Kamu şirketleri ve elektrik piyasaları

Konu aslında TETAŞ’ın ya da EÜAŞ gibi diğer kamu şirketlerinin stratejilerinin ne olduğu değil, bu stratejilerin sürdürülüp sürdürülemeyeceğidir.

 

Hatırlanacağı üzere, geçtiğimiz yıl içerisinde piyasanın baskısı ile TETAŞ ticaret mantalitesini değiştirerek daha rasyonel hale getirmiş; üretimini ve piyasadan aldığı miktarları maliyete göre karar verilen bir yapıya dönüştürmüştü. Piyasa bunun doğal etkisinin fiyatların artması olduğu görüşünde birleşiyor olsa da, genel anlamda bu stratejinin daha doğru fiyatın oluşmasına neden olduğuna inananlar çoğunlukta. Zira bu haliyle TETAŞ’ın basiretli tüccar davranışına daha yakın hareket etmesi ve bu sebeple de yapacağı hareketlerin daha tahmin edilebilir olması, fiyatın da daha tahmin edilebilir olmasına yol açan etkenlerden birisi olarak görülüyor.
Diğer taraftan, TETAŞ’ın bu stratejisini kamunun piyasaya müdahalesi olarak gören bir kesim de yok denemez. Özellikle fiyatlara olan etkisi konusunda görüşü net olan ve bundan zarar gören bazı kesimler bunu açıkça dile getiriyorlar.

 

Burada konu aslında şu açıdan değerlendirilmeli;

TETAŞ tamamı halka açık bir şirket olsa doğal olarak karını maksimize etmek için strateji yapacaktı. Normal ve beklenen de budur. Bir şirketin içerisinde yer aldığı piyasada kurallara uygun şeklide karını maksimize etmeye çalışması normal ve beklenen harekettir ve şirketler buna göre üretim/ticaret/finansman planlarını kurgularlar. Bu kurgular yanlış çıkabilir, piyasa ters hareket edebilir ve sonuçta hedefler yakalanamayabilir. Bu şirketin kendi iç meselesidir elbette. Ancak pazarı oluşturan tüm oyuncular bu şeklide rasyonel hareket ediyorlar ve aynı motivasyona sahiplerse, o piyasada tahmin yapmak mümkün olur.

 

Bu nedenle, konu aslında TETAŞ’ın ya da EÜAŞ gibi diğer kamu şirketlerinin stratejilerinin ne olduğu değil, bu stratejilerin sürdürülüp sürdürülemeyeceğidir. Yani TETAŞ bu stratejiden vazgeçer mi? Ne zaman vazgeçer? Bunun fiyata etkisini tahmin etmek mümkün mü? Bu durumu önceden tahmin etmem mümkün olmadığından, sorunu oluşturan mesele budur. Bu stratejilerin teyit edilmesi, belki de yasaya girmesi gereklidir.

 

Ancak para piyasalarında bankalarla aynı motivasyonda olmayan bir TC Merkez Bankası örneğine benzetmeye çalışsak da bu, mevcut düzenlemeler içerisinde pek mümkün değil. Ancak bu durumda dahi, TCMB’nin ne zaman ve hangi araçlarla müdahale edebileceği tahmin edilebilen bir davranıştır. Bu durumda belki spot elektrik piyasaları için de bir “Piyasa Yapıcısı” rolünü tekrar tanımlayıp, piyasanın “Öngörülebilirliğine” katkı yapmak düşünülebilir.

 

Piyasada Yaz Gündemi

 

Bir kaç yıl öncesine kadar enerji talebinin daha yüksek olduğu yıllarda, yaz döneminde elektrik fiyatlarını nereye yükseleceği en çok konuşulan konuların başında gelirdi. Son yıllarda ekonomik büyümenin yavaşlaması ile bu konu eski popülaritesini kaybetti. Ancak özellikle yüksek fiyatlar ve YEKDEM maliyetleri sebebi ile “Açık Pozisyon” taşıyan tedarikçiler ile ilgili konular halen en çok konuşulan konuların başında geliyor.

 

Bunların yanında, üreticiler tarafında beklenen Yan Hizmetler Yönetmeliği’nin akıbetinden ise hala bir somut haber gelmedi. En son piyasa beklentisi 2017 sonuna yetişeceği gibiydi ama bu beklenti ile ilgili 2018’li tarihler de seslendirilmeye başlandı.

 

Talep Tarafı Katılımı konusunda demir çelik üreticileri, çimentocular halen bekleme içerisinde. Daha önce Bakanlığın ve EPDK’nın da 2017 içerisinde ilk kapasiteleri alıp bir pilot uygulama yapmak istediği konuşuluyordu ancak Yan Hizmetler ile birlikte bu konuda maalesef gecikti. Özellikle sanayici açısından önemli bir teşvik/motivasyon konusu olacak bu konunun TEİAŞ tarafından kullanılabilir bir kapasite olarak pratiğe dökülmesi için 2017 yılının son çeyreği halen gerçekçi bir hedef ancak bu biraz da yönetmeliğin durumuna bağlı. Eğer ayrı bir yönetmelik olarak çıkarılırsa bu zamanın tutturulmasında bir sorun yaşanmaz. Ancak Yan Hizmetlerin içerisinde yer alacaksa hızlandırılmaya ihtiyacı var.

 

Kapasite Piyasası konusu da aynen Yan Hizmetler gibi sürüncemede kalmış gibi bir algı oluşturmaya devam ediyor. Piyasada duyulduğu kadarı ile her iki yönetmeliğin de aynı dönemde uygulamaya girmesi konusunda bir irade var. Ancak yine bu konuda zamanlama kilit nokta. Özellikle bu piyasanın potansiyel oyuncularının mali durumları ve bankalarla ilişkileri göz önüne alındığında konunun ne kadar kritik olduğu net olarak ortada…

 

EPİAŞ bünyesinde çalışacak Doğal Gaz Piyasası konusu da yine önemli başlıklardan bir tanesi. Piyasa genel olarak EPİAŞ’ın yapacağı kurguya güveniyor ancak bu konuda BOTAŞ’ın rolü hala konuşulan önemli başlık. Bu kadar büyük ve dominant bir gücün olduğu piyasanın sağlıklı işleyip işlemeyeceği sorgulanıyor. Yukarıda bahsedilen TETAŞ/EÜAŞ meselesine göre bu çok daha büyük ve çözülmesi zor bir konu.

 

Ancak, geçtiğimiz 10 yıla baktığımızda, yavaşlıktan şikâyet etsek de, bazen zorlansak da ciddi yol kat ettiğimizi görüyoruz. Bu tip uzatmalara rağmen yolun doğruluğu önemli ve bu konuda herkes hem fikir.
Bu nedenle sabırlı olmak ve daha önemlisi elbette şirketler açısında bu sabrı finansal olarak gösterebiliyor olmak çok önemli diye düşünüyorum.