Acaba eski OPEC’ten geriye ne kalacak?

Bir süredir dünyadaki bazı değişimleri ilgiyle ve biraz da çekince ile izliyorum. Londra’da yaşamanın getirdiği bir zorunluluk ile Brexit gelişmelerini, bir önce söylenilenlerin nasıl ertesi gün unutulduğunu, farklı politik hedefler için olayların nasıl manipüle edildiğini görmek analist beynimi gıdıklasa da insani tarafımı korkutuyor. Mesleğim gereği de ham petrol piyasasındaki temel değişimleri yakından takip ediyorum. Bundan on yıl önce hiç olmayacakmış gibi gelen bazı olayların bugün hayatın bir parçası olmasını şahsen tecrübe etmek ilginç.

2014 yılındaki fiyat krizinin bundan öncekilere benzemeyeceği, çok temel değişimlerin habercisi olacağını çoğumuz göremedik. Basit bir arz/talep dengesi sorunsalıymış gibi gördüğümüz olayın çok daha derin ve ciddi gelişmelerin habercisi olduğunu o zaman bilemedik. Şimdi ise artık bu olayların hepsi yavaş yavaş su yüzüne çıkıyor. Katar’ın aldığı OPEC’ten ayrılma kararı da bunların bence en önemlilerinden.

Olayı hala hacimsel bir sorunmuş gibi görenlerin olduğunu fark ediyorum. Katar’ın toplam üretiminin OPEC içindeki payına bakıp, bunun önemsiz olduğunu iddia edenler var. Ancak sorun hacimde değil, sorun bu zamana kadar bir şekilde Arap İslam dünyasının elindeki en güçlü silah olan petrol kartını kullanarak Dünya’da söz sahibi olmasının artık kendi aralarındaki ayrışımların ayyuka çıkarak bu etkinin yavaş yavaş silinmesi sorunu. Yani OPEC’in işlevselliğinin kilit üyeler tarafından sorgulanması sorunu. OPEC üyesi ülkelerin birbirlerine olan sert tavırlarının artık onları beraber hareket edemeyecek duruma getirmesi sorunu. Bu sorun bence çok ciddi ve çok tehlikeli.

Bunu sadece bir piyasanın düzenlenmesi olarak değil, küresel anlamda artık petrol piyasasındaki kutuplaşma yapılarının yeniden oluşturulması durumu olarak görmek lazım. Daha önce Cezayir, Venezuela, Nijerya ve Angola OPEC üyesi olmalarına rağmen ihtiyaçlarının genel politikalarda karşılık bulmadığından şikayet etmişti. Fiziki olarak komşu olan ve temelde çok belirgin paydaşları olan ülkeleri bile OPEC çatısı altında beraber çalışamazken, bu yukarıda saydığım ülkeleri OPEC içerisinde daha fazla tutacak motivasyon ne olacak, merak ediyorum.

OPEC’in varlığı ve uygun işleyişi hem petrol piyasası için hem de küresel ekonomi için çok önemli. Bir şekilde ihtiyaç duyulan dengenin kurulması için en güçlü örgüt. Benim şahsi fikrim, teoride OPEC’ten daha güçlü bir ortak yapının olmadığı. Buna Avrupa Birliği, BRICS ya da NATO da dahil. OPEC’in işler halde kalması ve kendini yenilerken özüne ve tarihine bağlı hareket etmesi bence Dünya’nın sağlıklı işleyişi için çok önemli. Bu nedenle de ben Katar krizi ile başlayan ve Katar’ın OPEC’ten ayrılacağını ilan etmesine kadar gelinen bu süreci hep tedirginlik ile izledim.

Katar’ın ardından başka ülkeler aynı yolu izler mi bilmiyorum ama olmaz denilen oldu ve temel üyelerden birisi OPEC’ten ayrıldı. Her ne kadar resmi açıklamalar bu kararın arkasındaki motivasyonun Katar krizi olmadığını söylese de Katar’daki üst düzey yöneticilerin yaklaşık iki yıldır komşularına bir daha güvenmeme ve ham petrol ve LNG ticaretinde onlara olan bağımlılıklarını kesinlikle azaltacaklarına dair açıklamalar yeterince sinyal vermişti. Hala da bu işin bu noktaya geldiğine inanmak zor.

Katar artık ocakta OPEC üyelerinin arasında olmayacak ama 6 Aralık’taki toplantılarında hala karar alma mekanizmalarına dahil olacak bir üye ile nasıl bir karar alacaklarını merakla izleyeceğim. Bu yazıyı 5 Aralık akşamı yazdığım için yarınki toplantının sonucunu bilmeden bu yazıyı yazıyorum; Bakalım bu yazı yayınlandığında artık tamamen bir antika olarak mı kalacak yoksa yaşanılması muhtemel sorunları tespit edebilmiş bir yazı olarak mı kayda geçecek. Hep beraber göreceğiz.

Petrol fiyatları istese düşer yani?