Dönüşüm

Geçtiğimiz 10 yıla dijital dönüşüm açısından baktığımızda, özellikle California merkezli bir devrim olduğu gerçeğini herkes görüyor. Bu devrim bir taraftan günlük hayat rutinlerimizi değiştirirken diğer taraftan da hem kendi burjuvazisini oluşturuyor hem de insan hayatına daha kalıcı farklılıklar getiriyor.

Genç yaşlarında milyar dolarlık şirket sahibi olanlar artık hayatın akışına normal gelen haberlerin içerisinde. Dijitalleşme ile birlikte özellikle bio-medikal alanda ortaya çıkan çalışmalar ve bunların ticarileşmesi ile birlikte insanların hayat kaliteleri ve hatta yaşam süreleri değişecek gibi sinyaller geliyor.

Elbette bu trendin öncelik sıralamasında gerilerde de olsa enerji konusu da bu etki alanının en önemli noktasında. Şimdilik gerilerde olmasının sebebi ise tüketici açısından sağladığı faydanın tüketici gözündeki öncelik sıralaması. Bu yüzden de enerji tarafındaki dönüşümü daha fazla kurumsal ya da kamusal alanda gözlemliyoruz.

Mevcut pazar koşullarımız içerisinde, gerek Türkiye gerekse Avrupa gibi pazarlar bakımından bu dönüşümün Amerika ve Asya kıtası kadar içerisinde gibi gözükmüyoruz. Avrupa ülkeleri bu konuda ciddi çalışmalar yürütüyor ve bu konuda ciddi bütçeler harcıyor. Özellikle verimlilik ve yenilenebilir enerji üretimi ve depolama konularında önemli mesafeler kat edilmiş durumda. Tüketici tarafının piyasa paydaşı olması durumu bu trendi hızlandırmış doğal olarak. Ve elbette yasal altyapı, fiziki altyapı gibi bizden avantajlı oldukları noktalar da var.

Türkiye için de burada alınması gereken ciddi bir mesafe var. Üretim konusunda özellikle yenilenebilir teknolojiler ile ilgili olarak YEKA modeli kendini kabul ettirmiş gibi gözüküyor. Ancak hala üreticileri ve tüketicileri kendi kendilerine motive olacak modelin uzağındayız. Bu tarafta hala devletten alım garantisi ya da sözleşme bekleyen ve buna göre finansman modeli kuran bir sektör yapımız var.

Oysa Türkiye için en ucuz ve hızlı enerji kaynağı verimlilik ve talep tarafıdır. Anında devreye giren bu kaynakların kullanılmasını sağlayacak çalışmaları hemen başlatmak elzemdir. Gerek yasal gerekse fiziki altyapılar çok hızlı hazır hale getirildiğinde YEKA’larda olduğu gibi iki yıl içinde ciddi bir başarı hikâyesi bu tarafta yazılacaktır.

Diğer taraftan, tüketicilerin enerjiyi gerçek fiyatından kullanması ve bu konuda ucuz kaynakların maliyetleri paçallaması yolu ile sübvanse edilmemesi ile tüketicilerin enerjiyi daha doğru kullanım motivasyonunun önü açılmış olacaktır. Bu farklılık birçok yeniliğin de önünü açacak ve enerji yönetimi ve verimliliği konularında birçok genç girişimci farklı fikirlerle yeni iş alanları oluşturacaktır. Bunun en önemli örneğini kayıp kaçağın çok yüksek olduğu bölgelerde görebiliyoruz. Elektrik kaçak kullanıldığında maliyet artık bir karar unsuru olmaktan çıkıp, en gereksiz yerlerde bile kullanılıp israf edilmeye başlanıyor. Bu durum Türkiye’deki enerji piyasalarının önündeki en büyük engeldir.

Türkiye kaynaklarını verimli kullanmak adına, evsel tüketiciler hariç olmak üzere enerjiyi işlerinde girdi olarak kullanan tüm kesimlerin fiyatlarının maliyete göre piyasada belirlenmesine izin verecek modeli benimsemeli ve hızla hayata geçirmelidir.