çin koronavirüs

Çin koronavirüs kaparsa dünya felç geçirir

Türkiye gündemi daha çok Suriye’ye odaklanmışken, dünyanın gündeminde koronavirüsün günlük yaşama etkileri var. Ben şahsen koronavirüsünün herhangi bir gripten daha önemli olduğunu düşünmesem de ölüm korkusu, cehalet korkusunu yendiği için bu konu üzerine insanlara telkinde bulunmayı bıraktım.

Virüsün benim ilgimi çeken kısmı Litvanya marketlerinde boşalmış raflarda makarna ve tuvalet kağıdı kavgası yapmaktan öte petrol piyasalarına olan yıkıcı etkileri üzerine oluyor. Son altı yıldır olduğu üzere petrol piyasaları piyasa gerçekleri yerine piyasanın beklentileri ve makro-psikolojik sanrılara tepki vererek hareket ediyor. Bu ortamda teknik olarak verilere bakarak konuşmak ne kadar faydalı bilemiyorum ancak yine gözümü kapatıp vazifemi yaparak bu ortamda da mantığa dayalı açıklamalar yapmaya çalışacağım.

Bu yazıyı 9 Mart 2020’de Türkiye saatiyle 3:55 civarı yazmaya başladım. Yazıya başladığımda Asya piyasalarının açılması ile Brent petrol Cuma günü kapanış fiyatına göre yüzde 20 civarı değer kaydederek varil başına $36 civarına kadar geldi. Bu çılgınlığa gecenin bu saatinde tanıklık ettiğim için üzüleyim mi, sevineyim mi bilemedim ancak çok bariz anladım ki piyasada fiyat oluşumu ne olduğundan ziyade ne olmasına inandığına olan inancına sıkı sıkıya bağlı kalarak hareket ediyor.

Petrol fiyatlarında bir miktar düşüşün yaşanması bu piyasa ortamı için çok da şaşırtıcı olmazdı aslında. Genelde kış sonuna doğru talepte bir hafifleme olacağından bunu sezonluk bir azalma diye geçiştirirdik. Normalden yumuşak geçen kış nedeniyle petrol talebinde beklenen kış talebi gelmeyince kış sonrası düşüşe bu hayal kırıklığı da eklenmiş oldu. Bunlar tek başına piyasa için başarısız konularken, bir de bu yetmezmiş gibi koronavirüsü Avrupa anakarasına sıçrayarak batı medyası ve finansının gözüne gözüne batmış oldu.

Dünyanın yaşlı nüfus cenneti olan Avrupa’nın virüsün gelmesi durumunda kendini ucuz kurtaramayacağı çok beklenmedik değildi aslında. 2017 yılında – normalde böyle eski verileri kullanmayı sevmem ama bu durumda istisna geçiyorum – 13,823 kişinin zatürreeden öldüğü İtalya’da, ki ayda 1,152 kişi yapar, 5 Mart 2020 itibariyle toplamda 148 kişinin ölmesinin adına dünyanın ekonomisini çökerten salgın kabusu demek günümüz finansal okur yazarlığına gayet yakışır bir durum.

OPEC ve Rusya arasındaki üretim sınırlama anlaşmasının gerçekte ihtiyaç duyulan ilk anda çökmüş olması da gayet anlamlı oldu. Bu zamana kadar böyle bir üretim sınırlama anlaşmasına ihtiyaç olup olmadığını sürekli sorgulayan ben bile belki bu sefer OPEC ve Rusya ihtiyaç olan suyu yangına döker derken, su yerine benzin dökerek her şeyi daha da renkli hale getirdiler. Rusya’nın petrol fiyatlarına olan bağımlılığının OPEC üyelerinden daha fazla olduğunu zannedenler için güzel bir çalışma oldu son toplantı. Artık eski gücünde olmadığı iddia edilen ve yeterliliği sorgulanan OPEC’in piyasa için ne kadar önemli olduğunu gece gece benim gibi petrol fiyat grafiklerinin çakılmasını isteyenler bir kez daha anlamıştır diye düşünüyorum. Aslında buradaki nankörlüğü de tarih sayfalarına yazmak lazım. İyi olan hiçbir şeyde payı olmayan OPEC’in, kötüye giden her piyasa koşulunda kurtarıcı olarak çağırılması trajikomik.

OPEC’in üretimi kısmasını bekleyenler nedense Libya’nın ihracatının durma noktasına geldiğini, neredeyse yaklaşık 950,000/gün petrolün piyasadan çekildiğini yok saymaları ise çok ilginç. Şubat ayında OPEC üyelerinin toplam piyasa arzında yüzde 10 azalmaya gittiği de dikkatten kaçtı. Bunların hiçbiri olmamış gibi davranılması, arz zaten son birkaç aydır tepki vermiyormuş gibi düşünülmesi ve bunun üzerine yorumlar yapılması benim gibi petrol piyasasının üretim tarafında olan birisi için çok rahatsız edici.

Suudi Arabistan’ın fiyat savaşı diye lanse edilen şeyin ise aslında beraber hareket ettiği ortaklarının ani karar değişmesine verilen çok normal bir refleks olduğunu düşünüyorum. Yine burada dengeleyici üreticinin sadece fiziki olarak arz kesen ya da artıran bir rolü olduğunu zannetme hatası nedeniyle oluşan bir kafa karışıklığı var. Suudi Arabistan’ı dengeleyici üretici yapan ihracat ve üretim kapasitesi, Suudileri aynı zamanda sürümden kazanma stratejilerini uygulama ve piyasada çok az üreticinin rekabet edebileceği fiyat seviyelerinde indirim yaparak verimsiz üreticileri saf dışı bırakma becerisi ile orta vadede aynı görevi görmelerini sağlayacaktır. Bu bence çok bariz bir şekilde ticaret yapmaktan öte başka bir şey değil. Bu gücünü de Aramco’nun hisse senedi değeri endişesi gibi bir nedenden kullanmaktan çekineceğini hiç sanmıyorum. Tam tersine Aramco’nun piyasadaki rakiplerini bertaraf etmek için iyi bir fırsat gibi görünen bu ortamda gücüne güç katma potansiyeli bile Aramco değerini artırmaya yetecektir.

Uzun lafın kısası petrol piyasasının içinde bulunduğu durumu sadece virüs salgını ile açıklamaya çalışmak bence büyük bir saflık olur. 2020 başından beri geçen iki aylık dönemde dünyanın haddinden fazla stres biriktirdiği ve aslında son birkaç yıldır içine girdiği uluslararası politik tıkanma yaşadığı bir gerçek. Burada ABD-Çin arasındaki ticari savaşın küresel bir denge bozulmasına neden olma ihtimalinden daha önce bahsetmiştik. Çin’in hem üretim kapasitesi hem de biriktirdiği stratejik rezervler ile ABD’nin bir numaralı tehdit algısındaki yerini daha da sağlamlaştırması ve “ya benimsin ya toprağın” şeklinde yaklaştığı ekonomik liderlik refleksinde ayağına basması ile bu işin kontrolden çıkmamış olması sürpriz olurdu.

Muhtemelen dünyanın yaşadığı köklü bir yapısal değişikliğin içerisinde sosyal medya ile yönlenen halk kitlelerinin sosyal mühendislik ile nasıl yeniden şekillendiğine şahitlik ediyoruz. Petrol de herkesin nefret ettiği ama bir türlü vazgeçemediği platonik aşk olarak en çok yerden yere vurulan sevgili post olması nedeniyle darbe üzerine darbe yiyor. Eskiden Çin hapşırırsa, dünya hastalanır derdik. Şimdi Çin virüs kaptı, dünyanın içine girdiği felç ortamını hep beraber izliyoruz. Hepinize koronavirüssüz günler dilerim.