‘Öncelikli hedefimiz yatırımlarımızı doğru seçimlerle organik olarak büyütmek’

Doğan Enerji Genel Müdürü Burak Kuyan ile firmanın elektrik ve akaryakıt sektöründeki yatırımlarını ve yeni hedeflerini konuştuk. Türkiye dışında oluşabilecek fırsatları değerlendirdiklerinin altını çizen Burak Kuyan, “Öncelikli hedefimiz hem elektrik hem de akaryakıt sektöründeki yatırımlarımızı doğru seçimlerle organik olarak büyütmek” dedi.

Doğan Enerji Genel Müdürü Burak Kuyan ile RES ve HES yatırımlarının yanısıra firmanın mevcut durumunu, sektördeki hedeflerini ve Aytemiz ortaklığını konuştuk.
Doğan Enerji’nin faaliyetleri hakkında bilgi verebilir misiniz?
Doğan Enerji 2000 yılında Doğan Holding bünyesinde kuruldu. Tüm enerji faaliyetlerini tek çatı altında toplayan şirketimizin hedefi; her türlü kaynaktan enerji üretimi, dağıtımı ile toptan ve perakende olarak ticareti yapmak ve bu alanda Türkiye ve yakın coğrafyasında çeşitli yatırımları gerçekleştirmek. Doğan Enerji olarak elektrik ve petrol alanlarında yatırımlarımız var. 2017 ilk altı aylık sonuçlara göre; Doğan Enerji olarak Şah RES ve Mersin RES santrallerimiz ile Türkiye toplam rüzgar enerjisi kurulu gücü içerisindeki payımız %2,4 seviyesinde. Bu kapsamda, Türkiye toplam rüzgar kaynaklı elektrik üretiminin ise %2,3’ünü karşılamaktayız. Hidroelektrik Santralleri bazında ise, Boyabat HES ve Aslancık HES, Türkiye toplam hidrolik kaynaklı kurulu gücünün % 2,3 ‘ünü oluşturmakta olup, Türkiye hidrolik üretimi içerisindeki payımız ise %1,3‘tür. Aytemiz olarak ise, 2016 yılında beyaz üründe yüzde 70 oranında büyüme kaydederek sektörün en fazla büyüyen markası olduk. Doğan Enerji olarak amacımız bulunduğumuz iş kollarında değer zincirlerini mümkün olabildiğince tamamlamaktır.

“TÜRKİYE DIŞINDA OLUŞABİLECEK FIRSATLARI DA TAKİP EDİYORUZ”

Enerji üretiminde RES ve HES yatırımlarınız var. Elektrikte yeni yatırımlarınız olacak mı? Yol haritanızda neler var?

Elektrik sektöründe rüzgar portföyümüzü ek kapasite yatırımlarının yanı sıra 60 MW’lık önlisansına sahip olduğumuz Taşpınar RES projesi ile büyütmeyi hedefliyoruz. Yeni yatırımlar için özellikle yenilenebilir enerjide portföyümüzü geliştirmek için arayışlarımız sürdürüyor. Elektrik sektöründe Türkiye dışında oluşabilecek fırsatları da takip ediyoruz.
Kuzey Irak’ta petrol arama faaliyetleriniz var. Son dönemde Türkiye ile Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi arasında yaşanan gerilim bölgedeki yatırımlarınızı nasıl etkileyecek?
Biz de bölgede yaşanan gelişmeleri sürekli takip etmekteyiz. Biz olaya sadece kendi yatırımımız açısından değil, ülkemizin çıkarları açısından da bakmaya ve ona göre bir strateji oluşturmaya önem veriyor ve bunun için azami çaba gösteriyoruz.

“ALTERNATİF FIRSATLARI DEĞERLENDİRİYORUZ”

Enerji sektöründe Doğan Enerjinin gelecek stratejilerinde ağırlık noktası neler olacak? Enerjide kendisini nasıl konumlandıracak?
Doğan Enerji olarak öncelikli hedefimiz hem elektrik hem de akaryakıt sektöründeki yatırımlarımızı doğru seçimlerle organik olarak büyütmek. Bu kararları alırken portföyümüzdeki üretim çeşitliliğini de bozmadan, doğru ve rasyonel yatırımlar ile büyütmek için alternatif fırsatları değerlendiriyoruz. Doğan Enerji olarak bizim açımızdan önemli bir başka hedef ise yatırımlarımızı yurtdışına taşımak. Bu konu için farklı bölgelerde piyasa yapısı, mevzuat ve olası fırsatlar için sürekli araştırmalar yapıyoruz.

“2017 YILINI YİNE EN ÇOK BÜYÜYEN AKARYAKIT MARKASI OLARAK KAPATACAĞIZ”

Aytemiz ile gerçekleştirdiğiniz ortaklıkla akaryakıt dağıtım işine tekrardan dönüş yaptınız. Bu ortaklık nasıl gidiyor? Koymuş olduğunuz hedeflerin neresindesiniz?
Doğan Grubu’nun bu sektördeki önceki yatırımlarından ötürü derin bir bilgi birikimi mevcut. Aytemiz ailesi ile birlikte oluşturduğumuz ortaklık verimli bir şekilde ilerliyor. Her iki grup arasında ortaya çok güzel bir sinerji çıktı. İşe bakış açıları ve iş yapma biçimlerimiz örtüştü. Bu sinerjiyi sadece masa başında değil rakamlar bazında da ortaya koyabiliyoruz. Ortaklığa başladığımız dönemde yüzde 2’lerde olan pazar payımız son verilere göre yüzde 4 seviyesine geldi. Yenilikçi ürün ve hizmetleriyle sektördeki yoğun rekabetten farklılaşan ve bayilerini her zaman el üstünde tutan bir iş anlayışıyla hareket eden Aytemiz, 2016 yılında da sektörün en hızlı büyüyen markası olmayı başardı. Yakaladığımız bu büyümeyle rekabetten sıyrıldık. Ortaklık planları dahilinde 5 yıllık plan içerisinde koyduğumuz hedeflere biz 2.5 sene gibi kısa bir sürede ulaştık. Ortaya çıkan bu başarı tablosu bizi esas hedeflerimize ulaştırmak için çok daha güçlü bir motivasyon aracı oluyor. 2017 yılını da yine en çok büyüyen akaryakıt markası olarak kapatacağımızı öngörüyoruz. Tabi ki 2016 çok keskin iniş çıkışların yaşandığı bir yıl olması itibariyle hepimiz için zorlu geçti. Ne var ki, tüm bu olumsuzluklara rağmen akaryakıt pazarı yüzde 6,9 oranında büyüdü. 2016 yılında 55 istasyon transferi gerçekleştirmeyi hedeflerken bu rakam 95’e ulaştı. 560’ın üzerinde sözleşmeli istasyonumuz var. Pompa satışlarındaki pazar payımız yüzde 4,5’e çıkıyor. Türkiye’de, taşıt sayısının her geçen yıl arttığı bilinen bir gerçek. Bu da Türkiye’nin gelişen bir ekonomi olduğunu ve önümüzdeki dönemde de bu büyümesini sürdüreceğini gösteriyor. Rekabet ettiğimiz pazarda yabancı oyuncular şimdilik daha baskın. Zamanla bu yapının değişeceğine, uzun vadede bizim gibi yerli oyuncuların pazarda çok daha başarılı bir noktaya geleceğine inanıyorum.

‘SERBEST PİYASAYA TARİFE YAPISI ORTADAN KALDIRILARAK ULAŞILIR’

Elektrik piyasasında tedarik ve perakende şirketleri son zamanlarda fiyatlar nedeniyle zor bir süreçten geçiyor. Piyasadaki mevcut durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Beklentileriniz ve öngörüleriniz neler?

2017 senesi tedarik ve perakende sektörü açısından oldukça zorlayıcı bir yıl oluyor. Özellikle, ağır geçen kış şartları ile dolarda yaşanan ani artışlar elektrik fiyatlarında yukarı yönlü bir harekete neden oldu. Bu gelişmelerin beraberinde getirdiği mevcut piyasa durumu, esasında bizim açımızdan en önemli hususu ortaya koymuş bulunuyor. Tarife konusunun serbest elektrik piyasası kapsamında yeniden değerlendirilmesinin ne derecede önemli olduğu anlaşılıyor. Sektördeki tüm paydaşların arzuladığı serbest piyasa nosyonuna ancak tarife yapısının ortadan kaldırılarak ulaşılabileceğine inanıyorum. Perakende sektörü kendi içerisinde yaşadığı rekabet sayesinde fiyatların anormal seviyelerde artmasının önüne geçebilecek temel bir yapıya sahip. Bu sebeple, son kaynak tarife yapısına geçiş ile birlikte, sektörün yaşadığı varolma savaşının önüne geçileceğini düşünüyorum.