İstasyonlara şüpheli saha denetimi 

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlükleri, Toprak Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği kapsamında şüpheli saha kapsamına giren istasyonlarda denetim yapıyor. Bayi sendikaları PÜİS ve TABGİS, uygulamanın getirdiği maliyetten rahatsız.

Toprak Kirliliği Kontrolü ve Noktasal Kaynaklı Kirlenmiş Sahalara Dair Yönetmelik kapsamında bugüne kadar ağırlıklı olarak terminal ve depolama tesislerinde gerçekleştirilen toprak kirliliği denetimleri istasyonlarda da yoğun olarak uygulanmaya başlandı. İstasyonların daha önce doldurduğu Faaliyet Ön Bilgi Formlarının incelemesini gerçekleştiren Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, “şüpheli saha” kapsamına aldığı istasyonlara birer yazı göndererek Saha Örnekleme ve Analiz Planı’nın hazırlanmasını istedi. Yazıyı alan istasyonlar bu planın hazırlanması için 20 gün içinde Bakanlık tarafından yetkilendirilmiş firmalardan birisiyle sözleşme imzalamak zorunda. Bu süre içinde sözleşmenin bir nüshası Bakanlığa da gönderilecek.

EKSTRA MALİYET GETİRİYOR

Konu çevre bakımından değerlendirildiğince son derece hassas bir konu. Ancak planın hazırlanması, örnek ve numunelerin alınması, bunların analiz ettirilmesi, gerek duyulması halinde temizlik işleminin yapılması gibi tüm aşamaların istasyonlara önemli bir maliyet de getirdiği ifade ediliyor. Hatta PÜİS’in verdiği bilgiye göre temizleme hariç bu rakamın 30 bin TL’leri bulduğu ifade ediliyor. Zaten sınırlı kar marjlarıyla çalışan istasyonlar açısından bu maliyet gerçekten çok büyük.

‘ŞÜPHELİ SAHA DENETİMLERİ’ GERÇEKLEŞTİRİLDİ

Bakanlıkça yetkilendirilmiş kuruluşlardan biri olan MPT’ye sürecin nasıl işlediğini sorduk. MPT Satış ve Pazarlama Müdürü İlker Mengi T.C Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan, 8 Haziran 2010 Tarih ve 27605 Sayılı resmi Gazete’de yayınlanan ‘’Toprak Kirliliği Kontrolü ve Noktasal Kaynaklı Kirlenmiş Sahalara Dair Yönetmelik’’ kapsamında akaryakıt – LPG, CNG, istasyonlarında ve terminallerde Çevre ve Şehircilik İl Müdürlükleri Denetim birimleri tarafından “Şüpheli Saha Denetimleri” gerçekleştirildiğini söyledi.

Denetim aşaması öncesinde işletmelerin doldurmuş olduğu Faaliyet Ön Bilgi Formlarının incelendiğini ve sahada bu çerçevede denetimler gerçekleştirildiğini söyleyen Mengi, “Denetim aşamasından sonra ilgili işletmeye sahada kirlilik şüphesi olması durumunda yeterlilik sahibi şirketlerden biri ile sözleşme imzalayarak Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne bu sözleşmenin bir nüshasının paylaşılması isteniyor. Sonraki süreçte bütün süreç sözleşme yapılan yeterlilik sahibi şirket tarafından yürütülüyor. İlk aşamada “Saha Örnekleme Analiz Planı (SÖAP)” hazırlanıyor. Bu planda sahada toprak ve yer altı suyu numunelerin alınacağı nokta ve adetler belirleniyor. Sahanın büyüklüğü ve risk durumu değerlendirilerek hazırlanacak planda her sahanın ayrı karakteristiği dikkate alınıyor. Depolanan ürünler, depolama kapasitesi, oluşan tehlikeli atıklar ve bunların ne şekilde saklandığı son derece önemli” diyor.

Hazırlanan SÖAP, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü başkanlığında ve valilik bünyesinde oluşturulan “Çevre Komisyonu”na sunulduğunu, Planın uygunluğunun Çevre Komisyonu tarafından değerlendirildikten sonra örnekleme ve numune alma aşamasına geçildiğini söyleyen İlker Mengi, saha çalışmaları sonrasında alınan numunelerin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş laboratuvarlarda analiz edildiğini, çıkan analiz ve sahadan elde edilen verilerin yeterlilik sahibi firma tarafından analiz edilerek hazırlanan rapor ile “Çevre Komisyonu”na sunulduğunu ifade ediyor. Çalışmanın maliyetini sahaya özel durumların ve analiz edilecek parametrelerin etkilediğini belirtiyor. Mengi’nin verdiği bilgilere göre değerlendirilen rapor sonucu eğer kirlilik konsantrasyonu yüksek çıkarsa sahada öncelikle risk değerlendirmesi yapılacak. Bu durumda yönetmelikçe tespit edilen risk değerinin de üzerinde olması durumunda temizleme aşamasına geçilecek.

PÜİS’in İstanbul Şube Genel Kurulu’nda Şube Başkanı İsak Koç’un gündeme getirdiği konuyla ilgili olarak PÜİS ve TABGİS’in de görüşünü aldık.

YETKİLİ 18 FİRMA VAR

Saha Örnekleme ve Analiz Planı hazırlama konusunda Bakanlıkça yetkilendirilen kuruluş sayısı ise 18. Bu firmaların 9 tanesi Ankara’da, 7 tanesi İstanbul’da. İzmir ve İzmit’te de birer firma bulunuyor.

Şüpheli saha kapsamına giren akaryakıt istasyonlarına denetim kararını bayi sendikaları PÜİS ve TABGİS gazetemize değerlendirdi.

PÜİS Başkanı İmran Okumuş: BAYİLERİN MAĞDUR EDİLMESİ DOĞRU DEĞİL

Sendikamıza ulaşan bilgiler ışığında, bugüne kadar yapılan denetimlerde istasyonların tümünün “Şüpheli alan” olarak kabul edildiğini ve bu nedenle bayilerimizin bir şirketle anlaşmak zorunda kaldığını görüyoruz.  Bayinin zaman ve iş kaybı bir yana, bu işlem için söz konusu firmaların bayilerden 15 bin liraya varan astronomik rakamlar talep etmesi, laboratuvarların ise alınan numunelerin analizi için 16 bin 100 lira gibi bir bedel istemesi, konunun bayiler açısından ne kadar vahim olduğunun bir göstergesi. Yine Sendikamıza gelen bilgilere göre yapılan tüm bu işlemlerden ve ödenen tüm bedellerden sonra birçok istasyonda çevreye herhangi bir zararlı unsur tespit edilmediği de konunun diğer acı bir yanı.

PÜİS’in çevre duyarlılığı üst seviyede

PÜİS geçmişten bu yana her zaman devletinin, ülkesinin ve milletinin yanında olan, devletinin, ülkesinin ve milletinin çıkarlarını daima ön planda tutan bir Sivil Toplum Kuruluşudur. Çevreye duyarlılığımız üst seviyededir. Nitekim geçmişte çevre ve insan sağlığı açısından son derece zararlı olan, ölümlere dahi neden olan 10 numara yağ adı altında satılan ürünlerin bu olumsuzluklarına dikkat çeken ve akaryakıt yerine satılmasının önlenmesini talep eden ilk kuruluş PÜİS olmuştur. PÜİS’in yoğun girişimleri sayesinde 10 numaralı yağ sorunu ortadan kalkmıştır.

Öte yandan yıllardır fabrika, şantiye ve araç parklarında bulunan depoların insan ve çevre sağlığı açısından ne kadar tehlikeli olduğuna ve kayıt dışı faaliyetlerin asıl buralarda yapıldığına dikkat çekmemize rağmen, bugüne kadar bunlara yönelik herhangi bir düzenleme getirilmemesini de anlayamıyoruz. Zira gerek fiziki koşulları, gerekse buralarda depolanan ne idüğü belirsiz ürünler çevre ve insan sağlığını tehdit etmektedir.

Ancak “Çevrenin korunması” söylemiyle bayilerimizin sırtına ağır bir yük daha yüklenmesine izin veremeyiz. Eğer bir istasyon çevreye zarar veriyorsa, elbette ki gereğini yapmalı ve alınması gereken tedbirler varsa almalıdır. Ancak o istasyonun çevreye zarar verip vermediğini bilmeden, her istasyonun “Şüpheli alan” olarak kabul edilmesini ve bunun için bayilere maddi bir külfet yüklenmesini doğru bulmuyoruz. PÜİS olarak konuya ilişkin gerekli girişimleri yapmış bulunuyoruz. İnanıyoruz ki söz konusu yanlış uygulama en kısa sürede düzeltilecektir.

Bayilerin mevzuat düzenlemeleriyle yıpratılması doğru değil

Son yıllarda bayilerin faaliyetlerini sürdürürken gerek mali, gerek insan sağlığı, gerekse çevre açısından yanlış şeyler yapıyormuş gibi gösterilmesini, böyle bir algı yaratılarak yeni düzenlemeler getirilmesini doğru bulmuyoruz. Akaryakıt ve LPG bayilerinin tümü kayıt içinde olan, Ülkemizdeki toplam ÖTV’nin çok önemli bir kısmını devleti adına toplayan, yöresinde en çok vergiyi ödeyen basiretli tüccarlardır. Geçmişten bugüne işini titizlikle yürüten, istihdam ve katma değer yaratan, tüketiciye üst düzeyde ürün ve hizmet sunan akaryakıt ve LPG bayileri “İş Güvenliği Uzmanı”, “İşyeri Hekimi”, “Sorumlu Müdür”, “Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanı” gibi istihdam yükünü kaldıramazken, onlara yeni yükümlülükler getirerek ticaretlerini yapılamaz hale getirmek doğru değil. Aksine günün 24 saati, yılın 365 günü tüketiciye kesintisiz üst seviyede hizmet veren bayilerimizin örnek birer iş adamı ve tüccar olarak görülmesi ve gösterilmesi gerekir.

TABGİS Başkanı F. Temel Zülfikar: GEÇİŞ DÖNEMİ OLMALI

TABGİS olarak Çevre sağlığı ve güvenliğinin korunması adına atılan tüm adımları her zaman destekledik ve desteklemeye de devam edeceğiz.  Sektörümüz bu konuda oldukça duyarlı ve üzerindeki yükümlülüğü çok uzun yıllardır en iyi bilen belki de çevre sağlığının korunmasına da hizmet eden en modern tekniklerle donatılmış ender sektörlerden biri.

Son olarak yürürlüğe giren toprak kirliliği kontrolü yönetmeliği kapsamında da bayiler 2015 yılında Çevre İl Müdürlüklerine verdikleri faaliyet ön bilgi formları ile istasyonları hakkında beyanda bulundular. Bu çalışmanın devamı olarak son aylarda istasyonların denetlenmeye başlandığını ve saha örnekleme ve analiz planlarının yapılmasının istendiğini biliyoruz.

Firma sayısı yeterli değil

Talep edilen plan çerçevesinde istasyonlardan numune alınması ve bu numunelerin analiz sonuçlarına bakılarak toprak kirliliği olup olmadığı değerlendirilerek ve sonuçlarına göre gerekiyorsa kirlilik tespit edilen alanların temizlenmesi aşamasına geçilecek. Buraya kadar herhangi bir sıkıntı yok. Ancak uygulamaya baktığımızda öncelikle sahada bu hizmeti verecek Toprak Kirliliğinin Kontrolü ve Noktasal Kaynaklı Kirlenmiş Sahalara Dair Yeterlik Belgesi alan firmaların sayısının çok yeterli olmadığını, firmaların şimdilik İstanbul, Ankara, İzmir ve Kocaeli illerinde bulunduğunu görüyoruz.

Bu durum,  mevzuat kapsamında bayilerin üzerlerine düşen sorumluluklarını yerine getirmede karşılarına çıkacak en önemli sorunlardan birisi olabilir. Diğeri ise maliyetlerin son derece yüksek olması. Sadece numune ve analiz aşamasında bayiler ciddi rakamlarla karşılaşıyorlar. Bunun bir de analiz sonucuna göre gerekirse temizlik aşaması olacak. Şu an bu aşamaya gelmedik buradaki maliyetleri çok fazla bilemiyoruz. Diğer yandan sahanın kirlenmiş alan olarak tespit edilmesi halinde bu kirlenmenin etkilerinin giderilmesi çalışmalarına yönelik her yıl bir rapor sunulması gerekeceğinden tüm bu izleme sürecini de kapsayan çalışmaların da bir maliyeti olacaktır.  Bu bakımdan TABGİS olarak, hem teknik hem de maliyet açısından uygulamadaki sorunları ortaya koyacak bir rapor hazırlıyoruz.

İlgili kurum ve kuruluşlarla görüşeceğiz

Bizim beklentimiz yavaş yavaş yol almaya başladığımız uygulama aşamasında hiç kimsenin maliyetten dolayı sorumluluğunu yerine getirmekten kaçınmayacağı bir geçiş dönemi yaşayabilmek. Tüm bu konuları hazırladığımız rapor kapsamında ilgili kişi ve Kurumlarla görüşeceğiz.  Sonuçta tüm bu çalışmalar bir vatandaş olarak hepimizin yararına yapılıyor. Temiz bir çevre herkesin hakkıdır.

Bayi arkadaşlarımızın daha önce verdikleri faaliyet ön bilgi formunda yer alan bilgilerden herhangi birinde değişiklik olması halinde bu durumu en kısa sürede bildirmeleri gerekiyor. Bunu hatırlatmak isterim. Ayrıca, bu konuda karşılaştıkları veya karşılaşacakları sorunları da sendikamıza iletmelerini istiyoruz ki Bakanlığın bu sorunlardan eş zamanlı haberdar edilerek sorunun çözümü noktasında gecikmeler yaşanmadan rahat bir geçiş dönemi sağlanmasına katkıda bulunabilelim.