2017’ye hazır mıyız?

EPDK’nın yayınladığı 2015 yılı Faaliyet Raporu’nda ilginç bilgiler var. 2015’te Kurum’a ulaşan petrol ve LPG sektörlerine ilişkin toplam 383 şikayetin yaklaşık yüzde 60’ı fiyat/tarife kategorisinde. Tüketicilerin fiyatlar konusundaki hassasiyetini ya da sektörle tüketici arasındaki en kritik konuyu gösteren bu istatistiği dikkate almak şart…

Tüketici akaryakıt fiyatlarının oluşumunu bilmiyor. Bu kesin.

Akaryakıt vergilendirme modellerini de doğal olarak bilmiyor.

Tüketici için eskiden akaryakıt demek, sulu yakıt, hileli yakıt demekti.

Bugün artık tüketici gözünde sektörle suyu, hileyi aynı anda düşünmek minimuma indi.

Tüketici gözünde yılların değiştiremediği tek bakış açısı ise hala istasyonların altından petrol çıkıyor zannedilmesi.

Yani…

Yanisi açık…

Tüketici akaryakıt fiyatlarında dağıtıcıların ve bayilerin büyük karlar ettiğini sanıyor.

Bakın dokuz, on haneli cirosu olan şirketlerin kar hanesinde hiçbir şey yok…

Esasında başlığımız farklı, yazmak istediğimiz de…

Tüketici görüşlerini görünce laf döndü dolaştı bizim klasik konularımıza geldi…

Dönelim başlığımıza…

Geçtiğimiz yıl Konya’da düzenlenen Türkiye Enerji Zirvesi’nin ana sponsoru olan, arama-üretim sektörünün önde gelen oyuncularından Arar Petrol Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Alpay Zirve’de önemli bir sunum yapmıştı:

Alpay petrol fiyatlarına dikkat çekerek;

‘Dünyada günlük 3 milyon varil günlük arz fazlası var. Bu da petrol fiyatlarında uzun süredir devam eden düşük seviyenin en büyük gerekçesi. Arz fazlasının temelinde de ABD kaya petrolü ile OPEC arasındaki rekabet yatıyor. ABD kaya petrolünün fiyatlara etkisi 2017 yılında azalacak. Dolayısıyla 2017 yılından itibaren fiyatlarda yükseliş görülebilir. Bu da Türkiye’nin cari açığını olumsuz etkileyecektir.’

şeklinde konuşmuştu…

Bir başka ‘Fatih’ Dünya Enerji Ajansı Başkanı Fatih Birol da aynı çizgide bir açıklamayı geçtiğimiz günlerde yaptı…

‘Fiyatların düşmesi, Hindistan, Türkiye, Japonya gibi petrol ithal eden ülkelerde, cari açıkların bir nebze olsun düşmesine neden oldu. Bu, özellikle ekonomik olarak zor bir dönemden geçen Türkiye için büyük bir şans oldu. Ancak 30 dolar civarında kalan şimdi 50 dolarlara kadar gelen petrol fiyatlarının uzun dönemde aynı kalacağını düşünmek gerçekçi olmaz. Fiyatların uzun süre böyle kalmayacağını düşünerek tedbirler almalıyız.’

Petrol fiyatlarının geleceği konusunda yapılan yorumlar ağırlıklı olarak fiyatların 2017 itibariyle yüksek seviyelerde istikrara kavuşacağı yönünde. Dolayısıyla ‘ucuz petrol’ döneminde artık sona yaklaşıldığı net.

Bu petrol fiyatlarındaki artışın ürün fiyatlarına da yansıyacağı anlamına geliyor.

İşte bu noktadan hareketle 2017 senaryolarına her anlamda hazır olmalıyız.

‘Peki hazır mıyız?’ sorusunun cevabını başka bir yazıda uzun ve detaylı bir şekilde ele almamızda fayda var…

Bu arada 2017 senaryolarından ülke olarak en az oranda etkilenmek için aramaya önem vermemiz gerekiyor. Petrol aramasını sadece Türkiye sınırlarında değil dünyanın her noktasında yapabilecek bir hareket kabiliyetine ulaşmamız lazım. Bu konuyla ilgili görüşlerimi Gas & Power’da sizlerle paylaşacağım…