Elektrikte potansiyel senaryolar

Son günlerin ve dolayısı ile 2019’un kapanışındaki en popüler konu sanıyorum Cumhurbaşkanlığı vetosu ile süre uzatımı verilmeyen termik santraller konusu…

Aslında konu enerji sektöründe bir süredir tartışılıyordu. Konunun hassas tarafı ise hem arz sürekliliği, hem enerji projelerindeki finansman sıkışıklığı hem de elektrik fiyatları ile doğrudan ilgili olmasından kaynaklanıyor.

Biraz geriye doğru gidersek özelleştirilmesinden sonra bu santrallerin işleyişine bakmak gerekir. Daha da doğrusu bu santrallerin hangi koşullarda satın alındığına bakmak gerekir. Keza bu alımlara kredi veren bankalar için de aynı durum söz konusu.

Kamuoyu tarafından büyük ölçüde desteklenen vetonun gerekçesinde söylendiği gibi aslında bu filtre vs gibi bazı yenileme kalemleri özelleştirmenin şartları içerisinde açıkça belirtilmişti. Ancak maalesef yapılmadı ya da yapılamadı. Elbette bu duruma etki eden faktörlerin başında bu santrallerin yeteri kadar (ya da beklendiği kadar) kar edememesi ve finansman güçlükleri sayılabilir. Piyasadaki genel kanı ve konuşulan durum, fiyatın tamamen serbest oluşması halinde bu santrallerin karlılığının daha yüksek olacağı yönünde. Ancak bu durumda bu yatırımlar yapılır mıydı, bu yanıtı olanaksız bir soru olarak kalacak.

Dolayısı ile artık geriye değil önümüze bakma zamanı…

Öncelikle 2020 başından itibaren bu santrallere uygulanacak yaptırım net olarak bilinmiyor. Yani kapanacak mı yoksa ceza mı kesilecek? Kapama ya da parasal ceza için kaç kez yerinde tespit gerekiyor gibi bilinmeyen ya da net olmayan süreçler var. Hangi santrallere uygulanacak bu da net değil. Ayrıca bazı santrallerin bu yatırımda son aşamaya geldiği halde erteleme opsiyonu sebebiyle süreci tamamlamayı tercih etmediği biliniyor.

Kısacası, sektörde kapamalar olursa bunun 7 – 8 bin MW düzeyinde olacağını düşünen de var sadece birkaç kapama ile birlikte güç düşümleri sonucunda toplam etkinin 2 – 3 bin MW civarında kalacağını düşünenler de var…

Her iki durum için de farklı senaryolar geçekçi olsa da temelde EÜAŞ’ın bu santrallerden alımı düşünce dağıtım şirketlerine satışı azalmak durumunda kalabilir ve bu da spot piyasadaki talebi arttırır düşüncesi de azımsanmayacak kadar yaygın.

Ancak finansman maliyetinin yüksekliği ve finansman zorluğu sebebiyle dengeleme piyasasını bu amaçla kullanmaya devam eden şirketler bu tarafa da yüklenebilirler.

Bunların dışında spot piyasada fiyatın yüzde 20’nin üzerinde artması ya da bunun beklenmesi ile kapalı bazı doğal gaz santrallerinin tekrar çalışmaya başlamasını tetikleyebilir. Bu durum büyük ihtimalle fiyatları tekrar aşağı çektiği gibi esnek santrallerin profil etkisini de hesaba katmak gerekecektir. Zira “kapanacak” santrallerin tümünün baz yük esnek olmayan santraller olduğunu unutmamak gerekir.

Kısacası sektörün beklentisi – başlangıçta çok korkulduğu gibi – fiyatların çok yükselmeyeceği ancak özellikle talep tarafının (özellikle dağıtım/perakende şirketleri) davranışı ile gerek spot piyasada nakit ve teminat durumu gerekse mevcut cazibesi sebebiyle dengeleme piyasasına yöneliş durumlarındaki simülasyona bakmak gerekiyor.

Daha önceki haftalarda hatırlattığımız gibi arz tarafında “rehavet” piyasanın en tehlikeli düşmanıdır. Bu yüzden gerek Talep Tarafı Katılımı gerekse Dengeleme Piyasasındaki katsayıların düzeltilmesi gibi konular acilen devreye girmelidir diye yinelemek gerekiyor…