başta olmak üzere elektrik fiyatlarının seyri ve elektrik ticaret ve tedariki tarafında şirketlerin öngöremedikleri ek maliyetler sebebi ile şirketler zor bir dönem içerisine girdiler. Elbette, marjların doğal olarak dar olduğu sektörde aşırı rekabetin getirdiği fiyat kırımlarının da etkisini yok sayamayız. Ancak bu rekabet genelde şirketlerin kendi seçenekleri sebebi ile oluştuğundan ve tüketici lehine işlediğinden sıklıkla dile getirilen bir durum olmuyor. Geçtiğimiz yılın sonu ve bu yılın ilk çeyreğinde yüksek YEKDEM maliyetleri ve buna karşılık beklendiği oranda aşağı gelmeyen spot elektrik fiyatlarının toptan/perakende elektrik ticareti ile uğraşan firmaları zorladığı artık piyasanın malumu. Bu cenahtan çok da iyi haberler beklendiğini söyleyemeyiz. Elbette piyasa işletmecisi, düzenleyicisi ve diğer ilgili karar verici kurum ve kuruluşlar bu gelişmeleri yakından takip ederek, öncelikle bu durumun kötüye kullanılmasını engellemek ve yayılmasının önünü almak için yöntemler üzerinde çalışıyorlar.

Üretim tarafında ise gelinen noktada, özellikle büyük oranda dış kaynakla yapılan yatırımlar sebebi ile yabancı para borcu olan şirketlerin durumundan endişe ediliyor. Özellikle Türkiye’deki elektrik üretiminde baz yük santraller olarak sistemin her an güvenliğini sağlayan santrallerin sahibi olan şirketlerin mevcut durumda borçlarının anaparası yanında faiz ödemelerinde de zorlandığı yorumları yapılıyor. Bu şirketler için can suyu anlamına gelmesi beklenen yan hizmetler yönetmeliği ise halen çıkmadı ve üzerinde çalışmalar devam ediyor. Bu konudaki belirsizlik ise doğal olarak şirketlerin değerleri üzerine negatif bir etki yapıyor. Nispi olarak değerleri oldukça aşağı düzen enerji şirketleri, bir de kur etkisi koyulduğunda yeni yatırım maliyetlerinin çok altında bir şirket değerine gelmiş durumda ki bu da her bir şirketi iyi birer hedef haline getirebilir. Daha düşük maliyetler ile piyasaya girerek, nispi olarak daha yüksek getiri elde edebilecek olan yeni tip yatırımcı modeli, büyük ihtimalle bu şirketleri sadece borçları karşılığında portföylerine katabilir duruma gelecekler. Alıcıların sadece bilanço büyüklüklerine ve kredibilitelerine bağlı olarak sağlayacakları garantileri kullanarak oluşacak ciddi bir konsolidasyon fırtınası görebiliriz önümüzdeki birkaç yıl. Bu fırsatı değerlendirebilecek durumda yerel şirketlerin olması elbette önemli bir gösterge olacağı gibi, piyasayı onlar kadar iyi bilmese de muhtemel bir potansiyel gözüktüğü için düşük maliyetlerle bu piyasaya girmek isteyen yabancı yatırımcılar da ortaya çıkabilirler. Son dönemlerde yabancı fon ve enerji şirketlerinin Türkiye’ye daha yakından bakmalarını sebebi bu durum olabilir. Ayrıca, şimdiye kadar Avrupalı yatırımcıların domine ettiği bu piyasada artık Asyalıları da daha fazla görebileceğiz gibi sinyaller geliyor. Ancak bu trendler ne tarafa doğru giderse gitsin, öncelikli olarak şirketlere öngörülebilir bir piyasa yapısı sunabilir ve adil rekabet koşulları sağlayabilirsek, orta ve uzun vadede en büyük potansiyelimizi devreye almış oluruz.