“Batı’da ne varsa Doğu’da da o olsun istiyoruz”

Açılışta konuşan Bakan Dönmez; “Bizler ne ulaşılmadık bir köyümüz, ne de dokunamadığımız bir insanımız kalsın istiyoruz. Batı’da ne varsa Doğu’da da o olsun istiyoruz. Bunun için de gece gündüz çalışmaya devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Sibel ACAR-ANKARA/ Türkiye Doğal Gaz Dağıtıcılar Birliği (GAZBİR) tarafından düzenlenen Doğal Gaz Dağıtım Sektörü Toplantısı Ankara’da gerçekleştirildi.

Toplantının açılışında konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, doğal gaz sektörünün 1987 yılından beri geçirdiği değişimin Türkiye’nin geçirdiği büyük değişimin de aynası olduğunu ifade etti.

“DOĞAL GAZDA ARTIK ARZ GÜVENLİĞİ SIKINTISININ KALMADI”

Doğal gaz iletim ve dağıtım altyapısında yaşanan gelişmeleri özetleyen Dönmez; “2002 yılında 5 büyükşehrimizde kullanılan doğal gazı bugün Edirne’den Hakkari’ye kadar 81 il ve 531 ilçemizin tamamında vatandaşlarımızın hizmetine sunduk. Doğal gaz abone sayımız 15,8 milyona, doğal gazdan yararlanan vatandaş sayımız ise 66,5 milyona ulaştı. Son 17 yılda hızlı bir ivme yakalayarak nüfusumuzun yüzde 81’ine doğal gaza erişim imkanı sunduk. Fiilen doğal gaz kullanan vatandaş sayımız ise 51,7 milyona ulaştı. Bizler ne ulaşılmadık bir köyümüz, ne de dokunamadığımız bir insanımız kalsın istiyoruz. Batı da ne varsa Doğu’da da o olsun istiyoruz. Bunun için de gece gündüz çalışmaya devam ediyoruz. Doğal gaz iletim ve dağıtım altyapımızın yıldan yıla nasıl bir gelişim kaydettiğini, nereden nereye geldiğini görüyorsunuz. 2002 yılında iletim ağımız 4 bin 500 kilometre iken, bugün 4 kat artışla 18 bin kilometreye ulaştı. Daha rahat anlaşılması için şu örneği vermek istiyorum. Türkiye’nin bir ucundan diğer ucunu 9 defa kat edebilecek bir altyapıdan söz ediyoruz. Dağıtım altyapımız ise dünyanın etrafını 3,5 kez dolaşabilecek büyüklüğe erişti. Bu rakamları burada bir çırpıda söylüyoruz ama bunların arkasında çok ciddi bir emek ve ülkesine güvenen yatırımcılarımızın büyük gayretleri var. İşçisinden en üst düzey yöneticisine kadar bu başarıda imzası olan bütün doğal gaz iletim ve dağıtım sektörümüze milletimiz adına teşekkürlerimi sunuyorum” ifadelerini kullandı.

Doğal gaz arz güvenliğinin bel kemiğini oluşturan yer altı doğal gaz depolama, LNG ve FSRU tesisleriyle birlikte doğal gazda artık arz güvenliği sıkıntısının kalmadığını belirten Dönmez, yer altı depolama ve LNG depolama tesisleriyle 30-35 günlük doğal gaz talebini karşılayabilecek kapasitede olunduğunu söyledi.

“LNG DEPOLAMA KAPASİTEMİZİ DE SON 12 YILDA YAKLAŞIK 3,5 KAT ARTTIRDIK”

Depolama kapasitesi ile detayları sektör temsilcileriyle paylaşan Dönmez; “Son 3 yılda iki FSRU tesisimizin hizmete girmesiyle birlikte LNG depolama kapasitemizi de son 12 yılda yaklaşık 3,5 kat artırarak 118 milyon metreküpe ulaştırdık. BOTAŞ’ın Saros’taki FSRU tesisinin yapımı devam ediyor. İnşallah oranın tamamlanması ve diğer tesislerimizin de kapasite genişletme çalışmalarıyla bu rakamı daha da yukarılara çekeceğiz. Bugün doğal gaz talebimizin yüzde 23’ünü LNG’den karşılıyoruz. Küresel LNG ithalatının yüzde 2,2’sini gerçekleştiriyoruz. Son 10 yıllık dönemde LNG talebimiz yüzde 7,5 oranında büyüdü. İzmir Aliağa ve Hatay Dörtyol’daki FSRU tesislerimiz günlük 41 milyon metreküpe yakın besleme kapasitesine sahip. FSRU tesislerimiz gaz talebinin yoğun olduğu günlerde 5 milyon konutun günlük ihtiyacını, yine talebin yoğun olduğu zamanlarda ülkemiz doğal gaz ihtiyacının ise yüzde 20’sini karşılayabilecek bir altyapıya sahip” diye konuştu.

“GELİŞMİŞ BİR DEPOLAMA SİSTEMİNİ AŞAMA AŞAMA İNŞA EDİYORUZ”

Dışa bağımlılığın Türkiye’nin doğal gazda merkez ülke olmasının önünde bir engel olmadığının altını çizen Dönmez; “Dünyanın en büyük on sekizinci, Avrupa’nın en büyük dördüncü doğal gaz piyasasıyız. OECD ülkeleri arasında ise en büyük onuncu enerji piyasasıyız. Enerji talebimiz günden güne artıyor. Doğal gaz dışa bağımlı olduğumuz bir kaynak ancak bu Türkiye’nin doğal gazda merkez ülke olmasının önünde bir engel değil. Gelişmiş bir depolama sistemini aşama aşama inşa ediyoruz, yeni boru hatlarıyla kaynak ve güzergah çeşitliliği sağlıyoruz, OTSP ile birlikte bölgesinde liberal bir piyasanın temellerini sağlam bir şekilde kurguluyoruz.  Enerjide tam anlamıyla bir merkez ülke olmak için enerjinin sadece transfer edildiği değil, aynı zamanda fiyatlandırılmasının yapıldığı, pazarın gelişimine yön veren, serbest piyasa şartları içerisinde daha fazla alıcı ve satıcının bir araya geldiği gelişmiş bir enerji altyapısına sahip olmak zorundayız. Siyasi istikrarımız, güçlü ekonomimiz, artan talebimiz, nitelikli iş gücü piyasamız ve dinamik pazar yapımız en güçlü yanlarımız. Bunu başaracak bütün argümanlara sahibiz” ifadelerini kullandı.

BAKAN DÖNMEZ GELECEK HEDEFLERİNİ ÖZETLEDİ

Yapılan yatırımları özetleyen Dönmez, bu yılın sonunda toplam 40 yerleşim yerine doğal gaz arzının tamamlanacağını ve gelecek 3 yıldaki hedefin ise 100 yerleşim yerini daha doğal gazla buluşturmak olduğunu sözlerine ekledi.

“2018 YILINDA 29 MİLYON TON KARBON SALIMINI ENGELLEDİK”

Doğal gazın en önemli kazanımlarından birisinin yaşanabilir şehirler ve daha temiz bir çevre için sunduklarının olduğunu söyleyen Dönmez sözlerini şöyle sürdürdü:

“Şehirlerimizin hava kalitesi yükseldi. Bir zamanlar şehirlerimizin semaları gri duman bulutları kaplıydı. Hamdolsun o günleri geride bıraktık. 2018 yılında konutlarda kömür yerine doğal gaz kullanılmasıyla 29 milyon ton karbon salımını engelledik. Bu 1,7 milyon hektar ormanın temizleyebileceği bir alana eşdeğer nitelikte. Burada da yine bir benzetme yaparsak yeşil alan olarak Kayseri büyüklüğündeki devasa bir ormanlık alandan bahsediyoruz. Gaz dağıtım sektörümüz 1,5 yıl önce başlattığımız “Bir Enerji Bir Nefes” projemize de destek veriyor. Her yeni doğal gaz abonesi için 1 ağacın doğaya kazandırılması için Doğal Gaz Dağıtım Şirketlerimiz, Bakanlığımız ve Orman Genel Müdürlüğümüz arasında protokol imzaladık. Bu konuyu yakından takip ediyorum. Hatta diğer kurumlarımızı da bu yönde teşvik ediyoruz. Kamuoyunda ne yazık ki enerji ve maden, çevre ile çatışmalı bir alan olarak gösterilmeye çalışılıyor. Bütün bu algı oyunlarının, yalanların, çarpıtmaların arkasında Türkiye’nin milli enerji ve maden kaynaklarından tam olarak yararlanmasına engel olmak yatıyor. Herkes şunu iyi bilsin ki ne rüzgarımızdan, ne güneşimizden, ne de kömürümüzden, ne de madenlerimizden vazgeçeceğiz. Hepsi milletimize ait. Hepsi milletimizin refahı için. Bizler de bu makamlarda olduğumuz sürece milletimizin kaynaklarını milletimizin hizmetine sunmaya devam edeceğiz.”

“ENERJİ VE ENERJİ SEKTÖRÜ BÜTÜN ÜLKELERİN GÜNDEMİNDE ÖNEMLİ BİR YERE SAHİP”

TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa Elitaş ise ekonomik büyüme ve kalkınmanın temel girdilerinden birisi olan enerji ve enerji sektörünün, toplumsal yaşam ve ekonomik gelişme üzerinde yarattığı etkileri nedeniyle bütün ülkelerin gündeminde önemli bir yere sahip olduğunu söyledi.

1970’li yıllarda yaşanan petrol krizlerinden sonra, uluslararası enerji sektörünün alternatif enerji kaynaklara yöneldiğini ifade eden Elitaş; “Enerji sektörünün doğal gazla olan bağlantılarını kademeli olarak genişletmesi sonucunda, doğal gazın uluslararası piyasalardaki önemi de giderek artmaya başlamıştır. Dünyada başlıca doğal gaz rezerv ve üretim alanlarının Orta Asya-Hazar ve Ortadoğu gibi belirli bölgelerde yoğunlaşması, bu enerji kaynağının siyasi bir araç haline gelmesine neden olmuştur. Doğal gaz rezervlerine sahip ülkeler bu konumlarını, bir üstünlük ve siyasi pazarlık aracı olarak kullanmaktadır. Doğal gaz, gerek ulusal güvenlik gerekse ekonomik refah yükseltilmesi açısından önemli bir araç olduğundan stratejik bir enerji kaynağı olarak görülmektedir” diye konuştu.

“TÜRKİYE ÇOK YÖNLÜ ENERJİ POLİTİKALARI İLE ENERJİ GÜVENLİĞİNE KATKI SAĞLAYAN ÇOK BÜYÜK ADIMLAR ATTI”

Türkiye’nin bölgede bilinen doğal gaz rezervlerine yakınlığı nedeniyle, jeopolitik açıdan enerji koridoru niteliğinde bir ülke olduğuna dikkati çeken Elitaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yetersiz taşıma ve depolama altyapısı ve halen daha sürmekte olan enerji açığı nedenlerinden dolayı enerji merkezi niteliğine sahip değildir. Enerji kavşağı olabilmek için, her yöne doğru boru hatlarına ve yeterli kapasitede LNG tesisleri ve depolama olanaklarını artırmamız gerekmektedir. Türkiye, enerji ticaret merkezi olma yolunda emin adımlarla ilerlemekte, ortak fayda sağlayacak, kazan-kazan ilişkisine dayalı her bir girişime katkı sağlamaktadır. Özellikle son dönemde yaşanan gelişmeler, Türkiye’nin çok yönlü enerji politikaları ile sadece kendisinin değil aynı zamanda içinde yer aldığı bölgenin de enerji güvenliğine katkı sağlayan büyük adımlar attığını bir kez daha göstermiştir.”

“HİÇBİR ZAMAN MEVZUATI İNSANİ DEĞERLERİN ÜSTÜNDE TUTAMAM”

EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz da şirketlere bazı uyarılarda bulunarak her şeyin mevzuatla kalmadığını ifade etti.

Başkan Yılmaz konuyla ilgili; “Şirketlerimizin bazı hususta dikkatli olmaları gerekiyor. Her şey mevzuatla kalmıyor. Bizleri temsil eden insanlar. Türkiye’nin her yerine dünyayı kaç kere dolanacak yatırım yapıyorum diye övünürken yaşanacak en ufak bir duyarsızlık bizleri etkiler ve tüm yaptıklarımız boşa gider. Çünkü tüm yaptıklarımızın bedelini memnun olup olmamakla ödeyeceğiz. Mevzuatı uygularken gazını keseceğimiz ailenin psikolojisini de iyi tespit etmek gerekiyor. Mevzuata uygun olsa da bazı şeyler insani değil. Ben hiçbir zaman mevzuatı insani değerlerin üstünde tutamam. Usulü düzeltmemiz lazım.  Hepimiz aynı sorumluluktayız. Yaptığınız emekleri çok basit bir şekilde harcamayın” diye konuştu.

ARSLAN’DAN YENİLENEBİLİR DOĞAL GAZ VURGUSU

GAZBİR Başkanı Yaşar Arslan da, ülkenin doğal gaz iletim şebekesinde atıl bir kapasite oluştuğunu belirterek, söz konusu kapasitenin kullanılabilmesi için doğal gaz kullanımının artırılması ve dağıtım şirketlerinin iç tesisat yapımına aracılık etmesi gerektiğini bildirdi.

Yenilenebilir doğal gaz konusunun önümüzdeki dönemde önemli bir gündem maddesi olacağını söyleyen Arslan; “Yenilebilir kaynaklardan üretilen elektriğin proses edilerek hidrojen elde edilmesi, hidrojeni de belirli bir oranda doğal gaz hattına enjekte edilerek, diğer fosil kaynaklara göre çevreci olan doğal gazın doğaya minimum olan etkisini sıfırlamaya yönelik bir çalışma yapılmasının doğal gaz sistemine de önemli bir katkısı olacaktır. Bu çevreci ve katma değerli projenin sektörümüz için önemli olduğunu düşünüyorum. Bu tür yeni trendler dışa bağımlılığı azaltırken, çevresel anlamda da birçok avantajı beraberinde getirecektir.Doğal gaz dağıtım sektörü olarak bu tür alternatif seçenekleri EPDK koordinasyonu ile en kısa sürede uygulamaya almak için çalışıyoruz” diye konuştu.