Dijitalleşiyoruz: Akıllı şehirler

Dünya artık, yakıt türü ne olursa olsun, ithal ya da yerli fark etmeksizin üreteceği-tüketeceği enerjisini verimli kullanmaya ve en önemlisi belirli yazılımlar ile kullanmış olduğu enerjiyi doğru yönetmeye, ölçmeye, katma değeri en yüksek şekilde kullanmaya ve dijital verileri kullanarak alınan geri bildirimler ile daha çözüm odaklı bir yönetim şekline doğru gitmektedir.
Güzel bir söz vardır: “Ölçemezsen yönetemezsin.”
Artık çoğunluğumuz büyükşehirlerde yaşıyoruz ve şehirleşme giderek artıyor.(Türkiye’de şehirleşme oranı yüzde 80’i geçti) Çok farklı talepler, beklenen hizmetler ve yaşlanan altyapı gibi karmaşık bir ağı yöneten yöneticiler, şehirlerindeki verileri analiz etmek, sorunları tahmin etmek ve kaynakları koordine etmek için sürekli daha etkili yöntemler arayışı içindedirler.
İş, kültür ve yaşam merkezleri olarak şehirler, kamu güvenliği, ulaşım, su, elektrik, gaz gibi ortak kullanımı olan hususları bütünleştirmek için uygun yerlerdir. Şehirler, test edilmiş bu yaklaşımları kullanarak, kesintileri en aza indiren ve enerjinin fiyatlarının ucuz olduğu dönemlerde tüketim alışkanlıklarını yönetebilir.
Akıllı sensörlar ile gerçek zamanlı üretim-tüketim izlemesi, scada gibi otomasyon ve kontrol sistemleri ile verimliliği artırma, izleme ve şebekeye feed-back verilmesi ile çözüm odaklı bakış açıları artmaya başladı. Artık günümüzde her şey dijitalleşiyor.

DİJİTAL GELECEĞE BAKIŞ

Gelecek yüzyılın trendi şimdiden belli oldu: Akıllı şehirlerde dijital yaşam. Artık dijital bir geleceğe doğru yelken açmış durumdayız. Bu yükselen trende uyum sağlayamayan kentlerin ekonomik büyüme getirilerinde ciddi düşüş yaşayacağı uzmanların öngörüleri arasında yerini alıyor. Buna karşın “dijital ekosistemi” besleyen akıllı kentlerin aldıkları yatırımlar ve yaratacakları iş olanaklarında önemli bir artış olacağı belirtiliyor. Avrupa’nın önde gelen ekonomilerinden birine sahip olan İngiltere’de dijital teknoloji sektörünün 2010-2014 yılları arasında diğer sektörlere kıyasla yüzde 32 daha fazla büyüdüğü ve sektördeki maaşların ülke ortalamasına göre yüzde 36 daha fazla olduğu kaydedildi. Sadece ABD’de her 1 saniyede risk sermayesinin 1.532 doları bu alana yatırılıyor. Bu trendi özümseyerek, gerekli yatırımları yapan kentler ise en çok gelecek 10 yıl içerisinde dijital sektörün kazananları olarak anılmaya başlayacaklar.

DÜNYADAKİ DİJİTAL ŞEHİRLER

Dünyada dijital dönüşümünü başlatan çok sayıda kent olduğu biliniyor. Londra, bu alanda finansal teknolojinin başkenti olarak tanınıyor. Londra’daki akıllı kent pazarının 2020 yılı itibariyle 13,4 milyar doları bulması öngörülüyor. Akıllı kentler arasında Seul, ağ bağlanırlığı açısından çok önemli adımlar atarak 5G’nin kullanıldığı ilk şehir olarak tarihteki yerini aldı. Chicago ve Singapur’da; günlük olarak nasıl işlediğinin takip edilebilmesi için kentin dört bir yanına sensörler yerleştiriliyor. Barcelona ise çeşitli projeler ve girişimlerle dijital etkinliklerini sürdürüyor. Almanya ve Belçika’da pilot uygulamalar ile 50 bin ila 150 bin nüfuslu şehirlerde tamamen dijital otomasyon programları ile şehirlerin enerji ihtiyacı yönetilmektedir. Bunların dışında önümüzdeki beş yıl içerisinde dijital şehirleşmeye geçileceği net görülmektedir.

BEKLEYEN ZORLUKLAR

Birçok şehir için büyük problemlerin başında barınma, ısınma ve elektrik ile içilebilir su dağıtımının güvenli bir biçimde yapılabilmesi geliyor. Dijital altyapı ile bu tür gereksinimlerin giderilmesi çok daha kolay ve sürdürülebilir şekilde sağlanıyor. Yeni nesil altyapıların merkezinde ise elektriklendirme, otomasyon ve dijitalleştirmenin yer alacağı belirtiliyor.
Örneğin, enerji ağlarının dijitalleştirilmesiyle insanlar, talebin az olduğu ve dolayısıyla ücretlerin düşük olduğu zamanlarda enerji kullanmaya teşvik edebilecek. Böylece enerji talepleri günün tamamına yayılabilecek ve gün içerisindeki bazı zamanlarda yoğunlaşan talebi karşılamak için çabalayan enerji üretim tesislerine yenilerinin eklenmesi yönündeki kamuoyu baskılar da azalacak ve ithal edilen yakıtlarda azalma meydan gelecektir.
Dijitalleşmenin herkes tarafından kabul edilmesiyle birlikte zaman içerisinde şehir sakinlerinin ve işyerlerinin beklentileri artış göstereceği tahmin ediliyor. Bu beklentiler arasında da; telekomünikasyon şirketlerinden daha iyi bağlantı sunmaları, şehirlerin çevrimiçi hizmetlerini artırmaları ve altyapı sağlayıcıların projelerinde çok daha yenilikçi olmaları gibi isteklerin ön plana çıkacağı beklenmektedir.
Ülkemizin de değişen şartlara uymak zorunda olduğu ve beklenmedik gelişmelere-fırsatlara ve tehditlere hazırlıklı olmak zorundadır.
Sonraki yazım ise tamamen Yenilenebilir Enerji kaynakları ile Akıllı Şehirlerin tüm elektrik, ısınma, soğutma ve sıcak su ihtiyaçlarının karşılayabildiği en önemlisi yazılım-otomasyon programları ile izlenebildiği ve ortalama verimliliğin artırıldığı şehirler üzerine olacaktır…..