Enerjide yerli ve milli dönem

Türkiye, son 15 yılda güçlü ekonomik büyümesiyle birlikte hızla artan enerji talebinin karşılanabilmesi amacıyla önemli ve büyük yatırımlara imza atarken aynı zamanda uzun yıllar boyunca ihmal edilmiş ve geri kalmış enerji altyapısını geliştirme yolunda da önemli mesafe kaydetti.

Bugün Türkiye artık enerjide geçtiğimiz yıllarda yaşadığı temel problemlerinin büyük çoğunu geride bırakırken yeni Türkiye’nin gelecekteki gereksinimlerini karşılayacak, dünya ve gelecek trendleri ile uyumlu yerli ve milli bir enerji politikasına ihtiyaç duyuyordu.

Son 1,5 yılda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığındaki değişimle birlikte Türkiye’nin enerji politikasının da hızlı, nitelikli ve köklü olarak yeniden şekillenmekte olduğuna tanık olduk.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Berat Albayrak tarafından 6 Nisan’da İstanbul’da açıklanan “Milli Enerji ve Maden Politikası” son 1,5 yıldaki yoğun çalışma ve emekle oluşturuldu.

“Milli Enerji ve Maden Politikası”nı temel hatları ile değerlendirmeden önce Türkiye neden yerli ve milli enerji politikasına ihtiyaç duyuyordu ve hangi gereksinimler bunu zorunlu kılıyordu kısaca hatırlayalım.

Türkiye’nin enerjide yüzde 72’ye yakın bir oranda dışa bağımlı olması yüksek enerji ithalat maliyetleri nedeniyle ülke ekonomisinin en önemli sorunlarından birisi olan cari açığın da en temel nedenlerinden birisi durumunda. Aynı zamanda özellikle doğal gazdaki dışa bağımlılık enerji arz güvenliği üzerinde yarattığı risklerden dolayı da önemli bir kırılganlık unsuru.

Türkiye’nin uzun yıllardır enerji politikasının en temel önceliği olan yerli ve milli kaynakların payının artırılması ve dışa bağımlılığın azaltılması hedefi ne yazık ki politika önceliği olmasına rağmen altı doldurulamadığı ve kapsamlı bir strateji geliştirilerek etkin şekilde harekete geçilmediği için strateji belgelerinden öteye geçememişti.

“Milli Enerji ve Maden Politikası” ile enerjide yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından en yüksek oranda yararlanılması amaçlanırken bu hedefe ulaşılmasını sağlayacak politika araçları ve stratejiler doğalgazdan petrole, yenilenebilir enerjiden elektrik iletim altyapısına kadar tüm alt sektörlerde farklı alt gruplar da göz önüne alınarak tespit edilerek uzun dönemli stratejik bakış açısı ile oluşturuluyor.

Burada en ön önemli noktalardan birisi ise yerli ve yenilenebilir kaynaklardan en yüksek oranda yararlanılırken bu kaynakların üretime alınmasında da ekipman ve hizmetlerde en yüksek yerlilik oranına ulaşılması. Kaynak bazında olduğu gibi ekipman üretimi ve teknoloji geliştirilmesi de stratejinin ana bileşeni haline geliyor. Ve aynı zamanda yurtiçinde bunun sağlanması için ölçek yaratılıyor.

Türkiye’nin sahip olduğu avantajlara rağmen enerjide bölgesinin çekim merkezi ve enerji ticaret merkezi olma hedefi bugüne dek bu amaca ulaşmaya yönelik çalışmaların yetersiz

kalması ve /veya tamamlanamamış olması, kurumlar üstü bütüncül yaklaşım sergilenememesi nedeniyle tam olarak gerçekleştirilemedi.

“Milli Enerji ve Maden Politikası” ile bu hedefe yönelik stratejilerin bütüncül bir bakış açısı ile ele alınması hedefleniyor. Buna özellikle denizlerdeki yerli petrol ve doğalgaz arama ve sondajlarının yok denecek kadar az olması ile maden arama sondajları ve üretim faaliyetlerinin yetersiz olması nedeniyle milli imkanlarla üretilebileceği halde ithal edilmek zorunda kalan maden hammaddeleri de eklendiğinde Türkiye’nin neden enerjide yerli ve milli politikalara gereksinim duyduğu çok daha iyi ortaya çıkıyor. Yeni dönemde bu başlıklarda izlenecek politikalarla Türkiye hem kara hem denizlerde hem maden hem de hidrokarbon aramalarında çok daha agresif ve aktif bir strateji izleyecek.

Türkiye’nin elektrik tüketiminin büyük bölümünün gerçekleştiği batı bölgeleri ile santrallerin olduğu bölgeler arasındaki iletim kısıtlarının ortadan kaldırılması ve sistem güvenliğinin en yüksek seviyede sağlanması da yeni iletim ve dağıtım yatırımlarıyla gerçekleştirilmiş olacak.

STRATEJİNİN 3 TEMEL SACAYAĞI: ARZ GÜVENLİĞİ, YERLİLEŞTİRME VE ÖNGÖRÜLEBİLİR PİYASA

Türkiye’nin “Milli Enerji ve Maden Politikası”nın temelini 2 unsur oluşturuyor, güçlü ekonomi ve ulusal güvenlik.

Stratejinin üç ana sacayağını ise arz güvenliği, yerlileştirme ve öngörülebilir piyasa oluşturuyor. Burada sektörün büyümesi ve gelecek yatırımlar açısından oldukça önemli bir gösterge olan öngörülebilirliğin üç sacayağından birisi olması yeni dönemdeki stratejilerin geliştirilmesinde piyasa gereksinimlerinin dikkate alındığını ve yatırımların önündeki tüm engellerin ortadan kaldırılmasındaki kararlılığı net olarak gösteriyor.

Arz güvenliğinde ise Türkiye’nin arz güvenliğinin sağlanmasına ek olarak özellikle doğalgazda yeni FSRU’lar ile yaratılacak yüksek arz kapasitesi ve toplam gaz tüketiminin yüzde 20’sine çıkarılacak yer altı gaz depolama kapasitesi ile komşu ülkelerin de arz güvenliğine katkı sağlanacak.

“Milli Enerji ve Maden Politikası” Türkiye’nin enerji sektörünün ötesinde ekonomiden dış politikaya, güvenlikten teknoloji geliştirmeye kadar birçok alanda gelecek 10 yıllarının şekillenmesinde önemli bir kilometre taşı olacak.

Türkiye için enerjide gerçek anlamda yerli ve milli dönem başlamış durumda.

“Milli Enerji ve Maden Politikası”nın oluşturulmasında büyük emeği olan başta Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Berat Albayrak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Sayın Fatih Dönmez ve tüm Bakanlık ekibi ile katkıda bulunanlara sektör olarak bir kere daha teşekkürlerimizi sunuyor ve yeni dönemin ülkemiz için hayırlı olmasını diliyorum.