ETKB ve EPDK’nın 2019 yılı bütçelerinin görüşmeleri başladı

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Türkiye’nin Milli Enerji ve Maden Politikası kapsamında ortaya koyduğu uygulamalarına taviz vermeden devam edeceğini bildirdi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun 2019 yılı bütçelerinin görüşmeleri TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda başladı.

Bakanlığının 2019 yılı bütçesine ilişkin sunumunu yapan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Dönmez, arz güvenliğinin tahkim edilmesi, öngörülebilir piyasaların oluşturulması ve teknoloji ile ekipmanların yerlileştirilmesi kapsamında atılan adımlara güçlü şekilde destek vermeye devam edeceklerini vurguladı.

Dönmez, Türkiye’de 54 milyon elektrik ve doğalgaz abonesini olduğunu belirterek, “23 milyon petrol ve akaryakıt tüketicisi ile tahmini 5 milyon kömür kullanan hane ve sanayi ile milyonlarca noktaya hizmet veren kurum ve kuruluşlar paydaşımız olmaya devam edecektir.” diye konuştu.

Artan enerji ihtiyacının karşılanmasında milli kaynakları önceleyen bir bakış açısıyla yaklaşımın devam edeceğini anlatan Dönmez, “Milli Enerji ve Maden Politikamız kapsamında ortaya koyduğumuz uygulamalarımıza taviz vermeden devam edeceğiz. Enerji portföyündeki yerli ve yenilenebilir enerji payının artırılmasına yönelik çabalar sürdürülerek, yerli kömür ile rüzgar, güneş, hidrolik, jeotermal gibi kaynaklarımızın enerji üretim sepetimizdeki payı artırılmış ve daha da artırılacaktır.” ifadelerini kullandı.

Dönmez, doğalgaz ithalatında yeni kaynak ve güzergahlar ile rekabeti artıracak çalışmalar kapsamında Orta Doğu, Orta Asya, Doğu Akdeniz, Afrika ve diğer potansiyel kaynaklardan sürdürülebilir doğalgaz temin edilmesi çalışmalarının sürdüğünü bildirdi.

Türkiye’nin doğalgaz kullanmaya başladığı 1987’de 500 milyon metreküp olan yıllık gaz arzının şu anda 50 milyar seviyelerine ulaştığını kaydeden Dönmez, şöyle devam etti:

“2002’de 5 şehrimize giden doğalgaz iletim hattı bu yıl sonu itibarıyla 81 ilimizin hepsine ulaştırılacaktır. Ayrıca, 2018 Ekim sonu itibarıyla 434 ilçe ve beldemize de doğalgaz sunulmuş olup doğalgaz imkanına kavuşan yerleşim yerlerinin sayısının artırılması çalışmalarımız aralıksız devam etmektedir. Doğal gazın yaygınlaştırılması çalışmalarımız yerleşim yerleri ile sınırlı kalmayarak OSB’lere de doğalgaz arzı sağlanmaya devam edecektir. Doğalgaz arz güvenliği kapsamında, ilk aşamada yıllık 6 milyar metreküp gazı ülkemize, 10 milyar metreküp gazı Avrupa’ya taşıyacak olan ve yüzde 30 ortak olduğumuz yıllık 32 milyar metreküp taşıma kapasitesine sahip TANAP 12 Haziran 2018 ‘de hayata geçmiş ve ülkemize gaz akışı başlamış olup bu gazın, ülkemiz üzerinden Avrupa’ya taşınma çalışmaları kapsamındaki Çanakkale Boğazı geçişi çalışmaları devam etmektedir. Rusya’dan başlayarak Türkiye’nin alım terminaline ve devamında ülkemiz üzerinden komşu devletler sınırına kadar uzanan her biri yıllık 15,75 milyar metreküp doğalgaz taşıma kapasitesine sahip iki hattan oluşan TürkAkım doğalgaz boru hatlarından biri sadece ülkemize gaz arzı sağlayacaktır. Bu proje tamamlandıktan sonra Batı Hattı üzerinden temin edilen doğalgazın artık Batı Hattı yerine TürkAkım üzerinden ülkemize teslim edilmesi planlanmaktadır. 2019 sonunda faaliyete geçmesi beklenen projenin ülkemize gaz arzı sağlayacak birinci hattının inşaatı tamamlanmak üzeredir.”

Üçüncü FSRU için çalışmalar devam ediyor

Bakan Dönmez, ilki İzmir Aliağa’da devreye alınan ve iletim sistemine günlük 20 milyon metreküp gaz verme kapasitesine sahip olan Yüzer LNG Depolama ve Yeniden Gazlaştırma Ünitesi (FSRU) terminalinin ardından, günlük 20 milyon metreküplük gazlaştırma kapasitesine sahip ikinci FSRU terminalinin 7 Şubat 2018’de Hatay-Dörtyol’da hizmete alındığını hatırlattı.

Üçüncü FSRU’nun Saros Körfezi’nde devreye alınması için çalışmaların sürdüğünü anlatan Dönmez, “Tuz Gölü Doğalgaz Yeraltı Depolama Projesi’nde doğalgaz depolama işlemine 2017’de başlanmış olup, halihazırda 600 milyon metreküp depolama ve günlük 18 milyon metreküp geri üretim kapasitesine ulaşılmıştır. Eylül’de tekliflerini aldığımız genişleme projesinin de tamamlanmasıyla depolama kapasitesinde toplam 5,4 milyar metreküpe, geri üretim kapasitesinde ise günlük 80 milyon metreküpe ulaşılacaktır. Kuzey Marmara Doğalgaz Depolama Projesi’nin ikinci fazı tamamlanarak bu tesisin depolama kapasitesi 2,8 milyar metreküpe, geri üretim kapasitesi ise günlük 25 milyon metreküpe ulaşmıştır. 17 Ocak 2018’de yapım çalışmalarına başlanan üçüncü faz genişleme projesi 2020’de tamamlanacak olup, çalışma sonunda bu tesisin depolama kapasitesi 4,6 milyar metreküp ve geri üretim kapasitesi günlük 75 milyon metreküpe ulaşacaktır. Devam eden bu çalışmalarımızla birlikte doğalgaz depolama kapasitesi, toplam 10 milyar metreküpün üzerine çıkarılarak Ülkemizin doğalgaz depolama kapasitesinin yıllık ulusal tüketimimizin yüzde 20’sine ulaşması sağlanacaktır.” diye konuştu.

Enerji politikalarında atılan önemli adımlardan birinin yerlileştirme ve teknoloji geliştirmek olduğunu vurgulayan Dönmez, yerli üretim, istihdam ve Ar-Ge zorunluluğu bulunan YEKA’nın bu çerçevede hayata geçtiğini belirtti.

Dönmez, bu model kapsamında ikinci olarak gerçekleştirilen YEKA RES’in bin megavat kurulu güce sahip olacağını vurgulayarak, “Her yıl asgari 3 milyar kilovatsaat elektrik üretim kapasitesine sahip bu tesisteki üretim ile 1,1 milyon evin ihtiyacı karşılanabilecektir. İhaleyi alan konsorsiyum her yıl en az 5 milyon dolar bütçe tutarında 10 yıl boyunca Ar-Ge çalışması yürütecek ve proje kapsamında 3 bin 750 kişi istihdam edilecektir. Enerji üretim sepetimizdeki yenilenebilir enerji oranının daha yukarı çıkarılması kapsamında bin megavat kurulu güce sahip GES YEKA için çalışmalar tamamlanarak yarışma duyurusu yapılmış olup bin megavat kurulu güce sahip RES YEKA projeleri için ise önümüzdeki günlerde yarışma duyurusu yapılacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.

Nükleer enerji

Küresel piyasalarda halihazırda elektrik üretiminin yüzde 10,8’inin nükleer enerjiden sağlandığını bildiren Dönmez, yarısı ABD, Fransa, Çin ve Japonya’da olmak üzere, dünyada 454 nükleer güç reaktörünün işletmede, 54 tanesinin ise inşa halinde olduğunu kaydetti.

Dönmez, işletmedeki nükleer güç santrallerinin toplam kurulu gücünün 400 bin 285 megavata ulaştığını belirterek, “Fransa elektrik üretiminin yüzde 71,6’sını, Güney Kore yüzde 27,2’sini, ABD ise yüzde 20,1’ini nükleer enerjiden karşılamaktadır. Artan elektrik enerjisi talebinin karşılanması ve ithal yakıtlara bağımlılıktan kaynaklı risklerin azaltılması açısından nükleer enerjinin arz kaynaklarımız arasına dahil edilmesi önemli bir alternatif olup, kurulacak sıfır emisyonlu nükleer enerji santralleri ile ülkemizin elektrik enerjisi portföyü genişletilerek kaynak çeşitliliği artırılmış olacaktır.” dedi.

Nükleer güç santrallerinin hayata geçmesi için 3 proje üzerinde çalışmaların sürdüğüne değinen Dönmez, “Akkuyu Nükleer Santralinin temeli 3 Nisan 2018’de atılarak Türkiye’nin ilk nükleer santralinin inşasına başlanmıştır. Sinop Nükleer Güç Santraline ilişkin fizibilite çalışmaları tamamlanmış olup, üçüncü santral için ise yer belirleme çalışmaları devam etmektedir.” ifadelerini kullandı.

Nükleer güç santrali projelerinde yerli ekipman kullanımı hassasiyeti kapsamında, yerli firmalara iş imkanı doğacağını, Akkuyu ve Sinop projelerinin inşaatının en yoğun olduğu dönemde toplam 20 bin kişiyi istihdam edeceğini bildiren Dönmez, bu rakamın işletme döneminde 7 bin kişi olacağını aktardı.

Bakan Dönmez, enerji piyasalarının mali açıdan güçlü, serbestleşmiş, rekabete açık, istikrarlı ve şeffaf bir şekilde tesis edilmesinin sağlıklı işleyen bir piyasa ekonomisinin de olmazsa olmazları arasında olduğuna işaret ederek, şunları söyledi:

“Açıkça ifade etmek isterim ki bölgemizdeki tüm jeopolitik gerilimlere ve zorluklara rağmen Türkiye, açık, şeffaf ve rekabetçi piyasa yapısıyla öngörülebilir düzenleyici çerçeveyi oluşturmayı başarmış, uluslararası enerji yatırımlarını harekete geçirecek adımlar atmıştır. Girişimcilerin daha kolay ve daha hızlı yatırım yapabileceği bir ortamın sağlanması için enerji ve doğal kaynaklar alanında öngörülebilir piyasaların oluşturulması önemli bir unsurudur. Enerji sektöründe şeffaf, tüketicinin korunduğu ve rekabete dayalı öngörülebilir piyasaların oluşturulması hedefi çerçevesinde, sektörde faaliyet gösteren kamu kuruluşları yeniden yapılandırılmış ve gerekli altyapıların oluşturulması ile birlikte serbestleşmeye yönelik kuralların uygulanmasına devam edilmiştir. Ülkemiz enerji sektöründe ihtiyaç duyulan yatırımların mümkün olduğu kadar özel sektör tarafından yapılmasını sağlayacak düzenlemelerin hayata geçirilmesi çalışmaları kapsamında; mevzuatımızda gerekli düzenlemeler yapılarak yatırımcıların izin, ruhsat, onay, ön lisans, lisans ve benzeri işlemlerindeki süreçler önemli ölçüde sadeleştirilmektedir. Bu düzenlemeler neticesinde 2002’de elektrik enerjisi üretiminde yüzde 40,2 olan özel sektörün payı bugün yüzde 85 düzeyine ulaşmıştır.”

Enerji ve doğal kaynaklardaki çalışmaların çevre ve iklim değişikliği hususları göz önünde bulundurularak sürdürüldüğünü vurgulayan Dönmez, “Atmosferde biriken sera gazlarındaki en çok azaltımın gelişmiş ülkeler tarafından yapılması beklenmektedir. İklim değişikliği ile mücadele kapsamında adaletin sağlanması çerçevesinde Paris İklim Anlaşmasında yer alan bazı belirsizliklerin giderilerek daha adilane bir düzen sağlanması için girişimlerimiz devam etmektedir. 2018 ‘de 3-14 Aralık tarihlerinde Polonya’nın Katowice kentinde düzenlenecek olan 24. Taraflar Konferansı’nda (COP24) Paris Anlaşması’nın uygulanmasına yönelik müzakere edilen konuların neticelendirilmesi planlanmaktadır.” diye konuştu.

Otogazda dünya ikincisiyiz

Dönmez, 2018 Eylül itibarıyla elektrik piyasasında 2 bin 319, doğalgaz piyasasında 320, petrol piyasasında 13 bin 524 ve LPG piyasasında 10 bin 966 lisanslı oyuncunun faaliyet gösterdiğini açıkladı.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından Eylül 2018 itibarıyla doğalgaz piyasasında 72 adedi dağıtım lisansı olmak üzere, toplam 320 adet lisans verildiğini kaydeden Dönmez, “Akaryakıt piyasasında, bugün itibariyle 4 tanesi TÜPRAŞ’a, bir tanesi faaliyete başlayan Star Rafinerisi’ne, bir tanesi de hazırlıkları devam eden başvuru sahibine ait olmak üzere toplam 6 adet rafinerici lisansı bulunmaktadır. Bunun yanı sıra akaryakıt piyasasında toplam 13 bin 524 lisans sahibi faaliyet göstermektedir. LPG piyasasında toplam 10 bin 966 lisans sahibi faaliyet göstermekte olup ülkemiz, dünyanın en büyük 16. LPG pazarı olup, otogaz kullanımı açısından Güney Kore’den sonra ikinci sırada yer almaktadır.” ifadelerini kullandı.

Bakanlık olarak MTA, BOREN, TAEK, NDK dahil, EPDK hariç olmak üzere 2019 Yılı Bütçe Kanun Teklifi toplamının 2 milyar 863 milyon 608 bin lira olduğunu aktaran  Dönmez, “Bakanlığın bütçe teklifinin 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi içindeki oranı da yüzde 0,29” dedi.

AA