Enerji sektöründe hizmet dönemi

Türkiye pazarına odaklandığımızda “Enerji” konusu gündeme gelince ya petrol-doğal gaz fiyatları ya da bu kaynakların veya elektriğin kıtlığı durumu yani arz güvenliği akla gelen başlıca konulardı.

Geçtiğimiz 10 yıl içerisinde yapılan yatırımlar ve kaynak çeşitliliği ile gerek elektrik gerekse doğal gaz konusunda arz güvenliği meselesi yerini daha ziyade “fiyat bilinirliği”ne bıraktı. Zira fiyat konusunda güvenli bir model yoksa ülke içindeki denklemler çarpıklaşmaya mahkûm kalıyor.

Elbette, özellikle doğal gaz gibi konular sadece finansal ya da enerji ile değil aynı zamanda dış politika ve güncel jeopolitik ile de doğrudan ilintili.

Diğer taraftan, yurtiçinde tüketicilerin maruz kaldığı enerji fiyatları meselesi ise farklı bir boyutu ile yine enerji gündeminin temel maddelerinden. Burada evsel tüketici ile birlikte enerjiyi üretim veya ticaretinde girdi olarak kullanan sanayi ve ticarethaneleri birlikte düşünmek gerekiyor. Ekonomide katma değer sağlayan işletmelerin maliyetleri – dolayısı ile karlılıkları- her zaman öncelikli konulardan olmalı.

Ancak, primer enerji kaynaklarının ithalatında oluşan fiyatlar sebebi ile artan maliyetleri tüketiciye yansıtmama gibi bir strateji ön plana çıktığında sorunlar başlıyor. Öncelikle bu maliyetleri yansıtmamanın yollarına bakmak gerekiyor…

Doğrudan sübvansiyon veya piyasa fiyatına farklı araçlarla müdahale yöntemleri gibi farklı modeller uygulanabiliyor. Özellikle doğal gaz maliyetleri ile elektrik fiyatları arasındaki ilişki bu bakımdan piyasaya etki etti.

2019 yılından itibaren gözüken yeni model, gerçek maliyetlerin nihai fiyatlara yansıması şeklinde olacak gibi gözüküyor.

Bu durumla beraber, oldukça geride kaldığımız konularda ciddi bir atılım beklemek gerekiyor. Bunlar öncelikle enerji kullanımında verimlilik sağlayacak konular olmakla beraber, enerjinin gerek tüketiminde gerekse üretiminde farklı hizmet alanlarının yaygınlaşmasını göreceğiz.

Avrupa ve Amerika’daki fuar ve organizasyonlarda son yıllarda dikkat çeken eğilim, birçok yeni model geliştiren orta ve küçük boy yazılım, danışmanlık ve hizmet şirketinin, birçok alanda büyük şirketlere bu hizmetlerinin doğrudan sunucu olması şeklinde gözüküyor.

Yıllardır hizmeti ya da yazılımı satıp servis anlaşmaları şeklide yürüyen hizmetin satış ve bakım şekli böylece değişmiş oluyor.

Bu model gerçek fiyatlanan enerji ile çalışan pazarlar için önemli bir gösterge. Zira geleneksel olarak sübvanse edilmeye alışmış sanayici ya da tüccarın, küçük de olsa fark yaratma motivasyonu pek fazla olmuyor.

Ayrıca bu konuda hizmet modelinin evriliyor olması ile sabit bir yatırım kâbusunu görmeyecek olan şirketler için bu yönelim daha da kolay olacaktır.

Bu hizmet ve gelişim içerisinde outsource edilen elektrikli şarj istasyonlarından güneş panellerine, verimlilik projelerinden, santral ve tüketim yönetimine kadar onlarca farklı konu var. Ayrıca bu hizmetlerin gelişiminde kullanılan kendi insan gücümüz için de ciddi bir itici güç ve potansiyel olarak bakmak gerekir.

Bu konuda hızlı gelişim sağlanabileceğine ve en büyük teşviğin de pazarın “gerçekten” serbestliğini sağlamak olduğuna inanıyorum.