Recep Tayyip Erdoğan, sondaj gemisi

İş dünyası ekonomik saldırılara karşı devletiyle tek vücut

İş dünyası temsilcileri ve meslek örgütleri Türkiye Cumhuriyetine ve ekonomimize yönelik başlatılan saldırıya karşı devletin yanında tek vücut oldu.

Döviz kurları üzerinden yapılan spekülatif ataklarla Türkiye’ye açılan ekonomik savaşa karşı enerji sektörü ve iş dünyası devletiyle tek vücut oldu.

Türkiye-ABD ilişkilerinde geçtiğimiz haftalarda Rahip Brunson’un tutukluluğuna ilişkin ABD yönetiminden Türkiye’nin Adalet ve İçişleri Bakanlarına yönelik yaptırım kararları Ankara’nın şiddetli tepkisini çekmişti. İş dünyası temsilcileri ve meslek örgütleri yayınladıkları bildirilerle Türkiye Cumhuriyeti’ne ve ekonomimize yönelik başlatılan saldırıya karşı devletin yanında tek vücut halinde durarak saldırılara ülke olarak karşı koyulacağı ve üzerine düşen sorumlulukları yerine getireceği mesajını veriyor. 12 Ağustos Pazar günü, gece saatlerinde Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak, döviz kurlarındaki artışa yönelik olarak piyasaları rahatlatmak için kurumların gerekli aksiyonları alacağı, gerekirse Mali Kural uygulanacağını ve bu çerçevede mevduatlara el konulmayacağını, hesaplardaki dövizlerin Türk Lirasına çevrilmeyeceğini açıkladı. Albayrak’ın açıklamaları, Merkez Bankası’nın likidite sağlaması ve BDDK’nın swap işlemlerini sınırlandırmasıyla kur atağına karşı kalkan oluşturdu ve dövizdeki yükselişi durdurdu.

“TÜRKİYE, EKONOMİDE BİR KUŞATMAYLA KARŞI KARŞIYA”

Türkiye’nin diğer alanlarda olduğu gibi, ekonomide de bir kuşatmayla karşı karşıya olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin bağımsızlığını, ekonomik çıkarlarını, millî onurunu, haysiyet ve şahsiyetini hedef alan atakların farklı biçimlerine karşı da hazırlıklı olmalıyız. Son yıllarda terörden ekonomik manipülasyonlara bir dizi operasyona maruz kalmamızın en önemli sebebi, millî menfaatlerimiz noktasında tavizsiz bir tutum takınmış olmamız” dedi.

Döviz kurundaki gelişmelerin ekonomik hiçbir temelinin olmadığını, tamamen Türkiye’ye bir saldırı mahiyeti taşıdığının, muvafık-muhalif herkesin ortak tespiti olduğunu dile getiren Erdoğan, “Yaşadığımız hadisenin, ne 1994 kriziyle, ne 2001 kriziyle, ne 2007 kriziyle bir ilgisi yoktur. Gerçekten bambaşka bir durumla karşı karşıyayız. Bu saldırılara karşı Hazine ve Maliye Bakanlığımız ile diğer ilgili ekonomi birimlerimiz gereken adımları atıyorlar, atmaya devam edecekler. Bu süreçte serbest piyasa ekonomisinin kurallarından asla taviz verilmiyor ve verilmeyecek. Aksi yönde çıkartılan söylentilere hiç kimse itibar etmemelidir. Dün de söylediğim gibi, biz bu oyunu gördük ve duruşumuzdan taviz vermeyeceğimizi bir kez daha ilan ederek, tavrımızı ortaya koyduk” diye konuştu.

TOBB ve TÜSİAD’DAN ORTAK AÇIKLAMA

TOBB ve TÜSİAD tarafından konuyla ilgili yapılan ortak açıklamada şu görüşler ön plana çıktı: “Hükümetin açıkladığı ekonomik programın hedefleri ve alınmakta olan önlemlerin başarısı için iş dünyası azimle destek olmaya kararlıdır. Son dönemde karşılaştığımız finansal zorlukları milletimizle dayanışma içinde aşacağız. Türkiye ekonomisinin temelleri sağlamdır ve bu süreçte reel sektörümüzün üretim ve istihdam kapasitesinin korunması son derece büyük önem arz etmektedir. Ülkemiz ekonomisinde gerek küresel gelişmeler, gerekse iç dinamiklerimiz nedeniyle hassas bir dönem içerisindeyiz.

Gerekli tedbirlerin gecikmeden alınması ve şu adımların atılması gerektiğine inanıyoruz:

  • Merkez Bankası’nın dün sabah likidite yönetimi için attığı olumlu adımların yanı sıra, kurun istikrara kavuşması için daha sıkı bir para politikasına geçilmesi,
  • Sıkı para politikasını destekleyecek tasarruf tedbirlerini içeren maliye politikasının en kısa sürede açıklanması,
  • Enflasyonun kalıcı olarak düşürülmesi için güven verici somut bir yol haritasının bir an önce hazırlanması,
  • En önemli ekonomik partnerimiz olan Avrupa Birliği ile ilişkilerin yeniden olumlu çerçeveye kavuşturulması,
  • ABD ve Türkiye’nin mevcut sorunların stratejik ortaklık çerçevesinde diplomasi yoluyla ve ivedilikle çözülmesi için çaba göstermeye devam etmesi. İş dünyası olarak, gerekli önlemlerin uygulanmasıyla, ekonomimizin yeniden dengelenerek sürdürülebilir büyüme sürecine süratle döneceğine inancımız tamdır.”

YASED’DEN AÇIKLAMA

YASED, mali piyasalardaki gelişmelere yönelik bir açıklama yayınladı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi; “YASED Uluslararası Yatırımcılar Derneği olarak, ekonomimizde yaşamakta olduğumuz olağanüstü gelişmeler sonrasında, Hazine ve Maliye Bakanımızın açıkladığı Yeni Ekonomik Yaklaşımı ve bu hafta Merkez Bankası’nın piyasalara tekrar istikrar ve işlerlik kazandırılması için aldığı tedbirleri son derece önemli adımlar olarak görüyoruz. Türkiye ekonomisinin içinden geçtiği bu süreçte yaşanan finansal zorlukların, milletçe dayanışma içinde aşılacağına olan inancımız tamdır. Türkiye’ye yatırım yapmış uluslararası şirketlerin birçoğu 100 yıldan uzun süredir ülkemizde faaliyet göstermekte ve ülkemizin üretim, ihracat, işgücü ve teknolojik alanlarda büyümesine çok büyük katkı sağlamaktadırlar. Uluslararası şirketlerin ülkemize inancı ve güveni tamdır. Daha fazla istihdam, daha fazla üretim ve ihracat için çalışarak, ülkemizin bu zor günlerden çıkmasına destek vermeye devam edeceklerdir. Cari açık ve enflasyonla mücadele en önemli gündemimiz olmalıdır. Bu noktada, döviz ihtiyacımızın uzun vadeli uluslararası doğrudan yatırımlarla finanse edilmesi büyük önem taşımaktadır. Hükümetimizin son onbeş yılda daha fazla uluslararası yatırım çekmek için attığı adımlar ve Türkiye’de üretim yapan, ihracatımıza önemli katkıda bulunan ve istihdam yaratan tüm şirketleri birer Türk şirketi olarak görmesi yatırımcılara güven vermektedir.

Serbest piyasa kuralları çerçevesinde ülkemizin küresel rekabet gücünün artırılması, hukukun üstünlüğü ve öngörülebilirlik alanında atılan adımlar, nitelikli insan kaynağının artırılarak kapsamlı bir istihdam stratejisinin oluşturulması ve ülkemizin bölgesel bir merkez olarak konumlandırılması uluslararası rekabette bizi bir adım öne geçirecektir. YASED olarak 5 kıtadan, 25 ülkeden Türkiye’ye doğrudan yatırım yapmış üyelerimizin katkılarıyla ülkemizde ekonomik istikrarı ve büyümeyi sağlayacak tüm ekonomik ve yapısal reformlara destek vermek üzere hazır olduğumuzu bir kez daha yineleriz.”

‘BU BİR EKONOMİK SAVAŞ’

İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali yaptığı açıklamada, “Geçen haftaki gelişmelere baktığınız zaman bunun normal piyasa dinamikleri içinde açıklanması zor. Bu bir ekonomik savaş. Bize düşen kısmı var; bunu öngörebilmeli, çok çabuk aksiyon göstermeliyiz. Şu an eylem zamanı” dedi.

Bali, “Spekülatif ataklarla karşı karşıyayız. 94 krizi, 96 Asya, 97 Rusya, 99 depremi, 2001 krizi, hepsini yaşadık. Bir kısım dalgalanmalar yaşanması normaldi. Ancak bu sefer farklı. Tabii görmüyorum. Çok ciddi spekülatif ataklar olduğunu düşünüyorum. Kurları iki ülke arasındaki enflasyon farkından hesaplanır diye okulda öğrettiler. Hiçbir teoriye uymadığı düşüncesindeyim” diye konuştu.

TÜRKİYE’YE VERİLECEK DESTEK ÖNEMLİ

Enerji Petrol Gaz’a konuşan Bilkent Üniversitesi Enerji Politikaları Araştırma Merkezi Direktörü Prof. Dr. Hakan Berument, Türkiye’ye karşı yürütülen ekonomik saldırılan devam etmesi durumunda bunun sadece Türkiye’ye değil başka kurum ve ülkelere de zarar verebileceğine dikkati çekerek başka ülke ve kurumların Türkiye’ye vereceği desteğin herkes için önemli olacağını söyledi. Berument değerlendirmesine şöyle devam etti: “Türkiye, devleti, milleti, iş dünyası, akademik dünyası ve tüm bileşenleri ile bu tür bir ekonomik manipülasyona müsaade etmeyecek ve gerekli her adımı atacaktır. Binlerce yıllık devlet geleneği ile güvenilirliğini bu derece kanıtlamış başka bir devlet yoktur. Bu nedenle de bu geçici güven bunalımının fazla uzun sürmeyeceğini düşünüyorum. Bu olaydan gerekli dersleri çıkarmış ve çok daha güçlü hale gelmiş bir şekilde bu krizden sıyrılıp ileriye dönük vizyonumuzu sürdürmeye devam edeceğiz”