Doğalgazda kış sendromu

Son 1 aydır yaşadığımız ve geçtiğimiz hafta zirveye çıkan gaz kısıntısı ve buna bağlı olarak gün öncesi piyasasında yaşanan fiyat dalgalanması bize elektrik ve gaz piyasasında dönemsel olarak görülen sorunların nasıl kronik hale gelerek sistem ve sektör üzerinde hasar yarattığını bir kere daha gösterdi.

Her yıl yaşanan bu durumun sektördeki etkilerinin değerlendirilmesi kadar sorunun çözümüne yönelik hem kamu hem de özel sektör tarafından neler yapılabileceği ve öne çıkan beklentileri tartışmamız ve piyasa dinamikleri içinde sağlıklı işleyen ve ülke ekonomisinin büyümesine destek veren bir enerji piyasasının önemini kavramamız gerekiyor.

Türkiye, doğalgazda genel arz-talep dengesini, hayata geçirilen ve inşaatı devam eden projelerle güvence altına almasına rağmen, geçtiğimiz yıllarda kış aylarında soğukların etkili olduğu dönemlerde konutlar ve elektrik üretimine bağlı olarak artan tüketim nedeniyle günlük arz-talep dengesizliği ortaya çıktı.

Buna Ukrayna ve Rusya arasında 2008’den bu yana sık aralıklarla tekrarlanan fiyat anlaşmazlığı nedeniyle doğalgaz miktarında kış aylarında zaman zaman yaşanan düşüşler ve İran’ın hemen her kış mevsimi soğuklarla birlikte kendi iç talebini karşılamak amacıyla Türkiye’ye gönderdiği gaz miktarını düşürmesi de eklenince gaz arzında her kış yaşadığımız ve kronikleşen bir arz problemiyle karşı karşıya kaldık.

Türkiye’nin birkaç ay öncesine kadar kontrat miktarları ve tesis kapasitelerine göre günlük doğalgaz arzı 191 milyon metreküp seviyesindeydi. EgeGaz LNG terminalinin send out kapasitesindeki 8 milyon metreküplük artış ve Silivri yer altı doğalgaz depolama tesisinin geri üretim kapasitesindeki 5 milyon metreküplük artışla birlikte doğalgaz arzı Aralık 2016 başı itibariyle günlük 204 milyon metreküpe yükseltildi. 23 Aralık’ta resmi açılışı gerçekleştirilen İzmir Aliağa’daki günlük 20 milyon metreküplük send out kapasiteli FSRU ile birlikte ise Aralık sonu itibariyle Türkiye’nin toplam doğalgaz arzı 224 milyon metreküpe yükselmiş olacak.

Hatırlanacağı üzere Türkiye’nin peak doğalgaz talebi 25 Ocak 2016’da 235 milyon metreküp olarak gerçekleşmesine rağmen, geçtiğimiz kış mevsiminin uzun yıllar ortalamasına göre ılık geçmesi ve BOTAŞ’ın yoğun gayreti ile geçtiğimiz kış çok büyük bir sıkıntı olmadan atlatılmıştı.

Türkiye’nin enerji arz güvenliği ve piyasaların sağlıklı işleyişi açısından ciddi bir risk haline gelen bu sorunun çözümü için altyapı tarafında yapılması gerekenler olduğu gibi şeffaflıktan ve piyasa yapısına kadar birçok konuda hem kamu hem de özel sektörün kendisine düşen görevler olduğu ve konunun aciliyeti bir kere daha görülmüş oldu.
Bu konuda sektör ve kamunun karşılıklı beklentileri ve yapılması gerekenlere geçmeden önce kamuoyuna yansıyan bilgiler ve veriler ışığında son 1,5 ayda neler olduğunu ve geçtiğimiz hafta yaşananları ana hatlarıyla özetleyelim.

14 Kasım 2016
Batı Hattı’ndan gelen Rus doğalgazında 14 Kasım’da başlayan ani düşüş sonrası buradan sağlanan gaz arzı 21 Kasım’da normal seviyelerine yükseldi.

22 Kasım 2016
İran’dan alınan doğal gazın teslimat basıncı ve miktarı 22 Kasım 2016 saat 18.00 itibarıyla aniden azalmaya başladı ve İran’dan doğalgaz alımı Günlük Kontrat Miktarının yaklaşık 1/10’u seviyesine kadar düştü. İran Milli Gaz Şirketi NIGC tarafından 22 Kasım 2016 tarihinde BOTAŞ’a gönderilen fax mesajında Mergenler Kompresör İstasyonunda teknik bir arıza gerekçe gösterilerek, 72 saatlik bir sürede bu arızanın giderileceği ve tekrar kontrat şartlarına dönüleceği belirtilmesine rağmen, 72 saatlik süre dolmasına rağmen gaz sevkiyatında bir iyileşme kaydedilmediği açıklandı. (EPİAŞ Şeffaflık Platformu açıklaması, 26 Kasım 2016)

22 Kasım’da başlayan düşüşün piyasada duyulmasıyla birlikte 24 Kasım’da VİOP’ta Aralık 2016 vadeli baz yük elektrik kontratı 153.80 TL/MWh’dan 159 TL/MWh’a yükselirken 25 Kasım Gün Öncesi Piyasasında(GÖP) Piyasa Takas Fiyatı(PTF) ise bir önceki güne 17.3 TL’lik artışla 186.17 TL/MWh’a yükseldi.

24 Kasım 2016
Batı Hattı’ndan gelen doğalgaz miktarının normal seviyelere dönmesinin hemen ertesi günü İran gazında başlayan düşüşe ek olarak hava sıcaklıklarındaki düşüşün konutlardaki tüketimi arttırması da eklenince BOTAŞ’ın “Kesinti Kısıntı Prosedürü” uygulamasına geçtiği duyuldu. 24 Kasım’da gönderilen yazıyla 25 Kasım’dan itibaren BOTAŞ tarafından gaz tedariki sağlanan EÜAŞ santralleri ile birlikte TETAŞ’a satış yapan Yap-İşlet (Yİ) ve Yap-İşlet-Devret (YİD) santrallerinin bir bölümünde kısmi gaz kesintisi bir bölümünde ise tam kesinti uygulaması yapılmasının istenildiği bilgisi sektöre yansıdı.

Alınan kararın elektrik üretimi üzerindeki etkisi 27 Kasım’daki üretim verilerine yansıdı. 26 Kasım’da toplam elektrik üretimi içinde doğalgaz santrallerinin yüzde 40,6 olan payı 27 Kasım’da yüzde 32,7’ye geriledi ve 13 Aralık’a kadar yüzde 32-39 bandında hareket etti.

12 Aralık 2016
BOTAŞ tarafından 12 Aralık akşam saatlerinde özel sektör doğalgaz santrallerine gönderilen yazıda 14 Aralık sabah 08.00 itibariyle yüzde 50 oranında kısıntıya gidileceğinin bildirildiği basına yansırken 5 Aralık’ta toplam doğalgaz tüketimi 200 milyon metreküpün üzerine çıktı. 1-12 Aralık dönemindeki ortalama gaz tüketimi ise 192,3 milyon metreküpe yükseldi.

14 Aralık 2016
BOTAŞ’ın yüzde 50’lik kesinti uygulaması 13 Aralık’ta 181,10 TL/MWh olarak gerçekleşen PTF’nı 14 Aralık’ta 202,57 TL/MWh’a yükseltti. Doğalgaz santrallerinin elektrik üretiminde 13 Aralık’ta yüzde 34,2 olan payı 14 Aralık’ta yüzde 27,9’a düştü ve bu tarihten sonra gerilemesini sürdürdü. Hidroelektrik santrallerinin üretimde bir önceki gün yüzde 19 olan payı ise 14 Aralık’ta yüze 29’a yükseldi.

15 Aralık’ta PTF sert bir şekilde artarak 243,21 TL/MWh’a çıktı.

20 Aralık 2016

BOTAŞ tarafından 20 Aralık’ta doğalgaz santrallerine gönderilen yazıda 21 Aralık sabah 08.00 itibariyle santrallere sağlanan doğalgazda kontrat miktarı üzerinden yüzde 25 daha kısıntıya gidileceğinin bildirildiği piyasaya yansıdı. Böylece doğalgaz santrallerine kontrat miktarları üzerinden sağlanan doğalgazdaki kesinti miktarı yüzde 75’e çıktı. Hidroelektrik santrallerinin toplam içindeki payı yüzde 35,7’ye çıkarken doğalgaz santrallerinin payı yüzde 25,4’e düştü.

21 Aralık 2016
BOTAŞ’ın hemen ertesi gün 21 Aralık’ta santrallere gönderdiği yazıda 22 Aralık sabah 08.00 itibariyle kesinti miktarının yüzde 90’a çıkarılacağı bildirildi. BOTAŞ, aynı gün yüksek doğalgaz tüketen çimento fabrikalarına ve TÜPRAŞ rafinerisine gönderdiği yazıyla da kritik olmayan üretimlerini durdurmaları ve doğalgaz tüketimlerinde kısıntıya gitmelerini istediği haberi yansıdı.

Kesintinin yüzde 90’a çıkması elektrik piyasasındaki bilgi kirliliği ve paniğin de etkisiyle fiyatlarda 150 TL’lik rekor artışa neden oldu. 22 Aralık için PTF yüzde 65’lik sert bir artışla 380 TL/MWh’a çıktı.

Düşen hava sıcaklıkları 21 Aralık’ta Türkiye’nin elektrik tüketimi 875 milyon 344 bin KWh’a yükselterek tüm zamanların en yüksek kış tüketimini rekorunu kırdı. Bu tarihte toplam elektrik üretimi içinde doğalgazın payı yüzde 20,6’ya geriledi.

22 Aralık 2016
Soğuklar nedeniyle elektrik tüketiminin rekor kırması ve kesintinin yüzde 90’a çıkmasıyla birlikte 23 Aralık için PTF yüzde 54,4 artarak 586,56 TL/MWh’a yükselerek günlük bazda tüm zamanların en yüksek ikinci PTF’ı oldu. Bugüne kadar günlük bazda gerçekleşen en yüksek PTF 687 TL/MWh ile 13 Şubat 2012 tarihinde kaydedilmişti.

23 Aralık için gerçekleşen saatlik PTF’larına bakıldığında ise saat 14.00 için oluşan PTF, 1.899,99 TL/MWh ile rekor kırdı.

VİOP’ta Aralık 2016 vadeli baz yük elektrik kontratı ise 260,70 TL/MWh’a çıktı. 22 Kasım’da 153,80 TL/MWh olan kontrat 1 ay içinde yüzde 69,8 artmış oldu. Bir önceki haftanın kapanış değerine göre ise artış miktarı yüzde 32,1 oldu.

23 Aralık 2016
24 Aralık için oluşan PTF hafta sonu nedeniyle tüketimin gerilemesinin de etkisiyle 227,59 TL/MWh’a indi.

Aralık PTF Ortalaması 224,49 TL/MWh’a Yükseldi

Doğalgaz santrallerine uygulanan kesinti ve soğuklarla birlikte artan elektrik talebi fiyatları rekor seviyelere çıkartırken Kasım’da 148,06 TL/MWh olan aylık PTF ortalaması Aralık ayının 26 günlük döneminde bir önceki aya yüzde 51,6 artışla 224,49 TL/MWh’a yükseldi.

26 Aralık itibariyle 2016 PTF ortalaması ise 139,91 TL/MWh oldu.

KESİNTİYİ VE PİYASALARA ETKİSİNİ DERİNLEŞTİREN FAKTÖRLER

BOTAŞ’ın iletim sistem güvenliği için Kasım ayı sonunda santrallere ilk kesinti uygulamasına başlamasının en önemli nedeni önce Batı Hattı ve ardından İran’dan gelen gaz miktarında yaşanan düşüşler oldu. Yurt çapında etkili olan soğuklara bağlı olarak konutlardaki doğalgaz tüketiminin hızla yükselmesi sistem dengesini kritik eşiğe taşıdı.

22 Kasım – 12 Aralık döneminde artan tüketim ve gaz arzında yaşanan İran kaynaklı düşüş nedeniyle BOTAŞ soğuklar öncesi linepack’i (boru hattı içindeki doğalgaz miktarı) arttıramadı.

Bu duruma kış aylarında sistem dengesi açısından oldukça kritik önemdeki LNG arzında yaşanan kargo kaynaklı gecikme ve düşüş de eklenince BOTAŞ doğalgaz santrallerine kontrat miktarı uyguladığı kesintiyi 20 Aralık’ta önce yüzde 75’e ve sonraki gün ise yüzde 90’a yükseltmek zorunda kaldı.

2016-17 kış mevsiminin geçtiğimiz kış mevsimine göre soğuk ve kurak geçeceğine yönelik tahminler, birçok şirket tarafından göz ardı edildi ve bu nedenle yanlış fiyat tahminlerine dayalı pozisyon alındı.

Geçtiğimiz yıllarda kış dönemlerinde BOTAŞ’ın kısıntı-kesinti prosedürü uygulamalarında yüzde 50 seviyelerinde kesinti yapıldığı dikkate alındığında, özel doğalgaz santrallerinden tedarik şirketlerine kadar geniş bir yelpazedeki şirketler yüzde 75 ve yüzde 90’a varan bir kısıntı beklemedikleri için açık pozisyonda kaldılar.
BOTAŞ tarafından doğalgaz iletim, arz-talep verileri, depo stok seviyesi, iletim şebekesi basınç seviye verilerinin kamuoyu ile şeffaf şekilde paylaşılmaması ve piyasa oyuncuları arasında asimetrik bilgi nedeniyle haksız rekabet oluştu ve piyasa manipülasyona açık hale geldi.

KALICI ÇÖZÜM İÇİN BEKLENTİLER

Kronik hale gelen bu sorunun çözümüne yönelik öne çıkan çözüm önerileri ve beklentileri başlıklar halinde kısaca şu şekilde sıralayabiliriz:

Doğalgaz depolama kapasitesinin arttırılması (Tuzgölü yeraltı depolama tesisinin ilk fazı Ocak 2017’de devreye alınacak)

İlave FSRU ve LNG terminallerinin hayata geçirilmesi (İkinci FSRU’nun hayata geçirilmesi planlanıyor)

Yeni arz kaynaklarının piyasaya girmesini sağlayacak boru hattı projelerinin hayata geçirilmesi (TANAP Projesinde çalışmalar devam ediyor, diğer başka projelerin de geliştirilmesi sağlanmalı)

İletim sistem altyapısının geliştirilmesi

BOTAŞ tarafından doğalgaz iletim, arz-talep verileri, depo stok seviyesi, iletim şebekesi basınç seviye verilerinin kamuoyu ile şeffaf şekilde paylaşılması, bu sayede piyasa oyuncuları arasında haksız rekabetin ve manipülasyonun önlenmesi.

BOTAŞ’ın Kısıntı-kesinti presedürü uygulamalarının kamuoyuna şeffaf ve gerçek zamanlı olarak duyurulmaması

BOTAŞ’ın “Kesinti Kısıntı Prosedürü” uygulamasına rağmen bazı santrallerin sistemden gaz çekmeye devam ettiğine yönelik söylentilerin ve haksız rekabete yol açacak durumların oluşmaması için ilgili kurumların eşgüdüm içinde gerekli önlemleri alması.

“Talep Tarafı Katılımı”nın hayata geçirilmesi. Arz açığının oluştuğu durumlarda talebin düşürülerek arz-talep dengesinin sağlanmasını sağlayan sistem, acil durumlarda güvenlik mekanizması işlevi görüyor.

Arz-talep dengesizliğinin oluştuğu durumlarda gazda optimizasyonun daha etkin sağlanması.

Tedarik şirketlerinin kur artışı ve yüksek YEKDEM maliyeti nedeniyle ikili anlaşmalar yerine EPİAŞ’tan alım yapmaları, bu şirketlerin volatilite riskine maruz kalmalarına neden oldu. Üreticiler ve ticaret şirketleri de dahil edildiğinde piyasada faaliyet gösteren şirketler 10 milyonlarca TL’lik zararla karşı karşıya kaldı. Piyasa derinliğinin artması şirketlerin birbirlerini etkilemesine ve şirketlerin mali durumundaki bozulmanın piyasada domino etkisi yaratması ihtimaline neden oluyor.

Türkiye’nin enerjideki en önemli politika önceliği olan yerli ve yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretiminin çok daha hızlı arttırılarak elektrik üretiminde doğalgazın payının çok daha hızlı düşürülmesi sağlanmalıdır.

BOTAŞ’ın yoğun gayretlerine rağmen doğalgaz arzında ardı ardına gelen dalgalanmaların soğuklarla birlikte tüketim artışıyla aynı döneme gelmesi bıçak sırtındaki arz-talep dengesinin sağlanmasını güçleştirdi. Piyasada şeffaflığın sağlanması açısından oldukça önemli olan gerçek zamanlı veri ve bilgi akışının sağlanmamasının bilgi kirliliğine ve manipülasyona neden olması piyasadaki dalgalanmayı arttıran temel nedenlerden birisi oldu. Bu nedenle bundan sonraki süreçte tüm kurumların yukarıda kısaca özetlemeye çalıştığımız başlıklarda hızlı ve etkin bir şekilde üzerlerine düşüne yapması piyasa dinamikleri içinde sağlıklı işleyen ve ülke ekonomisinin büyümesine destek veren sürdürülebilir bir enerji piyasasının tesis edilebilmesi için hem kamu hem de özel sektörün en önemli önceliği haline gelmelidir.