Enerjinin geleceği

Dijital dünyadaki hızlı değişim son 10 yılda insan hayatını o kadar fazla etkilemeye başladı ki, tüketici davranışları ve tercihleri de buna bağlı olarak hızla değişti ve daha önceki bilindik kalıpların dışına çıktı. Bu sebeple gerek yeni dünyanın büyük şirketleri, gerekse konvansiyonel sektörlerdeki şirketler geleceği tasarlayabilmek adına tüketiciyi anlamaya daha fazla çalışıyorlar. Ancak değişen jenerasyon ve tüketim alışkanlıkları ile birlikte büyük sermaye ve varlık sahibi olmayan girişimcilerin ortaya çıkardığı ürünlerin oluşturduğu tüketici davranış ve isteklerini formüle etmek eskisi kadar kolay değil…

Enerji başlığı her ne kadar konvansiyonel sektör olarak algılansa da teknoloji ve tercihler ne tarafa giderse gitsin buna ayak uydurmak durumunda kalan sektörlerin başında geliyor. Elbette bu değişim sürecinde son yüzyıla damgasını vurmuş şirketlerin dönüştüğünü ya da yok olduklarını izleyeceğiz.

 

Çok değil daha 2000’li yılların dev şirketlerinden Kodak gibi, Blackberry ya da Blockbuster gibi şirketler bugün artık neredeyse hayatımızdan çıkmış durumda. Gözümüzün önünde gerçekleşen bu devrimi yakalayamayan tüm şirketlerin hatta devletlerin bile geleceği çok parlak olmayacak gibi gözüküyor.

Enerji parantezinde bu trende bakacak olursak temel tartışma başlıkları belli;

• Temiz (yenilenebilir) ucuz ve sürdürülebilir enerji üretimi
• Yerinde üretim/tüketim
• Enerji depolama
• Talebin – doğrudan – sürecin içinde yer alması
• Akıllı şebekeler/şehirler
• Elektrikli araçlar
• Büyük Veri (Big Data), Bulut (Cloud) ve Kayıtzinciri (Blockchain) kavramları/uygulamaları

Her bir başlık içerisinde dünyanın her tarafında belki yüzlerce ayrı çalışma yapılıyor ancak ekonomik olarak fayda sağlayan ve tüketiciye avantaj sağlaması sebebi ile tercih edilecek teknolojiler hangileri ve bunların maliyet ve tedarik altyapıları nelerdir bunları kestirmek kolay değil.

Ancak özellikle Türkiye ve yerli sermaye açısından bir yerden başlamak şart. Bu devrimin dışında kalma gibi bir lüksümüzün olmaması gerekir. Henüz emekleme aşamasına bile gelmemiş olan birçok konuda belli risklerin alınıp gelişimin içerisinde olunmasını sağlayacak mekanizmaların mutlaka hayata geçirilmesi gerekir.

Bu sürecin dışında kalanlar için gelecek daha zor, en azından daha pahalı olacak gibi gözüküyor.

Halen dev yatırımların konvansiyonel tarafta olduğu bu sektörde nispeten daha küçük risklerle geleceğin dünyasında yerimizi almamız gerekiyor. Zamanında, geleceği öngörerek alınan bu riskler ve yapılacak bu yatırımlar ciddi bir birikime ve vizyon açılımına sebep olacaktır. Geleceğin “Baba yiğitlerinin” bugün çok küçük yatırımlarla bu avantajı yakalayabilecekleri bir dönemi tüm dünyada yaşıyoruz. Bu treni kaçırmamak gerekir…