Enerji sektöründe tek gündem maddesi: Finansman

Geçtiğimiz iki yılda piyasada en çok konuşulan konuların başında enerji fiyatları, döviz kurları ve finansman konuları geliyordu. Maliyetlerin artışı ile beraber bunun fiyatlara yansımamasının getirdiği karsızlık durumu sektörün öncelikli konusuydu.

Ancak geçen yıllar içerisinde Türkiye ekonomisinin özellikle kur üzerinden dalgalanması ile beraber gelen maliyet artışları ve talep azalması özellikle elektrik üreticisi ve tedarikçisi şirketler ile doğal gazda ithalat pozisyonu olan şirketleri ciddi zararlar taşımaya ve fonlamaya zorladı.

Kurdaki büyük atak geçiştirilip yeni bir dengeye oturmuş gibi gözükmekle beraber, kırılgan yapının devam ediyor olması ve yüksek faizler sektörü zorlamaya devam ediyor.

Ancak burada enteresan bir gözlemimi de özellikle paylaşmak istiyorum…

Zaman zaman bu konuya Gas&Power başta olmak üzere birçok platformda değiniyorum. Özellikle geçen sayıda “Bankalar enerji piyasası oyuncusu mu oluyorlar?” başlığı ile konuyu yine ele almaya ve gündemde tutmaya çalışmıştım. Ancak bu konuda Ankara tarafı konuyu merakla araştırırken, sektör tarafından toplu bir tepki hiç gelmiyor.

Mutlaka şirketler bazında bazı hareketler oluyordur ama bu son durumun gerek şirketlerde gerekse şirket çalışanlarında bir nekahete yol açtığı izlenimi oluşuyor gibi yorumlar sıkça karşımıza çıkıyor.

Sektörün elektrik tarafında fiyatlama konusunda kafalarda bir ortalama oluşmuş gibi duruyor. Bu bakımdan üretim şirketlerine finansman sağlayan bankalar da konunun dışında değiller.

EÜAŞ’ın piyasa yapıcısı rolü ile belirlediği tavan ile yerli ve yerli karışım kömürden elektrik üreten termik santrallere verilen EÜAŞ kontratındaki rakam piyasada bir temel oluşturdu. 285 TL/MWh üreticilerin beklediği USD 65 MWh fiyatına biraz uzak kalsa da 2. Çeyrek için bir koruma sağlar nitelikte. 6’ncı aydan sonra ise duruma tekrar bakılacak. En azından bugünkü spot fiyatın oldukça üzerinde bir fiyat. Buradan oluşan maliyeti EÜAŞ kendi portföyü içerisinde paçallayarak eritecek.

Diğer taraftan 2019 yılı Yİ ve YİD santrallerinin sözleşme sonuna gelmesi sebebiyle enteresan bir yıl olacak. Özellikle doğal gaz santralleri yeni dönemde oluşacak rekabet koşulları ve fiyatlama stratejileri sebebiyle heyecanlarını koruyorlar gibi gözüküyor ancak gerek kömür gerekse doğal gaz santrallerinin hangileri bu finansman koşullarında ayakta kalabilecek bu ciddi bir soru işareti.

Bu açıdan gerek Ankara’nın gerekse bankaların tavrı çok önemli. Ancak piyasada konuşulanlara bakılırsa bankalardan önce daha farklı bir yapıda bir konsolidasyon planları da gündeme gelebilir. Bu açıdan birçok santrali daha verimli çalıştırabilecek aynı zamanda ilerideki katma değerini de korumasını sağlayacak bir model herkesin yararına olabilir. Bu konudaki çalışmaları izleyip göreceğiz…

Bankalar enerji oyuncusu mu oluyor?