“Büyük devlet olmanın ilk şartının uç ürün ve markalaşma olduğunun farkındayız”

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından düzenlenen “Enerjide Arama Buluşmaları-Ar-Ge” başlıklı programda yaptığı konuşmada “Türkiye olarak enerjide merkez ülke olacağız diyoruz. Çünkü gerçek anlamda büyük devlet olmanın ilk şartının teknoloji temelli uç ürün ve markalaşma ile olacağının farkındayız” diye konuştu.

Sibel ACAR-ANKARA/ Enerjide Arama Buluşmaları kapsamında gerçekleştirilen toplantıların dördüncüsü olan “Enerjide Arama Buluşmaları-Ar-Ge” programı Bakanlık binasında gerçekleştirildi.

“ELİMİZDEKİ EN BÜYÜK GÜÇ BELİRSİZLİK KARŞISINDA GELİŞTİRECEĞİMİZ YAKLAŞIMLARDIR”

Enerjinin geleceğine dair yeni bir söz söylemek adına gerçekleştirilen Enerjide Arama Buluşmalarımıza hoş geldiniz, sefalar getirdiniz diyerek sözlerine başlayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez; “Enerji Bakanlığı bünyesinde bir nevi küçük bir think tank mantığında hayata geçirdiğimiz ve bakanlığımızın politikalarının belirlenmesine de katkı koyan Arama Buluşmaları bizim için ayrı bir önem taşıyor. Bugün tüm yeniliklerin olmazsa olmazı araştırma-geliştirmeyi yani AR-GE çalışmalarımızı konuşacağız, tartışacağız. Yerli kaynaklarımızı devreye alma konusundaki plan ve stratejilerimiz enerji politikamızın tam kalbinde yer alıyor. Yerli kaynaklarımızdan bahsederken bizim için iki çeşit kaynak var: Maddi kaynaklar ve maddi olmayan kaynaklar. Maddi kaynaklarımız hepinizin bildiği üzere enerji kaynaklarımız, doğal kaynaklarımız. Maddi olmayan kaynaklarımız ise insan gücümüz, zekâmız, bilgimiz, birikimimiz, girişimciliğimiz ve teknolojimiz. Kısacası bizleri geleceğe taşıyacak, geleceği şekillendirecek ileri götürecek insan kaynağımız ve ortaya koyacağı katma değer. Maddi kaynaklarımız herkes tarafından kolaylıkla anlaşılabilen ve üzerinde kolaylıkla strateji geliştirilebilen kavramlar. Ancak maddi olmayan kaynaklarımız konusunda strateji geliştirmek o kadar da kolay değil. Çünkü insan, doğa, çevre, teknoloji, dünya büyük bir değişim içerisinde ve bu değişimin tetiklediği olay ve örgüler bazen bir sistemin yenilenmesine, bazen revize edilmesine, bazen de yıkılmasına neden oluyor. Burada elimizdeki en büyük güç bu belirsizlik karşısında geliştireceğimiz öngörüler, analizler, araştırmalar, sosyolojik, siyasal okumalardır. Ancak bu şekilde belirsizliği daha görünür hale getirebiliriz. Bizler de bu belirsizliği arama konferanslarıyla, paydaşlarımızla daha sık bir araya gelerek, dışarıdan farklı görüş ve düşünceleri de alarak çözmeyi planlıyoruz” dedi.

“ÖNEMLİ OLAN SADECE BİLMEK DEĞİL; BİLENLERİ DE SÜRECE DÂHİL ETMEK, ORTAK AKLI İŞLETMEKTİR”

Bilimsel olarak büyük sektörlerde görülen en önemli problemlerden birinin koordinasyon problemi olduğuna dikkati çeken Dönmez; “Koordinasyon problemini çözmek için uzun vadeli planlar yapılır. Ama daha önemlisi koordinasyon problemin asıl sebebidir.  Tüm tarafların eşit bilgiye sahip olması ve taraflarla sıkı bir iletişim düzeyinin kurulması koordinasyon probleminin çözümünde en önemli faktörlerden biridir. Burada sadece bizim Bakanlık olarak bilgilendirmemiz ve bilgilendirilmemiz yeterli değil. Aynı kulvarda koşan tüm sektör oyuncularının da çalışmaları konusunda birbirlerini bilgilendirmesi önemli. Bu sebeple Bakanlığımızın katılımcılık ilkesi gereğince tüm sektörlerimizden Ar-Ge çalışmaları yapan birimleri bir araya getirerek onlara bazı sorular yönelttik. Sektörlerimiz devletten nasıl bir Ar-Ge yaklaşımı bekliyor, süreci nasıl daha verimli hale getirebiliriz, yeni bir yapılanma gerekiyor mu? Mevcut yapılar nasıl işletilmeli ve daha da önemlisi bir enerji Ar-Ge ekosistemini nasıl geliştirebiliriz? Meslek hayatına Ar-Ge mühendisliğiyle başlamış biri olarak bu soruların ve cevapların hiç bitmeyen bir döngü olduğunu biliyorum. Ama bizim devlet bakışımızda önemli olan sadece bilmek değil, bilenleri de sürece dâhil etmek, ortak aklı işletmektir” diye konuştu.

Bakan Dönmez sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye olarak enerjide merkez ülke olacağız diyoruz. Çünkü gerçek anlamda büyük devlet olmanın ilk şartının teknoloji temelli uç ürün ve markalaşma ile olacağının farkındayız.  Elektrikli taşıtlar, akıllı şehirler, bilişim teknolojileri, telekomünikasyon ve özellikle enerji teknolojilerinde “benckmark” olacağız. 2023, 2053 ve 2071 hedeflerimize ilerlerken; dünya Türkiye’nin ve Türk insanının yazdığı hikâyeyi hayranlıkla seyredecek. Biz, insanımıza ve kabiliyetimize güveniyoruz. Yapmamız gereken tek şey, kapasitemizi ortaya çıkaracak altyapıyı kurmak.”