“Türkiye, Doğu Akdeniz’de hep çözümden yana oldu”

Global Energy Research Partners Araştırma ve Strateji Direktörü Emin Emrah Danış, TRT Haber’de yayınlanan ‘Uzman Gözüyle’ programına katıldı.

 

Doğal gaz piyasasını değerlendiren Danış, “Tüm anlaşmazlıkların temelinde gaz rezervi var. İlk gaz rezervi 2009 yılında İsrail açıklarında bulundu. Daha sonra Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) rezerv buldu. Asıl işi ilginç hale getiren 2015’te Mısır’ın Zohr sahasında keşfedilen rezerv oldu. Enerjinin bulunması buradaki çözümsüzlüğü daha da içinden çıkılmaz hale getirdi. Sorunlardan dolayı Doğu Akdeniz’de bulunan rezervler ticarileştirilemedi.” ifadelerini kullandı.

 

Danış, “Doğu Akdeniz’de bu sene sıcak gelişmeler oluyor. GKRY bir sondaja başladı, Fransız Total’le birlikte. 2013 yılında Rum Yönetimi belli bloklar için lisans vermişti. Bunların bir tanesinde sondaj çıkmamıştı. Afrodit sahasında ise 130 milyar metreküp civarında bir rezerv bulundu. 2015 yılında Mısır’da bulunan Zohr sahası bir anda dengeleri değiştirdi.”  dedi.

 

Doğu Akdeniz’de yaşanan siyasi ve ekonomik gelişmelerin enerji dünyasına etkilerinden bahseden Danış, “Enerji kaynaklarını hayata geçirilmesi, bunların dünya piyasalarına sunulabilmesi için iki açıdan uygun olması gerekiyor. Birisi ekonomik açıdan fizibilite, diğeri siyasi açıdan fizibilite. Doğu Akdeniz’de siyasi bir uyumsuzluk var.  Türkiye Doğu Akdeniz’de yaşanan gelişmeleri yakından takip ediyor. Fırkateynler 24 saat boyunca karakol görevi icra ediyorlar sondajın yapıldığı bölgede. Türkiye bugüne kadar Doğu Akdeniz konusunda, yani Kıbrıs konusuyla bağlantılı olarak hep çözümden yana olan taraf oldu. Uluslararası hukuk açısından baktığınız zaman KKTC halkının asli hakları ve menfaatleri var. Türkiye bunu hem kendi açısından hem de KKTC açısından sonuna kadar savunacaktır. Burada Türkiye’nin geri adım atmasını beklemek çok olası değil.” diye konuştu.

 

Danış, “Birleşmiş Milletler deniz hukukuna göre ülkelerin 12 millik karasuları mevcut. Bunun ötesine ve bitişiğine yani 200 mile kadar ülkeler, münhasır ekonomik bölgeler tahsis edebiliyor. Bunun anlamı siz ülkenizin sorumluluklarını, haklarını ilan ediyorsunuz diğer ülkelerin de burada serbest geçiş gibi hakları belirleniyor. Münhasır ekonomik bölgede ne yapabilirsiniz;  deniz tabanının altındaki kaynakları çıkarabilirsiniz, orada araştırma yapabilirsiniz, Çin’in yaptığı gibi suni ada inşa edebilirsiniz. Rum Yönetimi’nin ilan etmiş olduğu münhasır ekonomik bölgeyi Türkiye tanımıyor. KKTC’nin de hakkı var. Rum Yönetimi, çözüme yanaşmıyorsa Türk toplumunun haklarını, menfaatlerini dikkate almıyorsa Türkiye Cumhuriyeti de KKTC ile birlikte burada gerekli adımları atacaktır.” ifadelerini kullandı.

 

İSRAİL’İN DOĞU AKDENİZ’DE CİDDİ REZERVLERİ VAR

 

İsrail konusuna da değinen Emin Danış, “İsrail’in Doğu Akdeniz’de ciddi rezervleri var. Ama bunları çıkarmak için pazar bulmanız gerekiyor. İsrail bunu iki şekilde ihraç edebilir. Birincisi LNG vasıtasıyla, diğeri boru hatlarıyla ihraç edebilir. Baktığınızda en güvenli rota da Türkiye. Bu gazın Türkiye’ye gelmesi, oradan da Avrupa’ya ihraç edilmesi. Bu gazın Türkiye’ye gelmesi, enerji arz güvenliğinin artmasının yanı sıra rekabeti de artırarak maliyetlerin düşmesini sağlamak.”  şeklinde konuştu.

 

Danış, “Nisan ayında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak ‘Milli Maden ve Enerji Politikası’nı açıkladığında çok önemli bir nokta vardı. Her yıl iki adet Karadeniz iki adet Akdeniz olmak üzere toplam 4 tane sondaj planlanıyor. Bu kapsamda gemilerimiz orada sismik çalışmalar yapıyor.” dedi.

 

Emin Danış Katar krizine ilişkin değerlendirmede de bulundu. Danış, “Dünyadaki petrol rezervlerinin yüzde 47’si gaz rezervlerinin yüzde 43’ü Ortadoğu’da. Katar’ın burada önemli bir konumu var. Katar dünyanın üçüncü büyük doğal gaz rezervine sahip yaklaşık 24 trilyon metreküp. Aynı zamanda dünyanın en büyük LNG ihracatçısı. Katar yaptığı enerji hamleleriyle çok ciddi ekonomik güç elde etti. Bu durum bölgede tansiyona neden oldu.” diye konuştu.