Darbe girişimi sonrası enerji piyasaları

Temmuz ayı içerisinde Cumhuriyet tarihimizin en önemli olaylarından birine şahit olduk. Yaşı yeterince büyük olanlar daha önceki doğrudan askeri darbeleri belki hatırlıyor olabilir ancak sektörümüzün çalışanlarına baktığımızda çoğunluğun 12 Eylül 1980 darbesini dahi hatırlayacak yaşta olmadığını gözlemleyebiliyoruz. Dolayısı ile 1970 ve 1960’ları hatırlayamayanların, tankların sokağa çıkması gibi durumların vahametini tahmin etmeleri kolay değildi. Ancak artık yeni kuşağın da bir hikayesi oldu.
Elbette bir farkla… Hem de çok önemli ve hayati bir fakla….
2016 Temmuz’unda girişilen hareket halkın önünde durması ile başarıya ulaşamadı. Sırf bu sebeple bu hareketin sonuçlarının kazanımı Cumhuriyet tarihinin en büyük kazanımları olacaktır.
Bakmayın, şimdi moral bozan açıklamalara, kurdaki faiz oranlarındaki volatilitenin artmasına… Kredi derecelendirme kuruluşlarının uzun vadede olumlu görmeleri gereken bu “sebep – sonuç” ilişkisini negatif yorumlayıp değerlendirenler çoğunlukta gibi ancak bunların tamamı tersine dönebilir. Türkiye’de bizim hayatlarımız zaten ya krizle ya da kriz senaryoları ile geçiyor. Buna alışkınız. Son 5-6 sene içinde ne seçim ne darbe senaryoları atlattık. Düşününce, bunu da atlatacağımızdan emin oluyorum.
Üstelik bu durumda önemli de avantajlar var;
• Darbeyi planlayan hainler amaçlarına ulaşamadı ve bu tip fiziki darbelerin önü artık tıkanmış oldu.
• Halkın bu tip hareketler karşısında nasıl bir refleks göstereceği teyit edildi.
• Devlet ve genel anlamda Türkiye içerisinde yuvalanmış bu hain yapının temelleri ve üyeleri büyük ölçüde ortaya çıkarılıyor.
• Bu büyük temizlik hareketi tüm sektörlerin ekonomik olarak da önünü açacak bir potansiyele sahip.
Yani Türkiye yeni bir hikaye yazmak üzere… Bu bakımndan Türkiye daha önce tarihinde yaşadığı tüm darbelerde yapamadığı kadar iyi bir sınav verdi bu kez. Halk gücünü anladığı gibi büyük ihtimal darbeyi planlayanlar da anladı. İşte bu gücü tekrar test etmeye kalkmalarını beklemiyorum. Bu yüzden de Türkiye yeni bir hikaye yazabilir konusuna inancım yüksek…
Ancak bunun da şartı var…
Şartı basit… Bir an önce işimize bakacağız. Bu temizlik hareketi arkasından büyük bir seferberlik bizleri bekliyor. Hedeflerden şaşmadan daha çok odaklanıp daha fazla çalışmak gerek.
Enerji piyasalarımız için çok önemli konular var gündemde… En önemlileri ise yerli ve yenilenebilir kaynaklar. Elbette hali hazırda yurtiçinde kurulmuş ve çalışan, üstelik de verimli olan tüm tesisler de artık yerlidir. Bunu da unutmamak lazım.
Tüm sorunları ancak iyi işleyen bir piyasa yapısında çözebileceğimiz çok nettir.
• Piyasa yapısını bozmadan destek mekanizmaları kurmalıyız…
• Doğal gaz piyasasını hızla hayata geçirmeliyiz… Bununla ilgili altyapıları hazırlamalıyız…
• Elektrik sistemindeki altyapı sorunlarını çözmeliyiz…
• Yerli petrol ve doğal gaz üretimini teşvik etmeliyiz, önündeki engelleri kaldırmalıyız…
Tüm sektörler bu mantıkla düşünmeli ve gereksinimlerini ilgili kurumlarla paylaşıp yeni ve hızlı bir yol haritası çıkartmalılar… Bizim enerjide bu yol haritası aşağı yukarı belli ancak yine de gri alanlar var. Özellikle devletin yapması gereken konuların hızlanması için bu dönem bir fırsat.
Bunları yapabilir ve Türkiye için yeni hikayeyi yazmaya başlarsak kredi değerleme kuruluşları ne derse desin Türkiye, bölgesinin parlayan yıldızı olmaya devam edecektir…