Küçük, minik, minnacık ölçekli LNG

Türkçe’de Küçük Ölçekli Sıvılaştırılmış Doğal Gazın standart bir kısaltmasını göremedim. KÖSDG desek köstek gibi telaffuz edilebilir, yenilenebilir enerji kaynakları derken ağzımdan nedense hep yenebilir enerji kaynakları çıkması gibi. Küçük Ölçekli LNG olarak kısaltsak KÖLNG gibi bir şey ortaya çıkıyor. Bu da Alamanya’ya giden gurbetçi kardeşlerimizin telaffuzuyla karışabilir.

Kısaltma problemi İngilizcede de var. Small Scale LNG tabirinin farklı kısaltmalarını görmüşsünüzdür: ssLNG, SSLNG, SS-LNG gibi. Balık baştan kokar diye boşuna dememişler. Sektör de aynen böyle. Teknoloji, inovasyon, iş modeli vesaire gibi çeşitli konularda sürekli bir gelişim içinde olduğundan halen doğru dürüst bir standarttan bahsedemiyoruz.

Ben bu yazıda SSLNG kısaltmasını kullanacağım. SSLNG hakkında ayrıntılara girmeden hemen bir itirafta bulunayım. Yıllar önce Avrupa’nın büyük bir şehrinde bulunan büyük bir kuruluşta sabah 8:30’da başlayan ve benim haricimde herkesin kelli felli olduğu küçücük bir toplantıda ilk defa SSLNG’yi duyduğumda “vay adi Naziler, LNG’ye de mi bulaşmışlardı” diye bir düşünce geçmişti aklımdan. Alın size cahillik ve fazla savaş filmi izlemenin bileşkesi bir durum. Neyse, biz konumuza dönelim.

SSLNG’nin değişen tanımı

Uluslararası Gaz Birliği tanımına göre yıllık kapasitesi 1 milyon tondan (1 Mtpa) az olan LNG projeleri ki bu tanımda aslında sıvılaştırma kapasitesi esas alınıyor, küçük ölçekli LNG olarak adlandırılmaktadır. Aslına bakılırsa bu tanımı LNG tarihine yayarsak LNG sektörünün SSLNG ile başladığını söyleyebiliriz. Hatırlayın, 1959 yılında Cezayir’den İngiltere’ye LNG ihracatını sağlayan Camel LNG tesisinin yıllık kapasitesi 1.2 milyon ton idi.

Aradan geçen zaman içinde sıvılaştırma ve yeniden gazlaştırma kapasiteleri arttı ve LNG ticareti yaygınlaştı. Fakat son zamanlarda küçük ölçekli sıvılaştırma, yeniden gazlaştırma, LNG tüpleri, LNG’nin kara yoluyla taşınması, ulaşım araçlarına yakıt olarak sağlanması ve diğer nihai kullanım sektörlerine yayılması SSLNG sektörünün hızla büyümesini sağladı. Yani küçük ölçekten başlayıp devasa dediğimiz mega projelere yöneldikten sonra tekrar küçük ölçeğe, hatta minicik, mini minnacık, mikro LNG’ye doğru dümen kıvırmaya başladık.

Dolayısıyla, sadece sıvılaştırma kapasitesine bakarak LNG sektörünü sınıflara ayırmak yanlış bir uygulamadır. SSLNG sınıflandırması sıvılaştırma kapasitesi ile başladı ama bugün yeniden gazlaştırma ve depolama dahil tüm değer zincirini göz önüne almak gerekir. Teknoloji o kadar gelişti, modüler yapı ve esneklik o kadar önem arz eder hale geldi ki artık LNG sınıflandırmasında küçük ölçek tanımı bile büyük kalmaya başladı. O yüzden bazen mikro ve mini LNG tanımlarını bile görür hale geldik.

Bu açıdan bakılırsa, genelde yıllık sıvılaştırma kapasitesi 1 Mtpa’dan küçük olan projeleri SSLNG, 3 bin ton altında olanlara minik LNG diyebiliyoruz. Sıvılaştırma kapasitesinde de modüler yapının gittikçe benimsendiğini gözlemliyoruz. Mesela, Venture Global’in Ağustos ayında nihai yatırım kararı aldığı Amerika’nın Louisiana eyaletindeki Calcasieu Pass LNG projesi her biri 1.2 Mtpa olan 9 adet sıvılaştırma kapasiteni sahip. Yani 2 tane mega yapı (teknik olarak bu yapılar için tren ifadesi kullanılıyor ama neden bilmiyorum) yerine 9 adet sıvılaştırma bloğu.

Yeniden gazlaştırmada ise 0.5 ile 1.2 Mtpa arasındaki projeleri SSLNG olarak nitelerken, 50 bin metreküp altındakileri, ki buna tüpler de dahil, minik LNG olarak adlandırabiliyoruz. Mesela, Florida’daki Jacksonville LNG terminal projesi her biri 0.33 Mtpa olan 3 LNG treni içermekte. Yüzer yeniden gazlaştırma ve depolama ünitelerinde de (FSRU) küçük ölçeğe doğru kayma eğilimi görülüyor. Endonezya Bali’de 2016 yılında faaliyete başlayan 26 bin metreküp depolama ve 0.35 Mtpa yeniden gazlaştırma kapasitesine sahip Bali yüzer LNG terminali dünyada bir ilkti. Söz konusu terminal, Benoa limanında bulunan 200 MW’lık bir elektrik santraline gaz sağlamak için kurulmuştu. Endonezya gibi adalardan oluşan ülkelerde veya adaları bulunan ülkelerde bu tip tesislerin cazibesi artmakta.

Küçük ölçekli sıvılaştırma ve yeniden gazlaştırma tesisleri haliyle küçük ölçekli LNG gemilerini gündeme getirdi. Genelde kapasitesi 50 bin metreküpten (bazıları 40 bin metreküpü üst sınır olarak alıyor) az olan LNG gemileri küçük ölçekli LNG gemileri olarak sınıflandırılıyor. Şu anda 27 adet küçük ölçekli LNG gemisi mevcut. Bunlara bunkering gemileri dahil değil. En son sipariş bildiğim kadarıyla geçtiğimiz Aralık ayında 30 bin metreküplük bir gemi için Güney Koreli Hyundai Mipo Dockyard tarafından Norveçli Knutsen OAS Shippin’e verildi. Fiyatı 77 milyon dolar.

Fakat 30 bin metreküp bile küçük ölçekli LNG için büyük kalabilir. Belki zamanla üst sınır 10 bin metreküpe inecek. Hatta mikro LNG gemileri gündeme gelecek. Çünkü Karayip adalarındaki gibi küçük adaların her iki haftada bir 1500 metreküp gaza ihtiyaç duyacağını varsayarsak şu anda küçük ölçekli olarak sınıflanan gemiler çok büyük kalacak. O yüzden kapasitesi 1000 metreküp civarında olan gemiler ileride öne çıkacak. Şu anda mevcut en küçük LNG gemilerinden biri Norveç’te faaliyet gösteren 1100 m3’lük Pioneer Knutsen.
Geçtiğimiz Mayıs ayında Gibraltar’da devreye giren LNG terminaline 117 metre uzunluğunda küçük LNG gemisiyle getirilen LNG, terminalde bulunan her biri 1000 metreküp kapasitesinde olan 5 tanka aktarılacak ve yeniden gazlaştırılan gaz, boru hattıyla liman yakınında bulunan 80 MW’lık bir santralde kullanılacak.

SSLNG pazarının büyüklüğü

Resmi bir rakam yok ama sektördeki uzmanların tahminine göre SSLNG sektörü bugün dünya LNG sektörünün %15-17’sini oluşturmaktadır. Yani 50 Mtpa civarında. Bunun bölgelere göre ayrımı da haliyle tahmin yapanlara göre değişiyor. Hangi tahmine bakarsanız bakın Asya ve Avrupa’nın hemen hemen benzer büyüklükle bu pastanın %90’unu oluşturduğunu görürsünüz. Çin’in LNG talebindeki büyümenin devam edeceği varsayımıyla SSLNG sektörünün 2030 yılında 100 Mtpa’ya yaklaşacağı tahmin ediliyor.

Bu tahminde genelde deniz ulaşımında LNG kullanımının da beklendiği şekilde gelişeceği var sayılıyor. 2030 yılında dünya LNG talep tahminlerinin 600 Mtpa civarında olduğunu göz önüne alırsak, gelecekte SSLNG sektörünün LNG pazarındaki payının üç aşağı beş yukarı bugünkü oranını en azından koruyacağını söyleyebiliriz.

SSLNG pazarında Avrupa başı çekiyor. Norveç, İspanya ve Fransa yanında İtalya’da da SSLNG sektörü hızla büyüdü. Mesela İtalya’da SSLNG yatırımları 2017 yılında sadece 300 milyon euro idi. Bu rakam 2019 yılının ilk çeyreğinde 1.8 milyar dolara çıktı.

Avrupa’nın hemen arkasından büyük çoğunluğunu Çin’in oluşturduğu Asya geliyor. Geri kalan %10’dan küçük kısmı ise diğer pazarlar oluşturuyor. Uzun vadede bu sıralamanın nasıl olacağını kestirmek çok zor. Özellikle önümüzdeki 4 yıl içinde SSLNG sıvılaştırma kapasitesinde ABD’nin dünya pazarının yarısına ulaşacağı tahmini dikkate alınırsa. Ama yine de ileride Asya’daki büyüme hızını küçümsememek gerekir. Burada özellikle Singapur’a dikkat etmekte fayda var.

Bugün SSLNG talebinde elektrik uygulaması, yani LNG’nin elektrik üretimi için kullanılması, başı çekiyor. 2030 yılında SSLNG talebinin talep segmentlerine göre yapılan tahminlerde kara taşımacılığının başı çekeceği, peşinden deniz taşımacılığı ve elektrik uygulaması geleceği yönünde görüş birliği olduğu gözleniyor.

SSLNG sektörünün büyümesinin temel nedenleri

SSLNG’nin yaygınlaşmasında gaz talebi az olan nispeten küçük ülkelerin, gaz alt yapısının ulaşmadığı bölgelerde gazın küçük ölçekte olsa da kullanımı ve ulaşım sektörü gibi yeni kullanım alanları büyük rol oynamıştır.

Gaz dağıtım şebekesinin bulunmadığı kasabalarda veya adalarda kurulabilecek distributed generation denilen küçük ve orta ölçekli modüler elektrik üretim santrallerine LNG sağlayarak bölgenin elektrik ihtiyacına cevap vermesi de bunlara eklenebilir. Bu ölçekteki elektrik santralleri genelde rüzgar ve güneşten elektrik üreten ve doğal gaz şebekesinin ulaştığı yerlerde kullanılıyordu. LNG fiyatının artık rekabetçi hale gelmesi ve küçük modüler yeniden gazlaştırma sistemlerinin yaygınlaşması, haliyle dizel veya fuel oil kullanarak elektrik üretilen yerlerde büyük avantajlar sağlamaya başladı.

Biraz daha derine inildiğinde bölgesel ve ülke bazında uygulanan politikalar ve petrol ürünleri fiyatları karşımıza çıkar. Bunları daha da genişletebiliriz şüphesiz: Ucuz, bol ve büyüyen gaz arzı, LNG kullanımına yönelen ülke sayısının artması, ulaşım sektöründe LNG’nin tercih edilen yakıt cazibesini arttırması, kriyonejik teknolojide gelişme, çevresel baskıların artması ve LNG’nin diğer fosil yakıtlara nazaran daha cazip olması, LNG’nin kullanım alanlarının artması gibi.

Bunların arasında küresel çapta temiz enerji teknolojilerine yönelmenin giderek yaygınlaşması ve LNG’nin yakılması sonucu diğer fosil yakıtlara göre çok daha az SOx ve NOx salması ve neredeyse hiç partikül madde (is, toz vs.) salmaması giderek önem kazanmaktadır. Ulaşım sektöründe bu değerler LNG’ye göreceli üstünlük sağladığından LNG’nin ağır vasıta, gemiler ve trenlerde kullanımının yaygınlaştığını görüyoruz. Tabiki bunda ulaşım sektöründe sera gazı yayılımını azaltmak için getirilen yasal sınırlamaların da önemli etkisi olduğunu göz ardı etmemek gerekir.

Mesela Uluslararası Denizcilik Örgütünün 1 Ocak 2020 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek uygulaması gibi. Ağır vasıta ve gemilerde LNG kullanımının yaygınlaşması yanında yavaş da olsa trenlerde de LNG kullanımı yayılmaktadır. İspanya, Japonya, Çin, Hindistan ve diğer bazı ülkelerdeki denemelerin ileride daha yaygınlaşmasını bekleyebiliriz. Bu arada uçaklarda LNG kullanımına ilişkin uygulamaları da yakından takip etmek gerekir. Rusya bu konuda azimli gözüküyor.

LNG’nin gemilerde yakıt olarak kullanılması 1990’lı yılların başlarında Wartsila şirketinin ilk dizel-LNG çift yakıtlı motorunu tanıtmasıyla başlamıştı. Bugün LNG kullanan 170’den fazla geminin yanında 184 gemi ya inşa halinde ya da siparişi verilmiş durumda. Özellikle yeni siparişlere bakıldığında Cruise denilen dev turizm gemileri ve konteyner gemileri dikkat çekiyor. Bu arada offshore petrol ve gaz sektöründeki LNG ile çalışan destek gemileri ve platformlarını göz ardı etmemek gerekir. Norveç öncülüğünde 2003 yılında başlayan ve 2015 yılında Meksika Körfezine ulaşan bu dalga gittikçe büyüyor.

Gemilerde LNG kullanımının yaygınlaşması, haliyle bunkering ile doğrudan ilişkili. Şimdilerde pek karlı olmayan LNG bunkering sektörünün ileride karlı bir iş haline dönüşeceği konusundaki görüşler gittikçe artmakta. Haliyle rekabet de artacak. Mesela 3600 metreküp LNG taşıma kapasitesine sahip Cruise gemileri gibi LNG kullanan gemilere hizmet verme konusunda şimdiden sessiz bir rekabetin geliştiğine tanık oluyoruz. Hem şirketler bazında hem de limanlar bazında.

Şirket olarak baktığımızda şu anda Shell lider gözüküyor. Liman olarak bakıldığında Roterdam öne çıkıyor. Dünyanın en büyük bunkering limanlarından biri olan Roterdam limanından bu sene 30 bin ton LNG sağlanacağı tahmin ediliyor. Geçen sene bu rakam 10 bin tonun altındaydı. Yılda 10 milyon ton petrol bazlı gemi yakıtı sağlayan bir liman için 30 bin ton LNG tabiki şimdilik oldukça küçük olsa da önümüzdeki 5 yıl içinde 1 milyon tona çıkacağı bekleniyor. Her ne kadar LNG bunkering piyasası şimdilik çok küçük olsa da önümüzdeki seneye ilişkin tahminler gemilerde LNG kullanımının yaklaşık günde 100 bin varil tutarında petrol bazlı gemi yakıtını ikame edeceğini gösteriyor.

Gemilerde LNG bunkering gibi kara taşıtlarında da LNG istasyonları hızla gelişen bir sektör. Avrupa’da LNG istasyonları sayısı bakımından 50’ye yakın istasyonla İtalya bugün lider. Yani, geleceğin benzin istasyonlarında artık LNG de göreceğiz.

Tüm bu gelişmelere rağmen SSLNG’ye para yatıran şirketler için temel kıstas yine de yatırımın geri dönüşümü olacaktır. Dolayısıyla yatırımın geri ödeme periyodu hesaplamalarında en çok kafa yorulan faktörlerin başında fiyat gelecektir. Mesela, gittikçe önem kazanmaya başlanan LNG trucking dediğimiz LNG’nin ağır vasıtalar tarafından taşınması veya yakılmasında en önemli kıstas dizel fiyatıdır. Gemilerde LNG kullanımı söz konusu olduğunda ise fiyat faktörü yanında LNG değer zincirinin fiziki, stratejik ve ticari bağı olan bunkering ve ona bağlı yasal mevzuat, alternatif yakıtın fiyatı kadar önemli bir unsur olarak değerlendirilmektedir.

Özetle, genel olarak bakıldığında SSLNG ekonomisi hakkında kesin bir hüküm vermek mümkün değildir. Yatırım hesaplamalarındaki bir çok faktör (yer ve liman spesifik koşullar, LNG’nin alternatif yakıt fiyatlarıyla karşılaştırılması, yerel talep, teknoloji seçimi, iş modeli gibi) projeden projeye farklılık gösterecektir. Buna rağmen, toplam değer zinciri olarak ele alındığında SSLNG’nin standart LNG değer zincirinden çok pahalı olmadığı iddia edilebilir. En azından bazı çalışmalar böyle olduğunu söylüyor.

Teknolojide baş döndürücü ancak standartsız gelişme

SSLNG’nin gelişimi, yakınlarda bulunan daha büyük terminallerin aktiviteleri ile iç içe geçmiştir. Büyük kargoları küçük parçalara ayırıp (sirojenik kamyonlar, gemiden gemiye transfer vs) yeni müşteri segmentlerine verimli bir şekilde dağıtma yeteneği bu ilişkinin merkezindedir.

Bu gelişmede SSLNG zincirinde yer alan her halkada verimli tasarım ve performans yoluyla etkinliği sürekli olarak optimize etme ihtiyacı önemli rol oynamaktadır. Bu değer zinciri optimizasyonu iki ucu keskin kılıç gibidir. Bir tarafta fiziksel LNG tesisi, ulaşım lojistiği, talep, ticari kısıtlar gibi dizaynları ele alan standart dizaynları gerektirirken diğer yanda ısmarlama dizaynlar. Kolay bir şey değil tabiki.
Yaşıtlarım Gırgır dergisindeki Porof Zihni Sinir olarak bilinen pratik zekalı, meraklı ve akıl almaz icatlara imza atan karakteri illaki bilir. Bazı SSLNG sektöründeki birçok teknolojik yenilik ve inovasyon bana hep Porof Zihni Sinir’i hatırlatmıştır.

SSLNG’nin Çin’deki yaygınlaşmasını takip ederken acaba Çinliler de mi Gırgır okuyordu diye bir soru aklımdan geçmiştir. Bildiğiniz gibi, doğal gaz talebi hızla artmasına rağmen Çin’de boru hattı alt yapısı yetersiz kalmıştı. Bunun üzerine Çinli firmalar bu işe kafa yordu ve kriyojenik teknolojide inovasyon yaptı. Sıvılaştırma teknolojisini geliştirerek LNG’nin taşınması ve depolanmasını kolaylaştırdı, doğal gaz altyapısı olmaya yerlerde gazın kullanılmasını sağladı. Bugün 40 Mtpa civarında olan Çin’in LNG talebinin yaklaşık yarısı Çin teknolojisi ile geliştirilen SSLNG’den karşılanmaktadır.

Standart sıvılaştırma tesisleri genelde dört temel teknoloji prosesinden birini seçmek zorundadır. Yani dört şirketten birini seçmek zorundadır: Air Products, ConoccoPhillips, Shell, Linde. Gerçi dört şirketten bahsediyoruz ancak bunlardan biri pazarın %86’sını elinde bulundurmaktadır: Air Products.

SSLNG sıvılaştırma tesislerinde ise durum çok farklı. SSLNG sıvılaştırma teknolojisi sağlayıcılarına baktığımızda böyle bir yoğunlaşma görmüyoruz. Bir düzineden fazla teknoloji ve şirket olması bir yana bugün yeni teknoloji geliştirme yolunda amansız bir yarış yaşanmaktadır. Depolamada çok daha amansız bir yarış var. LNG tüplerinin gelişimine şöyle bir bakmanız yeter.

Akıl hastanesinde bir ziyaretçi doktora sorar: “Tımarhanelik kişileri nasıl anlıyorsunuz?”
– “Küveti suyla doldururuz. Hastaya, bir kaşık, bir fincan ve bir kova verip nasıl boşaltacaklarını sorarız”
– “Kova ile boşaltmak gerek, değil mi?”
– “Hayır, küvetin tıpasını çekerek”

Parlak bir gelecek

Son derece dinamik ve çekici olan SSLNG endüstrisi, uzmanlık gerektiren ama müthiş bir büyüme potansiyeli sahip bir endüstri. Özellikle bunkering ve benzin istasyonları, taşımacılık, ulaşım sektörleri gelecek vaat ediyor.

Pazara girişte büyük engeller yok, tehditleri daha sınırlı, teknoloji sağlayıcı yelpazesi oldukça geniş, rekabet çok yüksek.

SSLNG, gelişmekte olan bir endüstri olduğundan sahnede henüz bu endüstriyi şekillendirecek ve yön verecek bir lider bulunmamaktadır.

SSLNG konusunda Türkiye büyük potansiyel içeriyor. Bu yüzdendir ki, SSLNG uzmanlarına Avrupa’da önümüzdeki 5 yılda en çok büyüme fırsatı sunan 5 ülke say dediğinizde Türkiye’nin de telaffuz edildiğini duyarsınız. Bakalım 5 sene sonra bu beklenti ne derece gerçekleşecek.

Kalın sağlıcakla…