2020’nin ilk yazısı

Yeni yıla girerken gelecek senenin kehanetini yapmak, piyasa adına felaket tellallığı yapmak adettendir. Ben de adettendir diyerek 2020 yılında petrol piyasasına dair beklentilerimi sizlerle paylaşmak isterim. Daha magazinsel şekilde Maya takvimi, Nostradamus, Baba Vanga kehanetleri gibi “petrol piyasasının sonu geldi” diyemeyeceğim, kusura bakmayın.

2020’nin girişi belki de 11 Eylül saldırılarından bu yana en kritik olaylardan biri olan İranlı komutan Kasım Süleymani’nin ABD tarafından suikaste uğraması ile olunca petrol piyasasına dair felaket haberleri 2019’un son birkaç haftasındaki magazinsel habelerde kalmayıp, 2020’ye çok hızlı bir giriş yaptı. 2017’den beri talep kaynaklı bir düşük fiyat krizinden çıkıp arz üzerindeki siyasi riskler kaynaklı düşmeyen fiyat dönemine giriş yaptığımızı geçen sene yazılarımda anlatmıştım.

ÇİN’İN HAM PETROL İTHALATINA BAKTIĞIMIZ ZAMAN 2019 ORTALAMASININ 2018’E GÖRE ARTTIĞINI GÖRDÜK

Geçen senenin sonlarına doğru yine talep üzerinden felaket tellalığı yaparak 2020’nin felaket haberlerine hazırlık yapılmıştı ancak pek de öyle beklendiği gibi olmadı aslında. Hindistan ve Çin’in denizaşırı petrol ithalatının düştüğünden ve bunun yavaşlayan ekonomik büyümenin habercisi olduğundan bahsedilmişti son aylarda. İthalatın azaldığı dönemin rafinerilerin bakım dönemine denk geldiğini ve bunun mevsimsel bir normal olduğunu anlatmaya çalışmıştım ancak pek de dinleyen olmamıştı.

Öncelikli olarak dikkatle izlediğimiz Çin’in ham petrol ithalatına baktığımız zaman 2019 ortalamasının 2018’e göre artığını gördük. Hatta Aralık 2019’da rekor seviyede ithalat olduğunu bile gördük. Demek ki 2019’un Çin’e dair yapılan felaket kehanetleri tutmadı. Hindistan da ithalatı yavaşlayacak, düşecek derken Ekim’de ciddi bir artış ile toparlayarak 2018 ortalamasına neredeyse eşit miktarda ithalat yaptı. Yani iki ülkede de ham petrol ithalatına dair bir yavaşlama olmadı.

GENERAL SÜLEYMANI’NIN ÖLDÜRÜLMESI GERÇEKTEN KÜRESEL BOYUTTA CİDDİ ETKİLERİ OLACAK BİR GELİŞME

2020 gerçekten de çok kritik ve tehlikeli bir gelişme ile başladı. General Süleymani’nin öldürülmesi gerçekten küresel boyutta ciddi etkileri olacak bir gelişme. ABD ve İran arasındaki bu sıcak savaşın nereye kadar gideceği ve hangi ülkeleri etkisi altına alacağı şu an kestirilemediği için piyasaya dair belirsizlikler şu an çok fazla. Suudi Arabistan’ın Eylül 2019’da karşı karşıya kaldığı drone ve füze saldırısının ardından beklenmeyenlerin beklenmesi gerektiği çok daha net ortaya çıkınca şu anki riskleri daha ciddiye almak gayet akla uygun.

“Petrol piyasasında doğru bilinen yanlışlar diye” birkaç yazı serisi halinde önceden bahsettiğim konulardan ABD petrol üretiminin Orta Doğu’da yaşanacak bir arz sıkıntısına çözüm olacağı yanılgısı bir şekilde bugün bu ortama rağmen petrol fiyatlarını hala dizginleyebiliyor. Bu benim için hala çok şaşırtıcı bir durum olsa da maalesef piyasa ideal üzerinden yürümüyor. ABD ticari ham petrol stokları Temmuz 2019’dan beri düşüşteyken, ABD rafineri üretimi çok ciddi artmışken, ürettiği yerli ham petrolü gittikçe hafiflediğinden aslında ithal petrole bağımlılığı artarken, Çin ve Hindistan’ı da yanına koyunca Süleymani suikasti sonrasında Brent petrolün varil fiyatının hala 70 Doları geçmemiş olmasını bana birisi izah edebilirse sevinirim.

Konu ABD’den açılmışken ABD’nin ham petrol ihracatının gayet güçlü olduğunu söylemek gerekir. Kanada harici ihracatın 2018’e göre %40’a yakın arttığını söylemek gerekir. Ancak aynı dönemde ABD ham petrol üretiminin de %11 arttığını da belirtmek lazım. Stokları düşen, üretim artışı ihracat ve rafineri talebi hızını yakalayan ve verimlilik kazancını ne kadar elinde tutabildiği meçhul olan ABD’nin Orta Doğu petrolüne nasıl alternatif olduğunu sorgulamaktan kendimi alamıyorum. 2020’de petrol piyasasına dair ABD’ye güvenerek bir rehavete kapılmayı hiç tavsiye etmem.

Bence 2020’nin petrol piyasası açısından en büyük problemi Irak olabilir. Son birkaç aydır iç çatışmalar ile boğuşan Irak, Süleymani suikastinin de Irak’ta yapılmasıyla siyasi olarak da çok daha zor bir duruma düşmüş durumda. Irak Parlamentosu’nun ABD askerlerinin ülkeden çıkarılmasına dair aldığı kararın ardından ABD ve İran arasına sıkışması durumunda ülkedeki siyasi sorunların Basra’daki üretim alanlarına yayılması ve buradaki üretimi sekteye uğratması bence önümüzdeki aylarda piyasaya dair en büyük risk. İran’ın ABD ambargosu ile piyasadan çektirilmesinin ardından üretim artırma potansiyeli olan tek OPEC üyesi olarak kalan Irak’ın üretim ve ihracat sorunu yaşaması OPEC’i de zor duruma koyacak bir ortamı ortaya koyabilir.

2020 OPEC AÇISINDAN OLDUKÇA ZOR BİR YIL OLABİLİR

OPEC üretim kesintileri ile piyasayı her toplantı sonrası yeni bir kesinti beklentisi oluşturmuş olsa da geçmişten gelen misyonu ile aslında yaşanan arz sıkıntılarına karşı bir denge unsuru olma gücünü elinden kaybederse uğrayacağı bu prestij kaybını telafi etmekte çok zorlanabilir. 2020 OPEC açısından oldukça zor bir yıl olabilir.

2020 yılının bilinmezler ile başladığı bir gerçek. Bu ortamda aslında bu yıla dair ne desek yalan. Ben yukarıda kendimce bu yılın girişindeki duruma bir ışık tutmaya ancak yılın geri kalanı için de kesin bir kanıya varmamaya dikkat ettim. Muhtemelen bu ortamda en son ihtiyaç duyulan şey ileriye dönük bir şey söylemeye zorlarken yanıltıcı önermelerde bulunmak olur. Milenyumun üçüncü on yılına girerken ilk iki on yıldan daha güzel gelişmeler görmemizi temenni ederim. Umarım her şeyden, görünenden ve beklenenden daha hayırlı ve huzurlu olur. 2020’nin ilk yazısını burada bitirirken hepinizin yeni yılını kutlar, yeni bir yılda güzel haberleri beraber takip etme dileklerimi iletirim.
Hepinize iyi yıllar.