Enerjide teknoloji, Mustafa Karahan

Enerjide teknoloji

Son dönemlerin en popüler konularının başında teknolojinin geldiği nokta ve bunun gündelik hayata olan etkisi gelir sanıyorum. 21. yüzyıla girdiğimizden bu yana daha da baş döndürücü bir hal alan özellikle dijitalleşme başlığındaki teknolojik gelişmeler, bir taraftan gündelik hayatımızı tümüyle değiştirirken ve birçok kaynağı daha verimli kullanmamızı sağlarken, diğer taraftan da sonsuz ilerlemesi sebebi ile geleceğin her konuda çok daha değişik olacağı endişesine yol açıyor.

Kuşkusuz bazı değişimlerin endişe verici olması ve buna karşı belli bir direnç gösterilmesi insanın ve toplumların doğasında olan bir kavram ancak uzun dönemde bu değişimlere direnmenin pek de faydası olmadığı kesin. Özellikle yıkıcı diye adlandırdığımız bazı yeniliklerin devletler ya da regülasyonlar yoluyla belli süre için engellenmesi ya da yavaşlatılması günümüzde rahatça gözlemleyebildiğimiz durumlar.

Özellikle her yıl düzenlenen ve “Enerji Ticareti’nin” Avrupa’daki zirve organizasyonu olan e-world organizasyonu sonrasında katılımcılar arasında bu gelişim, değişim ve dönüşüm konuları daha fazla sorgulandı. Bu yıl Türkiye’den katılımcıların sayısında ciddi bir artış olması aslında bu sürecin daha yakından izlenmesi gerekliliği konusunda bir bilincin oluştuğunu gösteriyor. Gerçi kamudan bildiğimiz-gözlemlediğimiz kadarı ile katılımcı yoktu ancak gerek sektör gerekse EPİAŞ ciddi bir katılım sağladı. Gelecek yıl bu katılımcıların bazılarının stantlarını görmek sürpriz olmayacaktır.

Daha önce bahsetmiştik, özellikle yazılım/danışmanlık firmaları kendi konularında servis sağlayıcılar olarak ortaya çıkmakta iken, tüketicinin dahil olduğu süreçler ve real-time “gerçek zamanlı” enerji yönetimi (üretim/iletim/dağıtım/tüketim/ticaret), algoritmaların karar sürecinde ciddi etkisinin olduğu ticaret, enerjinin neredeyse sınırlar kalkmışçasına serbest akışı gibi konular artık rutin bahisler haline gelmiş durumda.

Yapay zekâ ve makine öğrenmesi konularının entelektüel sohbetlerin en öncelikli konusu haline geldiği bir dünyada enerji sektörünün bunun dışında kalması elbette düşünülemez ancak ilk paragrafta belirttiğim gibi bunun dışında kalan pazarlar belli süre için düşünülebilir olacaktır.

Maalesef bu gelişmenin dışında kalacak pazarlar ile içerisinde olacakların arasındaki fark her geçen gün açılacak gibi gözüküyor. Bu gelişmelerin dışında kalmamak için atılması gereken en önemli adım ise öncelikle kamunun ve regülatörün bu konuda ön açıcı olmasını sağlamaktır. Yol açık olursa özel şirketler bu yolları kullanacaklardır. Elbette özellikle regülasyon tarafında önemli bir bilgi birikimi şarttır. Ve tabii ki sadece regülasyon ile iş bitmiyor bir de bu regülasyona uyumu sağlama konusu var.

Bu bakımdan da kamunun ve kamu şirketlerinin de aynı kafa ve idari yapıya hızla gelmesi gerekiyor. Alışkanlıkla hep “kamu” diyoruz ama burada bir yanlış anlamaya mahal vermemek için özel bir not düşmek de gerekir. Bu zincirin tüm halkaları bu sürecin ayrılmaz bir parçasıdır. Buna üretimden başlayıp, iletimi ve dağıtımı, ticareti ve piyasa işletmesini ve hatta tüketiciyi de katmak gerekir.

Bu altyapıya hızla hazırlanmazsak Türkiye’nin enerjideki temel hedeflerinin başında gelen bir “Ticaret Merkezi” olma hedefi ciddi sekteye uğrayabilir.

Bu konuların topyekûn bir seferberlik halinde tüm sektör tarafından hızla ele alınması, bir eylem planı ve hatta gerekirse yeni bir pazar yapılanma modeli kurgulanmalı ve hayata geçirilmelidir. 2020 sonrası için Türkiye’nin enerji stratejisi bölgesel anlamda bu stratejiyi mutlaka içermelidir.

Rusya’dan gaz ithalatında büyük düşüş