Bakan Dönmez’den sektöre önemli mesajlar

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Türkiye Enerji Zirvesi tarafından düzenlenen çevrimiçi buluşmada 600’ün üzerinde sektör paydaşıyla buluştu.

Çevrimiçi buluşmada enerji sektörünün gündemindeki son gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bakan Dönmez, elektrik, doğal gaz ve akaryakıt piyasasının cevabını merakla beklediği bir çok başlıkta önemli değerlendirmelerde bulundu.

Enerji Şirketler Grubu Başkanı Sertaç Komsuoğlu ve Türkiye Enerji Zirvesi Başkanı Mustafa Karahan’ın moderatörlüğünde gerçekleşen toplantıya Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in yanı sıra EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz ile Bakan Yardımcıları Abdullah Tancan ve Alparslan Bayraktar da katıldı.

Ülkenin en kapsamlı ve birçok paydaşı bir araya getiren buluşması Türkiye Enerji Zirvesi’nde sektörle bir araya gelmekten büyük bir memnuniyet duyduğunu belirterek sözlerine başlayan Dönmez, Türkiye’nin Kovid-19 ile mücadele başarısıyla tüm dünyanın takdirini topladığını ifade etti.

BAKAN DÖNMEZ’DEN MÜCADELENİN GİZLİ KAHRAMANLARINA ÖZEL TEŞEKKÜR

Dünyanın en gelişmiş ülkelerinin vatandaşlarını kaderlerine terk ettiği bir dönemde Türkiye’nin tam tersi bir anlayışla vatandaşına sahip çıktığını ifade eden Dönmez; “Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” diyen bir ecdadın torunları olarak bizler her bir vatandaşımızı yaşatmanın, hayata bağlamanın gayreti içerisindeyiz. Bu süreci kurallara sıkı sıkıya riayet ederek hep birlikte atlatacağız inşallah. Sağlık çalışanlarımız bu mücadelenin en ön saflarında yer alırken, onları arka planda destekleyen, Türkiye’nin enerjisi hiç bitmesin diye sahada 7/24 çalışan bu mücadelenin gizli kahramanları var. Enerji ve tabii kaynakların farklı alanlarında büyük bir sorumluluk aşkıyla çalışan bütün çalışanlarımıza bu vesileyle buradan bir kez daha teşekkürlerimi iletmek istiyorum” diye konuştu.

BU SÜREÇTE ENERJİ SEKTÖRÜ ÜZERİNE DÜŞENİ BAŞARIYLA YÜRÜTMEYE DEVAM EDİYOR

Kovid-19 salgını boyunca elektrik, doğal gaz ve madencilik sektör temsilcileriyle koordineli hareket edildiğini söyleyen Dönmez; “Sektör temsilcilerimizin görüş, talep ve önerilerini dinledik. Çalışanlarımızın sağlığı ve sektörün sürdürülebilirliği için arka arkaya birçok tedbir açıkladık ve destek sağladık. Sağlamaya da devam edeceğiz inşallah. Üreticilerimizi, yatırımcılarımızı ve çalışanlarımızı asla yalnız bırakmayacağız. Bu süreçte enerji sektörü üzerine düşeni başarıyla yürütmeye devam ediyor. Bildiğiniz üzere evde izolasyon sürecinin başlamasıyla birlikte hanelerimizdeki enerji tüketimi arttı. Bu süreçte devlet olarak bize ve sektör olarak sizlere düşen en önemli görev kesintisiz enerji arzı sağlamaya devam etmek. Vatandaşlarımızı enerjiden asla mahrum bırakmamak. Talep ve şikâyetlere her zamankinden çok daha fazla duyarlı olmak” ifadelerini kullandı.

SÜREÇ BAZI AVANTAJLARI DA BERABERİNDE GETİRDİ

Petrol fiyatlarındaki tarihi düşüşle ilgili değerlendirmelerde de bulunan Dönmez, konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı: “Arz talep dengesinin değişmesiyle ani dalgalanmalar yaşayan ve tarihi bir düşüş eğilimi gösteren petrol fiyatlarının, kısa ve orta vadede eski günlere dönmeyeceği aşikâr. Biz fiyatların düşük ya da yüksek olmasından ziyade öngörülebilir olmasını istiyoruz. Bu süreç bizim gibi alıcı ülkeler açısından bazı avantajları da getirdi elbette. Petrol stoklarımızı ucuz petrolle doldurduk.

Dünyanın en büyük arama ve üretim şirketleri Akdeniz’den çekilirken, biz hem Akdeniz hem de Karadeniz’de çalışmalarımızı aralıksız sürdüreceğiz. Kara alanlarımızda teknolojik gelişmelerin de etkisiyle yerli üretimimizi artırmaya devam edeceğiz. Milli Enerji ve Maden Politikamızın üç sacayağından biri olan öngörülebilir piyasalar hedefimizin önemi bu dönemde daha da belirgin hale geldi.

ENERJİ SEKTÖRÜNDEKİ DİJİTAL DÖNÜŞÜM HIZ KAZANDI

Sektörün içerisinde bulunduğu dijital dönüşümün bu süreçte daha da hız kazandığını söyleyen Bakan Dönmez, şirketleri yeni döneme adapte olmaları konusunda uyardı. Uzaktan müşteri hizmetleri ve çalışmanın teknik altyapısının tüm işletmeler için test edildiği bir dönemden geçildiğini belirten Dönmez; “Bu süreçten verimlilik, insan kaynağını doğru kullanma ve fiziksel çalışma koşullarını yeniden düşünme adına önemli dersler alarak çıkmalıyız.  Her bir sektör temsilcimiz ve özellikle yöneticilerimiz kaynakların doğru kullanılmasına yeniden yönelmeli. Kriz yönetimi ve kriz iletişimi gibi alanlara daha fazla önem vermeliyiz.  Sektörümüz başta doğal afetler olmak üzere deneyimliydi fakat bu farklı bir hadise. Doğrudan hizmet verdiğimiz müşterilerimizin sağlığını tehdit eden küresel bir krizin yansıması olarak ülkemizde görüldüğü için yeni tecrübeler edinmiş olduk. Ciddi kapasite artışlarının bu dönemde faydasını gördük. Alt yapı hizmetlerinde ciddi bir aksama olmadan bu dönemi atlattık, atlatmaya da devam ediyoruz” dedi.

Bakan Dönmez’den sektöre önemli mesajlar

Enerji ve tabii kaynakların her alanında bugün değil, yarın dahi neler olabileceğini şimdiden planlıyoruz. Bu planlar doğrultusunda da adım adım destek ve tedbirlerimizi uyguluyoruz. Bu amaç kapsamında bu yıl ortaya koyduğumuz hedeflerimizi ve uygulamayı planladığımız her türlü çalışmamızı mümkün olduğu kadar ertelemeyeceğiz, ötelemeyeceğiz. Türkiye’nin genç nüfusu, yüksek enerjisi ve Sayın Cumhurbaşkanımızın güçlü liderliğiyle hep birlikte başaracağız. Yolumuza salgın öncesinden daha güçlü bir şekilde devam edeceğiz. Türkiye yeni dünya düzenine enerjisiyle yön verecek. Her alanda attığımız adımlar yarını bugünden şekillendirecek. Her krizin bir fırsata gebe olduğunu, her durgunluğun yüksek ivmeli bir devinimin habercisi olduğu gerçeğini unutmayarak, sektör olarak salgın önlemlerini yerine getirip yarına hazır olmalıyız.”

İYİ GÜNLERDE MÜŞTERİYE SATAYIM, ZOR GÜNLERDE SIRTIMDAN ATAYIM ANLAYIŞI DOĞRU DEĞİL

Elektrikte yüzde 15, doğal gaz tüketiminde ise yüzde 15’lik bir daralmanın olduğunu ifade eden Bakan Dönmez, konutlardaki elektrik ve gaz tüketiminin ise arttığını ifade etti. Bakan Dönmez sözlerine şöyle devam etti: “Görevli tedarik şirketlerinin görevlerini yerine getirememe gibi bir risk söz konusu değil. Hem EPİAŞ tarafında hem de EÜAŞ tarafında yükümlülüklerini takip ediyoruz. Bu arada özel tedarik şirketlerinin bazılarının portföy boşaltmaya yönelik girişimlerinin olduğunu da görüyoruz. İyi günlerde ben müşteriye satayım, zor günlerde sırtımdan atayım anlayışı doğru değil. Evet, serbest piyasa şartları gereği herkes istediğini, istediği şartlara satabilir. Buna kimsenin bir itirazı olmamakla birlikte eğer müşteriniz size düzenli olarak yükümlülüklerini yerine getiriyor borcunu ödüyorsa şu andaki belirsizlikleri gerekçe göstererek bir şeyleri üstünden atma anlayışı doğru değil. Aslında herhangi bir zorunluluk olmadan portföy boşaltan firmaları bizim teşhir de etmemiz gerekiyor. Çok teknik anlamda yükümlülüklerini yerine getiremeyenlerle elbette mevzuattaki kurallara göre yaptırımlar yapılır fakat mevzuatın kendisine verdiği hakları suiistimal edenleri de teşhir etmek gerekiyor” dedi.

YEKA VE YEKDEM’DE ESKELASYON

Toplantıda söz alan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan, YEKA ile alakalı yapılan değişiklik kapsamında bundan sonraki yapılacak YEKA yarışmalarında tekliflerin TL olarak sunulması fakat teklif tarihinden itibaren de ödeme süresi boyunca belli bir eskalasyonla da bu fiyatın teklif fiyatının eskale edilmesi kurgusu getirilmiş olduğunu ifade etti. Benzer bir kurgunun 2020’den sonraki YEKDEM için de planlandığını ifade eden Tancan, Bunun için de bir yasa değişikliği gerekiyor. Meclis çalışmaya başladığında gündemine gelme ihtimali yüksek. Her halükarda gerek YEKA’da gerekse de YEKDEM’de TL fiyatların bir eskalasyonun söz konusu olması lazım ki; bunlar finans kurumları tarafından kredibil olsunlar. Yani kredi alabilir projeler haline gelsinler. Bu konuda nasıl bir eskalasyon yapılırsa, kredi konusunda sorun yaşanmaz, esas belirlenmesi gereken kısım burası. Bu sebeple bu projelere ilişkin bugüne kadar çok miktarda kredi vermiş olan bankalarla görüşmelerimizi yaptık. Onlar ‘şu şekilde bir eskalasyon söz konusu olursa biz kredi verebiliriz’ şeklindeki görüşlerini Genel Müdürlüğümüze ilettiler. Şimdi onları kendi aramızda bir değerlendireceğiz ve eskalasyonla ilgili kararı da kesinleştirdikten sonra muhtemelen önümüzdeki ay YEKA ilanlarına çıkabiliriz” şeklinde konuştu.

TÜRKİYE’DE DAHA ÖNGÖRÜLEBİLİR MALİYET ESASLI AMA DÜŞÜK FİYATLAR GÖRME ŞANSIMIZ OLACAK

Toplantıda söz alan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Alparslan Bayraktar, doğal gazla ilgili öngörülebilir bir piyasa fiyatlandırması tüm sektörler için kendilerinin en öncelikli konularından bir tanesi olduğunu belirterek, öncelikli konulardan bir tanesinin de maliyet esaslı fiyatlandırma konusu olduğuna dikkati çekti. Bayraktar sözlerini şöyle sürdürdü: “Çünkü maliyet esaslı fiyatlandırma, bizim finansal sürdürülebilirlik için hem şirketlerimiz için hem sektör için olmazsa olmaz unsurlardan bir tanesi. Birçok kontratımızın petrol endeksli olması, petrol fiyatlandırmasına bağlı olması nedeniyle petrol piyasasında yaşanan anormal bir kırılganlık var, bunun getirdiği belirsizlik var. Açıkçası bu kadar belirsiz bir ortamın içerisinden böyle öngörülebilir bir fiyat yapısı oluşturmak çok kolay değil. Ancak şunu söylemekte fayda var. Özellikle Sayın Bakanımızın çok yakından takip ettiği konulardan bir tanesi biz doğal gazda son 4 yılda özellikle altyapıya yaptığımız yatırımlar. Bunun geçirdiği alternatif tedarik imkânları nedeniyle önemli bir kilometre taşına doğru yaklaşıyoruz. BOTAŞ’ın biraz daha sürdürülebilir bir nakit akışını yönetme ile ilgili çok çaba sarf ettik. İnanıyorum ki bütün beklediğimiz 3-4 senedir yatırım yaptığımız konulardaki geri dönüşler çok kısa zamanda karşılık verecek ve Türkiye’de daha öngörülebilir ve maliyet esaslı ama düşük fiyatlar görme şansımız olacak. Çünkü ciddi anlamda LNG yatırımı yaptık. BOTAŞ önemli oranda toplam aldığı tedarikte LNG’nin payını arttırdı. Bu seneyi belki yüzde 35’ler civarında bitireceğiz ama bu çok önemli bir rakam. Ümit ediyoruz bütün bunları sisteme yansıtabiliriz. Tabii ki firmaların sektörlerin koşullarını da göz ardı etmememiz lazım. Çünkü hakikaten BOTAŞ’ı uzun bir zamandır taşımaya çalışıyoruz bu anlamda ama artık bunların sonuç vereceği bir döneme doğru gidiyoruz” dedi.

Bayraktar, petrol fiyatlarındaki düşüşün doğal gaz fiyatlarına BOTAŞ’ın santrallere yaptığı satış fiyatına yansımasına ilişkin olarak ise, “Biliyorsunuz yani konutta halen devam eden bir sübvansiyon var ama diğer tarafta daha maliyet esaslı bir yapıdayız, dolayısıyla maliyetleri düşürmeye başladık, başlıyoruz. İnşallah bunu diğer tarafa da en kısa sürede yansıtmayı hedefliyoruz. Ümit ediyorum en kısa zamanda o santrallerimizin de enerji skalamızın içerisinde hak ettikleri yeri almasını sağlayabiliriz” değerlendirmesinde bulundu.

LİBYA İLE İMZALANAN MUTABAKAT ZAPTI SONRASI TPAO İLK ARAMA BAŞVURUSUNU YAPTI

Sözlerini sürdüren Bakan Dönmez, geçtiğimiz yıl Kasım ayında Türkiye ile Libya arasında deniz yetki alanlarının paylaşılmasına ilişkin bir mutabakat zaptı imzalandığını hemen ardından iki ülkenin meclislerinden geçtiğini ve Birleşmiş Milletler’e de başvurular yapıldığını hatırlatarak, “Şu anda bizim kendi içimizde işlemesi gereken bir süreç var o da askı ve ilan süreci. Bu alanların arama ve üretim faaliyetleri açıldığına dair bu da 3 aylık bir süreç yani. TPAO da bu arada başvurusunu da yaptı. Sonrasında da sismik çalışmalara açacağız. Çünkü sismiklerin toplanması gerekiyor, akabinde o dataların verilerin değerlendirilmesi, hangi bölgelerde sondaj yapılacak, o kararların verilmesi gibi bir iş planımız var” dedi.

Düşen petrol fiyatlarına rağmen Türkiye’nin mümkün mertebe şartları da zorlayarak petrol ve gaz arama sondaj faaliyetlerine devam edeceğini belirten Dönmez, bir anlamda aslında daha önceden yatırım anlamında büyük oranda bitirmiş ve finansmana bağlamış kapanmış projeler yaptıklarına dikkati çekerek. “Netice itibariyle petrole olan ihtiyaç bitmeyecek. Bugünkü fiyatlara bakıp da 3-5 yıl sonrasında da böyle olacak demek doğru değil. Petrol endüstrisi zaten bu işlere alışık. Baktığınızda 5-10 yılda bir bu tip krizlerin gerçekleşir de bunun biraz farklı oluşu şöyle; daha önce biraz daha bölgesel krizler olurken, tüm dünya ülkelerini etkileyen bir krizle karşı karşıyayız. Benim de tahminim yani başlanmamış yatırımların erteleneceği. Sektör olarak baktığımızda, başlanmış yatırımlar açısından da bunlara devam edip edilmeyeceği yönünde karar verileceğini düşünüyorum. Özetle biz programımıza mümkün mertebe sadık kalarak ilerlemeye devam edeceğiz. Enerji ve tabii kaynaklar alanındaki yatırımları koordinasyonuna ilişkin diğer kamu kurum, kuruluş, yetkili ve temsilcileriyle birlikte yılda birkaç kez bir araya gelerek genel anlamda bu yatırımların nerelerde tıkanıyor ve bunları tartışıyoruz” şeklinde konuştu.

ULUSAL STOK KOMİSYONU KULLANILMAYAN STOK KAPASİTESİNİ KULLANABİLİR

Akaryakıtta tüketimdeki düşüşe ve stok değer kayıpları konusuna da değinen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez 2-3 hafta önce gerçekleştirilen G-20 Enerji Bakanları Zirvesi’nde de en önemli gündem maddelerinden birinin bu konu olduğunu belirterek, “Dünya olarak günlük 99-100 milyon varillik tüketimimiz var. Bizim o toplantıyı yaptığımız tarihlerde talep azalışı günlük 15-20 milyon varile denk geliyordu. O gün orada 10-13 milyon varil kısılmasını öngören OPEC ve OPEC+’nın planları görüşülmüştü.  Biz bu sürece şöyle bakıyoruz. Biz talep ülkesiyiz,  kendi arzımız yetersiz. Tabi baktığımızda fiyatların düşmesi bizim işimize yarar ama bunları avantaja çeviriyorsanız yarar. Normal bireysel kullanıcıysanız en fazla arabanızın deposunu sürekli dolu tutabilirsiniz ama dolu tutacağımız başka yer daha var; özellikle sektörün depoları. Bununla alakalı olarak da biz birkaç haftadır bir çalışma içerisindeyiz. Bu rafineri tarafında stokların daha çok yukarılarda tutulmasına ilişkin olarak. Stok kapasitesini kullanamayacak depolarımız varsa onlar bize bildirsinler. Ulusal Stok Komisyonu oraları kullanacak, dolayısıyla da stok değer kaybı sorunu da olmamış olur.  Ama sorunun çözümü stok tutmak istemiyorlarsa biz tutabiliriz” diye konuştu.

YAN HİZMETLER VE TALEP TARAFI KATILIMINDA ÇALIŞMALAR DEVAM EDİYOR

Toplantıda söz alan EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, Yan Hizmetler Yönetmeliği ile ilgili olarak tarafların görüşlerini aldıklarını belirterek, “Bu konuda sıkı çalışma yürütüyoruz. Piyasanın, sektör paydaşlarının görüşlerini de aldıktan sonra bu çalışmayı inşallah sonuçlandıracağız. Yani talep tarafı katılımda görüşleri toparladık, yan hizmetlerde de devam ediyor. Hem sektörle, hem bakanlığımızla birlikte çalışmalarımıza devam ediyoruz. İnşallah en yakın zamanda, bayram ertesinde onu da bitirip, ondan sonra son şeklini veririz” dedi.

TEMMUZ’DA KARADENİZ’DE MİLLİ GEMİMİZLE İLK SONDAJIMIZA BAŞLAYACAĞIZ

3-4 yıldır Doğu Akdeniz’de aktif bir politika izlediklerini ve gerek Türkiye Cumhuriyeti’nin haklarının koruması, gerekse kardeş ülke Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin haklarının korunması noktasında hükümetin gerekli adımları attığını belirten Bakan Dönmez, “Kararlı bir şekilde de bunları uygulamaya devam ediyoruz. Güney Kıbrıs Rum yönetimi dışında Doğu Akdeniz’de bu faaliyetin içerisinde olan herkesle de görüşebileceğimizi ifade etmiştik. Öteden beri ‘Kazan-Kazan’ mantığı ile yani bir profesyonel iş yönetim mantığıyla buna da hazır olduğumuzu söyledik. Nitekim bizi oyunun denklemin dışında tutmaya dönük çabaların karşılığının olmadığını da bugün daha net görüyoruz. Bazı petrol şirketlerinin Doğu Akdeniz’de arama üretim faaliyetlerini askıya almaları oradan çekilmeleri de bunu gösteriyor. Onlar da bu kriz vesilesiyle dün söyleyemediklerini bir şekilde bugün böyle söylemiş oluyor.

Onun dışında biz gerekirse Akdeniz’de gerekirse Karadeniz’de yani açık denizlerdeki arama, araştırma, üretim kabiliyetlerimizi teknik altyapımızı da sürekli artırdık, artırmaya da devam ediyoruz. Biz bu işe başladığımızda 6- 7 sene oldu;  Barbaros Hayreddin Paşa sismik araştırma gemisiyle başlamıştık, ondan sonra Oruç Reis sismik araştırma gemisi ona kardeş olarak geldi. Fatih gemisiyle başladığımız derin deniz sondaj gemilerimize Yavuz bu yıl içerisinde filomuza kattığımız Kanuni ile de devam ediyoruz. Şu anda Yavuz adanın güney batısında Selçuklu-1 adını verdiğimiz lokasyonda operasyona devam ediyor. Fatih Gemimiz de Marmara’da. Karadeniz seferine hazırlık için burada gerekli çalışmaları tamamlanmak üzere. Kulenin sökülmesi gerekiyor. 3 tane Boğaz Köprüsü’nün altından geçeceği için. Akabinde planımız Temmuz ayında kendi milli gemimizde ilk sondajımıza başlamak. Daha önce biliyorsunuz 5-6 tane uluslararası şirketlerin sondajları olmuştu. Yeni aldığımız Kanuni sondaj gemimiz de şu anda Mersin’de gerekli aktivasyon, sertifikasyon, test bakım çalışmaları yapılıyor. Hedefimiz yıl içerisinde inşallah operasyonlara hazır hale getirmek” diye konuştu.

EPDK VE ULUSAL STOK KOMİSYONU GEREKLİ YARDIMI VE KOLAYLIĞI SAĞLAMAYA ÇALIŞIYOR

EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, sektörün Ulusal Stok Komisyonu kararına göre tutulması gereken stok miktarı hesaplanmasında bir önceki yılın satışlarının baz alınmasının uygulamasının önümüzdeki süreçte bu yılın içeriği baz alınarak değerlendirilmesi yönündeki talebine ilişkin olarak, “Yasada açık hüküm var. Yani kanunlar da günlük günübirlik çıkmıyor. 1 ay böyle bir problem oldu diye her zaman böyle bir problem olacak değil. Biz bu süreçleri takip ederken, EPDK ve Ulusal Stok Komisyonu olarak zaten gerekli yardımı, kolaylığı da sağlamaya çalışıyorlar ama onun da bir sınırı var. Yani tamamen yasal bir düzenleme var bu yasal düzenlemede sektörün kendi önerisiyle çıkan bir kanundur. Dolayısıyla bunu bugün değiştirme imkanımız yok” diye konuştu.

MİNİ YEKA ÜÇÜNCÜ ÇEYREKTE

Mini Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) yarışmalarının bu yılın ilk yarısı için planladığını belirten Bakan Dönmez, “İçinde bulunduğumuz süreçte gerekli katılım sağlanamaz, gerekli hazırlık yapılamaz, dolayısıyla beklenen faydayı zamanında temin edemeyiz diye ertelemiştik. Şimdi tekrar görüştük, sektör de bu konuda istekli. Üçüncü çeyrekte bu yarışmaları tamamlamış oluruz” diye konuştu.