Elektrik tedariği piyasasının geleceği

 

Tarife konusunu artık gündem olmaktan çıkarma zamanı geldi… Aynen akaryakıt gibi… Özellikle elektrik ve doğal gazı ticari bir faaliyetinin bir maliyet girdisi olarak kullanan tüketicilerin evsel tüketici gibi bir tarife yapısı içerisinde kalmamaları gerekiyor.

 

2006 yılından itibaren elektrik tüketicilerinin hayatına daha fazla giren “Serbest Tüketici” kavramı, limitin düşmesi ile birlikte hem gündelik hayatın bir parçası haline geldi, hem elektriğin de diğer mal ve hizmetler gibi satın alınabileceği kavramını yerleştirdi hem de tedarikçiler tarafında yeni bir sektör oluşmasına sebep oldu.

Elbette bu gelişim sürecinin özetine bakacak olunursa yapılan her yasal değişiklik/düzenlemenin ne kadar etkisi olduğunu görebiliriz. Bu tecrübe sürecinde birçok yanlışlık düzeltildi ve daha etkin bir modele doğru devşirildi bu pazar. Ancak temelde bu pazarın yapısına bakıldığında neden yeterince serbestleşmenin sağlanamadığının birçok cevabının içerisinde birisi özellikle öne çıkıyor; Tarife…

Tedarik pazarında faaliyet gösteren firmalara bakıldığında ilk göze çarpan konu bu firmaların üretim ya da dağıtım yapan firmalar gibi ciddi bir yatırımlarının olmadığıydı. Belki de bu sebeple çok da fazla üzerine düşülmedi. Zira özelleştirmeler yolu ile satılan ve elektrik dağıtımında bölgesel tekel olan 21 dağıtım şirketi içerisinde perakende satış faaliyeti önemli bir bölümü teşkil ediyor ve milyarlarca dolar yatırım ile alınan bu şirketlerin faaliyetlerinin küçük ve yatırım yapma zorunluluğu olmayan firmaların rekabeti sebebi ile zorlanması fazla göze görünmüyor gibiydi. Bu geçiş dönemi içerisinde yapılan düzenlemeler ve uygulamalar daha ziyade “Toptan Satış” diye anılan bu şirketlerin aleyhinde gibi gözüktü…

Ancak dünyanın dönüşünü geriye çevirmek mümkün değil.

Dönemsel olarak rekabet oluşturan firmalar zorluklar çekebilir. Finansman, nakit akışı sorunları ya da düzenlemeler yolu ile sıkıntı dönemler geçiriyor olabilir.  Birçok şirket bu sorunlarla başa çıkmadığı için ya da bu efora değmeyeceği için bu faaliyetlerini durdurmuş ya da kapatmış olabilir.

Unutmamak gerekir ki, bugün bu pazarda tarifenin altında elektrik tüketme imkanı bu şirketler sayesinde hayata geçmiştir. Rekabet her zaman tüketici lehine sonuçlanır.

Türkiye enerji pazarı mutlak suretle serbestleşecektir. Elbette ki bu bir süreçtir. Vizyon arz güvenliği ile birlikte tüketiciye maksimum faydadır. Her ikisinin de ön koşulu serbestleşmeden geçer. Dolayısı ile bugün yaşanan sorunlar bu piyasanın ölmesine izin verecek noktaya getirilmemelidir.

Bu süreci atlatanlar için ileride farklı bir dünya oluşması kaçınılmazdır. Ancak burada önemli olan sektörün belli bir kısmını yaşanan zorluklardan dolayı desteklemek ya da geçici çözümler üretmek değil kalıcı bir modele doğru evrilmektir. Bunun da ilk aşaması bellidir;

Tarifelerin kaldırılması…

Elbette tarifeler bir anda ve tümden kaldırılamaz. Ancak özellikle faaliyetinden gelir elde eden ve maliyetleri içerisinde elektrik tüketimi kalemi olanlar için verimsiz kullanımı teşvik eden tarife modeli artık fiyatın belirleyicisi olmamalıdır. Bu model bir teşvik olmaktan çıkmıştır.

Fiyatlarda rekabetin sağlanması ve maliyetin yansıdığı bir fiyatlama modeline geçtikten sonra ise serbest tüketiciler için diğer hizmet konularına daha detaylı eğilinmelidir. Her tüketicinin sorunsuz olarak tedarikçi değiştirebilmesi, tüketim verilerinin anlık ve doğru olarak bildirilmesi, elbette şirketlerin de kötü niyetli tüketicilere karşı korunması ile ilgili önemler ve bunların en üzerinde serbest ve adil rekabet koşullarının sağlanması, elektrik sektörümüzün tüketim ucundaki modelin doğru çalışmasını sağlayacaktır.

Bunları sağlarken işin üretim, iletim ve dağıtım boyutlarını da ihmal etmeye gelmez tabii ancak işin tedarik ve dolayısı ile ticaret tarafında “ölmek üzere” olan bir pazar olduğundan bu konu gündemin acil maddesi olmayı hak ediyor.