‘Rekabetçi ve eşitlikçi yapı bozulur’

PETDER Genel Sekreteri Niyazi İlter, 2017 yılını akaryakıt sektörü açısından değerlendirirken, sektördeki güncel konuları ve 2018 beklentilerini Enerji Petrol Gaz’a anlattı.

Petrol Sanayi Derneği (PETDER) Genel Sekreteri Niyazi İlter, 2017 yılı değerlendirmelerini ve 2018 beklentilerini Enerji Petrol Gaz’a anlattı. İlter, torba yasada yer alan pazar payı yüzde 2’nin altında olan LPG dağıtıcılarına Ulusal Stok Muafiyeti maddesi ile ilgili, “adil olmayan bir rekabet ortamı yaratır” dedi.

MOTORİN VE BENZİN BÜYÜMEYE DEVAM EDİYOR

PwC tarafından 2017 yılına ilişkin derlenen sektörel verileri aktaran İlter, “2017 yılında 2016’ya göre benzinde yüzde 2,66, motorinde yüzde 7,38 büyüme görülürken fuel oilde yüzde 20,59, gaz yağında yüzde 48,84, kalorifer yakıtlarında yüzde 1,74, otogazda yaklaşık yüzde 0,9 düşüş görüldü. 2017 akaryakıt satış verilerini içeren bu raporu, PwC geçici verilerle hazırladı. Bu oranlarda küçük değişiklikler olabilir ancak genele baktığımızda motorin ve benzin büyümeye devam ediyor” diye konuştu.

“MOTORİN 2017’DE YÜZDE 8’LİK ARTIŞ GÖSTERDİ”

Motorinin ülke ekonomisinin üzerinde bir büyüme gösterdiğini kaydeden İlter, “Motorin, 2015’te yaklaşık yüzde 14, 2016’da ve 2017’de yaklaşık yüzde 8’lik artış gösterdi. Bu büyümenin içerisinde kaçak yakıtla mücadele sonucunda kayıt altına alınan yakıtlar da var. Bir örnek vermek gerekirse, 2011 yılında 1 milyon tonu aşan talep fazlası madeni yağ miktarı, alınan önlemler neticesinde 2016 yılında 125 bin ton civarına düştü. Talep fazlası madeni yağın 10 Numara Yağ adı altında yasadışı akaryakıt faaliyetine konu edildiği düşünüldüğünde, miktarında önemli bir düşüş görülüyor. Yani büyüme oranının bir miktarı bu mücadeledeki başarıdan kaynaklı” diyerek bu anlamda başta EPDK olmak üzere ilgili tüm kuruluşlara teşekkür ettiklerini belirtti.

“PİYASANIN İZLENMESİ VE DENETİMİ ZORLAŞIR”

Akaryakıt sektörü, 2018’e torba yasa ile birlikte hareketli bir gündemle başladı. TBMM’ye sunulan torba yasadaki 59. madde olan, “Pazar payı yüzde 2’den küçük olan LPG dağıtım şirketlerinin Ulusal Petrol Stoğu yükümlülüğünden muaf tutulması” ile ilgili PETDER’in görüşlerini açıklayan İlter, düzenleme yürürlüğe girerse bugüne kadar oluşturulmuş eşitlikçi yapının bozulacağına dikkat çekti. Aslında EPDK’nın Ulusal Stok Düzenlemesi’nin devrim niteliğinde olduğunu dile getiren PETDER Genel Sekreteri Niyazi İlter’in aktardığı görüşler şöyle;

• Düzenleme, akaryakıt ve LPG sektörlerinde mevzuat ve kurumsal yapılanmalarla bugüne kadar oluşturulmuş serbest piyasa ortamının meydana getirdiği rekabetçi ve eşitlikçi yapıyı bozacaktır.

• Piyasada yer alan 99 LPG dağıtım şirketinden 90’ının pazar payı yüzde 2’nin altında. Bunların toplam Pazar payları yaklaşık yüzde 21’dir. Bu pazar payı yükümlülük dışına çıkarak piyasada rekabet avantajı elde edecektir.

• Toplam LPG Ulusal Stok Yükümlülüğü 249 bin 109 tondur. Yükümlülük dışına çıkan miktar 45 bin 679 tondur. LPG sektöründe bu miktardaki ulusal stok kimtarafından ve nasıl tutulacaktır?

• Düzenleme, akaryakıt ve LPG Kanunlarının “Piyasada sürekliliğin sağlanması, kriz veya olağanüstü hallerde risklerin önlenmesi ve uluslararası anlaşmalar gereği olağanüstü hal petrol stokları ile ilgili yükümlülüklerin ifası…” şeklinde ifade edilen ulusal stok tutma amacına aykırıdır.

• Ülkemizin en ücra köşesi de dahil olmak üzere yan yana 7/24 hizmet veren yaklaşık 13 bin istasyon arasında rekabetçi ve eşitlikçi piyasa ortamı zarar görecektir.

• Ulusal stok tutma yükümlülüğü maktu ve eşit değildir. LPG satışı yüksek pazar payına sahip şirketler daha fazla, düşük pazar payına sahip şirketler ise daha az yükümlülük ve dolayısıyla daha düşük maliyete katlanmaktadır.

• Ulusal stok tutmak için büyük yatırımlar gerekmemektedir. İsteyenler kupon sistemiyle hiçbir ilave yatırıma ihtiyaç duymadan ulusal stok tutabilirler.

• Düzenleme sadece büyük şirketler değil, pazar payı yüzde 2’nin çok az üzerinde olan küçük şirketler arasında da adil olmayan bir rekabet ortamı yaratacaktır.

• Yüzde 2’den düşük pazar payına sahip şirketler küçük şirketler olarak yollarına devam edecek, hatta bazı durumlarda bölünerek küçülecek ve yükümlülükten kurtulma yolunu tercih edeceklerdir. Bu durumda ise pek çok küçük şirket ortaya çıkacak ve piyasanın izlenmesi ve denetimi zorlaşacaktır.

• Benzer bir talebin, tüm olumsuzluklarıyla birlikte uzun yıllardan beri yasadışı akaryakıt faaliyetleriyle mücadele eden akaryakıt piyasasından da geleceği aşikardır.

• Piyasada yer alan 110 akaryakıt dağıtım şirketinden 102’sinin pazar payı yüzde 2’nin altındadır. Bunların toplam pazar payları yaklaşık yüzde 22’dir. Bu miktardaki bir pazar payı yükümlülük dışına çıkarak rekabet avantajını elde edecektir.

• Toplam akaryakıt dağıtım şirketlerinin Ulusal Stok Yükümlülüğü yaklaşık 1 milyon 615 bin tondur. Yükümlülük dışına çıkması muhtemel miktar ise 350 bin tondur. Akaryakıt sektöründe bu miktardaki ulusal stok kim tarafından nasıl tutulacaktır?

• Sonuçta, yaklaşık 70 milyar Türk Lirası vergi olmak üzere toplam 135 milyar TL’lik büyüklüğe sahip petrol piyasasında, uzun yıllardır oluşturulmaya çalışılan serbest piyasa ortamının meydana getirdiği rekabetçi ve eşitlikçi yapı bozulacak, kayıtdışı/yasadışı akaryakıt faaliyetleriyle mücadele zorlaşacaktır.

“BİYODİZELDE OTOMASYON OLMALI”

1 Ocak 2018 itibarıyla yürürlüğe giren ve dağıtıcı lisans sahiplerinin temin ettikleri motorin toplamına en az binde 5 oranında biyodizel harmanlaması zorunluluğuna da değinen İlter şöyle konuştu; “Biyodizel dünyanın bir gerçeği, Avrupa’da yüzde 10’a kadar biyodizel kullananan ülkeler var. Ülkemizde daha önce biyodizel uygulaması, yüzde 2 ÖTV muafiyetine rağmen miktar temini ve kalite problemleri sebebiyle binde 3’te kaldı. Aslına bakılırsa rakamlar çok ciddi rakamlar değil, Türkiye’de bu miktarda biyodizel kullanılabilir ancak kullanılması olumsuz etkiler yaratabilir. Fiyatlarda artış görülebilir. Buradaki asıl problem tarım; Türkiye yüzde 70 ila 75 civarında yağlı tohumda dışa bağımlı bir ülke ve yerli üretimimiz yok denecek kadar az. Yerli biyodizeli arttırmaya çalışırken, gıda sektöründe dışa bağımlılığımızı arttırmak durumunda kalacağız. Bu çok boyutlu bir denklem ve burada çözüm tarımdan gelecektir. Biyodizel; miktar, kalite ve fiyat açısından akaryakıt sektöründe olduğu gibi dikkatle izlenmeli, otomasyon sistemi getirilmeli ve özellikle de akaryakıt fiyatlarına etkisi iyi incelenmeli.”

“SEKTÖRE GİRİŞİN BELLİ STANDARTLARI OLMALI”

Petrol Piyasası Kanunu’nda yer alan, cezalar ve idari yaptırımların bulunduğu maddeyle ilgili olarak konuşan İlter, “19. maddeyle ilgili yasa değişikliğinin bu sene sonuçlandırılmasını bekliyoruz. Bu madde sektör açısından oldukça önemli ve halen itiraz ettiğimiz konular var ancak uyarı mekanizmasının bulunması çok önemli. Uzun zamandır sektöre girişin belli bir standardı olması gerektiğini savunuyoruz. Herkese eşit uygulanan bir standart. Böylelikle bu işi yapmaya niyeti olan insanlar sektöre girebilirler. Petrol Piyasası Kanunu’ndaki 3. maddede ‘bayi sayısı, depolama kapasitesi (işletme stok kapasitesi hariç) konularında sayısal büyüklüklerle sınırlama yapılmaz’ ifadesi yer alıyor. Bu ifade nedeniyle sektöre girişte bir standart belirlenemiyor. Esasen sektörün en temel probleminin bu olduğunu düşünüyoruz”dedi.

“BU YIL YÜZDE 10 ARTIŞ BEKLİYORUZ”

Niyazi İlter, atık motor yağlarını toplama organizasyonuna ilişkin şu açıklamaları yaptı: “Geçtiğimiz yıl yeni atık motor yağı toplama araçlarımızın vaktinde gelememiş olması sebebiyle üç ay boyunca istediğimiz miktarda yağ toplayamadık. Buna rağmen 2017 yılında bir önceki yıla göre yüzde 4 daha fazla atık motor yağı topladık. Bu sene en az yüzde 10 civarında net bir artış bekliyoruz. T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlerinin katılımıyla, Atık Motor Yağlarını Toplama Organizasyonu Çevre ve Şehircilik Müdürlükleri Bilgilendirme Toplantısını 25-26 Ocak 2018 tarihlerinde İzmir’de gerçekleştirdik. Atık yağ ve sıfır atık projesini büyük bir kararlılıkla sürdürüyoruz. Atık motor yağlarının toplanmasında yetkilendirilmiş tek kurum PETDER.”

AKARYAKIT SEKTÖRÜ PROBLEMLERİN ÇÖZÜMÜ İÇİN BİR ARADA

Bir atölye çalışması hazırlıklarına başladıklarını dile getiren İlter, “TOBB meclis toplantısında sık sık gündeme gelen bir konuydu. İlk olarak çalışma grubumuzu kurduk. Nisan ayının ilk haftasında gerçekleştirmeyi planladığımız atölye çalışması için EPDK, PETDER, PÜİS, TABGİS, ADER, TÜPRAŞ ve TOBB’dan katılımcılarla oluşturduğumuz çalışma grubu ile 4-5 defa toplantı yaptık. Bir de anket yaptık. Ankete verilen cevaplar ve yaptığımız toplantılar neticesinde 10 problem alanı saptadık. Bu problemlerin konuşulacağı çalışma grupları oluşturulacak. Gruplara katılacak kurum ve kişileri belirledik. Her grup bir moderatör ile birlikte hareket edecek. Aynı anda paralel olarak 10 toplantının birden yapılacağı çalıştayda, belirlenen problemler için çözüm önerisi sunulacak ve bu girişim bir eylem planına dönecek. Yani akaryakıt sektörü bir araya gelip problemleri buldu ve şimdi de çözüm üretecek. Atölye çalışmasının Nisan ayının ilk haftasında TOBB’da yapılmasını planlıyoruz.”

ATIK YAĞ ARTIK MOTAT İLE TOPLANACAK

T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından başlatılan Atık Yönetim Uygulaması MOTAT’ı anlatan Niyazi İlter, konunun önemine değindi ve şu açıklamayı yaptı; “Sektörümüzü 10 Numara Yağ nedeniyle ilgilendiren MOTAT adındaki Mobil Atık Yönetim Sistemi sayesinde, yazılı UATF (Ulusal Atık Taşıma Formu) oluşturulmayacak ve talepler mobil uygulama üzerinden alınacak. Atık yağının alınmasını isteyen atık üreticisi bizi arıyordu ve bu talebini iletiyordu. Biz de bir form oluşturarak talebi alıyor, işlemi gerçekleştiriyorduk. Bu uygulama ile talepler sistem üzerinden bize bildirilecek ve gidip yağı alacağız. Böylelikle atık yağ üreticileri ve ürettikleri yağlar kayıt altına alınacak. Özellikle atık motor yağını kayıt altına almak adına önemli bir adım olacak olan bu uygulama ile 10 Numara Yağ sorununu büyük ölçüde çözmeyi umut ediyoruz. Bu sorunla mücadelede ciddi çabalar gösteriyoruz.”

SAYAÇ UYGULAMASINDA YENİ DÖNEM

Geçtiğimiz yıl 15 Şubat 2017’de ikincil sistem olarak yürürlüğe giren, sayaç sisteminden geçen ürün miktarının yerinden ve uzaktan izlenebilmesine izin veren Sayaç Otomasyon Sistemi, 15 Şubat 2018 itibariyle birincil sistem olarak devreye girdi. Denizyoluyla gelen dökme akaryakıtın antrepo veya depoya alınması ve yurt dışına ithal edilmesinde bir yıldır uygulanan sayaç sistemi, kontrol ve veri amacıyla diğer ölçümleri destekleyici nitelikte kullanılırken bu geçiş sürecinin sonunda asıl sistem olarak kullanılmaya başlandı. Sayaç sistemi ile ilgili görüşlerini aktaran İlter, “Sayaç uygulaması beklediğimizden daha iyi gidiyor. Çeşitli farklılıklar olmasına rağmen çoğunlukla limitler içerisinde. Bu sistemde herkesin iyi niyetli olduğunu düşünüyoruz. Bir problem yaşanırsa ne olacağına bakılacak. Konuyla ilgili olarak kamuyla görüştük ve bizim önerimiz sayaç uygulamasının ikincil yöntem olarak devam etmesiydi. Tank ölçümlerine dayalı sabit değer üzerinden yapılan marker ihtiyaçları ve projeksiyonları var. Bu sistem marker açısından bir problem yaratır mı, ne gibi farklılıklar ortaya çıkacak, uyuşmazlık durumunda ne yapılacak hep birlikte göreceğiz” şeklinde konuştu.

‘HAM PETROL FİYATLARINDAKİ DEĞİŞİMLERİN DOĞRUDAN POMPA FİYATINA YANSIMASINI BEKLEMEK YANLIŞ’

Akaryakıt fiyatları değişimlerinin kamuoyunu sürekli meşgul eden bir konu olduğunu söyleyen İlter, bu konudaki değerlendirmelerde her zaman doğru bir yol izlenmediğini ifade etti. Ham petrol fiyatlarının ürün fiyatlarını birebir etkilemediğini kaydeden İlter, asıl belirleyicinin uluslararası pazarlardaki ürün, yani benzin veya motorin fiyatları olduğunu belirtti.
Ülkemiz açısından bir diğer önemli faktörün ise döviz kuru etkisi olduğunu belirten İlter, ürün fiyatlarının toplam pompa fiyatındaki payı nedeniyle uluslararası fiyat değişimlerinin sınırlı bir etkiye sahip olduğunu ifade ederken, buna karşın pompa fiyatı içerisindeki ürün fiyatının uluslararası piyasalardaki ürün fiyatlarıyla uyumlu olduğunu belirtti. Ayrıca ülkemizdeki enflasyon oranlarına da dikkat çeken İlter, sektör marjlarının enflasyona karşı korunamadığını vurguladı.