Türk enerji şirketleri için tahkimin önemi artacak

Pek çok enerji uyuşmazlığına ilişkin tahkimde hakem olarak görev alan Stanimir A. Alexandrov ve yine enerji tahkimi konusunda deneyimli Avukat Değer Boden enerji uyuşmazlıkları tahkimini Gas&Power’a anlattı.

Son yıllarda gerek yabancı şirketlerin Türkiye’deki enerji yatırımları gerekse Türk şirketlerinin yurtdışındaki enerji yatırımları nedeniyle önemi artan uluslararası tahkim konusu son dönemde Türk şirketlerinin tahkim davaları ile çok daha sık gündeme gelmeye başladı.

Pek çok enerji uyuşmazlığına ilişkin tahkimde hakem olarak görev alan Stanimir A. Alexandrov ve yine enerji tahkimi konusunda deneyimli Avukat Değer Boden ile enerji uyuşmazlıkları tahkimini konuştuk.

Enerji sektöründe uluslararası tahkim sıkça başvurulan bir uyuşmazlık çözüm yöntemi midir?

Stanimir A. Alexandrov: Kesinlikle öyle; halihazırda enerji sektörü çok sayıda uluslararası tahkime konu olmaktadır. Örnek vermek gerekirse, yatırımcılar ile ev sahibi devletler arasında yatırım anlaşmaları tahtında gerçekleşen tahkim davalarının büyük bir kısmını enerji uyuşmazlıkları oluşturmaktadır. Bunun en önemli sebeplerinden birisi de enerji uyuşmazlıklarının yalnızca iki taraflı yatırım anlaşmalarının değil, aynı zamanda, taraf ülke sayısı bakımından en geniş katılımlı çok taraflı yatırım ve ticaret anlaşması olan Enerji Şartı Anlaşması’nın kapsamına girmesidir.

Enerji ile ilgili olarak uluslararası tahkim Türkiye’yi ilgilendirmekte midir?

Stanimir A. Alexandrov: Enerji ile ilgili olarak uluslararası tahkim Türkiye’yi çok yakından ilgilendirmektedir. Türkiye çok sayıda iki taraflı yatırım anlaşmasına taraf olmanın yanı sıra, aynı zamanda Enerji Şartı Anlaşması’nın da tarafıdır. Türkiye, özellikle elektrik üretimindeki Yap-İşlet-Devret projeleri ile ilgili olmak üzere, bu anlaşmalar tahtında enerji sektörüyle ilgili yabancı yatırımcılar tarafından başlatılan çok sayıda uluslararası tahkim davası ile karşı karşıya kaldı. Daha önemlisi, Türk şirketleri enerji sektörü yatırımları dahil olmak üzere, Orta Asya ve Orta Doğu dahil pek çok ülkede iş yapmaktadır. Uluslararası yatırım anlaşmaları Türk şirketlerine ev sahibi devletlerin olumsuz eylemlerine karşı koruma sunmaktadır. Bu anlaşmalar ile sağlanan koruma genellikle ev sahibi devletlerin kendi mevzuatlarında ya da yargı sisteminde yer almamaktadır. Bu sebeple, Türk şirketlerine haklarını korumak için uluslararası yatırım anlaşmalarına başvurmaları tavsiye edilebilir.

Konuyu biraz daha açacak olursak, Değer Hanım bildiğimiz kadarıyla siz Boden Hukuk Bürosu olarak yakın bir tarihte Türkiye’nin taraf son olduğu tüm yatırım anlaşmalarını incelediniz ve bunlarla ilgili Global Arbitration Review’de Investment Arbitration – Turkey başlığı altında kapsamlı bir rapor yayınladınız.

 Türkiye’nin taraf olduğu yatırım anlaşmaları nelerdir?

Değer Boden: Yatırım anlaşmaları, yatırımların karşılıklı teşvikine ve korunmasına ilişkin anlaşmalar olup, iki taraflı veya sektörel ya da bölgesel nitelikteki çok taraflı anlaşma şeklinde olabilmektedir. Türkiye’nin şu anda yürürlükte olan 77 adet ikili yatırım anlaşması bulunmaktadır. Toplam imzaladığı ikili yatırım anlaşması sayısı 120 olup, bunların 43 tanesi henüz yürürlüğe girmemiştir. Ayrıca çok taraflı yatırım anlaşması olarak Enerji Şartı Anlaşması ve İslam Konferansı Organizasyonu Yatırım Anlaşması’na da taraftır. Bu açıdan bakıldığında Türkiye’nin oldukça önemli sayıda yatırım anlaşmasına taraf olduğu söylenebilir.

Türk yatırımcıların son dönemde yurt dışında çok sayıda enerji yatırımı yaptığı dikkate alındığında, Türkiye’nin taraf olduğu yatırım anlaşmaları Türk yatırımcılar açısından ne gibi korumalar sağlıyor?

Değer Boden: Yatırım anlaşmaları ile anlaşmaya taraf her bir devlet, diğer devletin yatırımcılarına kendi ülkesinde yapacağı yatırımlara ilişkin olarak çeşitli haklar tanımaktadır. Türkiye’nin taraf olduğu yatırım anlaşmalarında da genel olarak görüldüğü üzere, bu hakların belli başlıları en çok gözetilen millet muamelesi, adil ve hakkaniyetle muamele, tam koruma ve güvenlik, kamu yararına ve ayrımcı olmayacak şekilde yapılmadıkça ve yeterli ve etkin tazminat ödenmedikçe kamulaştırmama, devletleştirmeme veya doğrudan veya dolaylı olarak benzer etkisi olan tedbirlere maruz bırakmama, yatırımlarla ilgili bütün transferlerin serbestçe ve gecikmeksizin yapılmasına izin verme şeklinde sayılabilir.

Ayrıca, yatırım anlaşmaları ile taraf devletlerden her biri, yatırım anlaşmasında yatırımcıya tanınan herhangi bir hakkın ihlali halinde, diğer bir taraf devletin vatandaşlarına tahkime başvurma hakkı tanımaktadır. Yatırım anlaşması tahkimi taraflar arasında (yani taraf devlet ile yabancı yatırımcı arasında) sözleşmesel bir ilişki gerektirmez. Taraf devletin tek taraflı olarak tahkime ilişkin rızasını yatırım anlaşmasında icap olarak sunduğu, yabancı yatırımcının ise yatırım anlaşmasında öngörülen tahkime başvurmak suretiyle bu icabı kabul etmiş sayılacağı kabul edilmektedir. Sonuç olarak, yatırımcı yatırım anlaşması ile kendisine tanınan az önce belirttiğim hakların ihlali iddiasına dayanarak yatırım yaptığı devlete karşı, bu devletle arasında herhangi bir sözleşmesel ilişki bulunmasa da, yatırım anlaşmasında öngörülen tahkime başvurabilmektedir.

‘Son yıllarda yenilenebilir enerjiyle ilgili uzlaşmazlıklarda artış görüyoruz’

Yatırımcı-devlet tahkiminde en çok karşılaşılan enerji uyuşmazlığı türleri nelerdir?

Stanimir A. Alexandrov: Enerji uyuşmazlıkları genellikle petrol ve gaz imtiyazları, elektrik üretim ve dağıtım imtiyazları ya da Yap-İşlet-Devret projeleri gibi uzun dönemli sözleşme ve imtiyazlarla ilgili olarak ortaya çıkmaktadır, zira bu tür uzun dönemli projeler genellikle ev sahibi devletin işbirliği ve desteğini gerektirir ve yatırımcı hükümet müdahalelerine karşı savunmasızdır. Ayrıca, son yıllarda yenilenebilir enerjiyle ilgili uyuşmazlıklarda artış görmekteyiz. Bu uyuşmazlıklarda ev sahibi devletin yenilenebilir enerji üreticilerine teşvikler sağladığı, enerji üreticilerinin yenilenebilir enerjiye yatırım yaptığı ve sonradan hükümetlerin bu teşvikleri geri çektiği iddiaları öne sürülmektedir.

‘Türk yatırımcılar ikili, bölgesel ve sektörel yatırım anlaşmalarını kontrol etmeli’

Son olarak, yurt dışında enerji yatırımı yapan Türk yatırımcılara neler önerirsiniz?

Değer Boden: Türk yatırımcılar öncelikle Türkiye ile yatırım yaptıkları ülke arasında bir ikili yatırım anlaşması veya bölgesel ya da sektörel bir yatırım anlaşması bulunup bulunmadığını kontrol etmelidir. Ayrıca yatırımlarının bu anlaşmalar kapsamında korumaya tabi bir yatırım olarak tanımlanıp tanımlanmadığını ve ne gibi korumalara tabi olduğunu incelemelidirler.  Bir ülkeye yatırım yaparken ya da yatırımı yaptıktan sonra, yatırım yapılan ülkenin taraf olduğu yatırım anlaşmaları incelenmek suretiyle, yatırım anlaşması avantajlı korumalar sağlayan uygun bir ülkede şirket kurmak suretiyle yatırımı yapılandırmak ya da yeniden yapılandırmak mümkün olmakla birlikte, bu yapılandırmanın zamanlaması önem taşımaktadır. Bu yapılandırma ancak iyi niyetli bir yapılandırma ise korunmaktadır. Eğer yatırımcı, uyuşmazlık çıktıktan sonra ya da uyuşmazlık çıkacağının bilindiği veya uyuşmazlık çıkma ihtimalinin yüksek olduğu bir aşamada bu yapılandırmayı yapıyorsa, uluslararası içtihatlara göre bu yapılandırmalar korunmamaktadır.

LPG Piyasası 2018 Yılı Sektör Raporu açıklandı