Petrol Ofisi koronavirüs

‘Gelecek Nesillerin Ofisi sektörün geleceğine katkı sağlıyor’

Gelecekte istasyonların yönetimine geçecek gençler için ‘Gelecek Nesillerin Ofisi’ sloganıyla bir eğitim programı başlatan Petrol Ofisi’nin bu yeni atılımını Petrol Ofisi CEO’su Selim Şiper gazetemize anlattı.

Petrol Ofisi CEO’su Selim Şiper ile Petrol Ofisi’nin kısa süre önce hayata geçirdiği akaryakıt dağıtım sektörünün geleceği açısından önemli bir adım olan “Gelecek Nesillerin Ofisi” programını konuştuk. Gelecek Nesillerin Ofisi ile gelecekte istasyonların yönetimine geçecek gençlere eğitimler veriliyor. Petrol Ofisi’nin Gelecek Nesillerin Ofisi ile şimdiye kadar hiç dokunulmamış bir alanda da sektörün geleceğine katkı sağladığını dile getiren Selim Şiper, “Gençlere bu işi özendirmek, kuşaklararası saygı ve sevgiyi pekiştirmek ana amacımız oldu. Bu program, akaryakıt dağıtım sektörümüzün geleceği için çok olumlu bir adım” dedi.

‘PETROL OFİSİ’NDE EĞİTİM, BİR MALİYET DEĞİL, GELECEĞE VE İNSANA YATIRIMDIR’

Gelecek Nesillerin Ofisi sloganıyla başlattığınız eğitim programınızdan bahseder misiniz? Buradaki ‘Ofis’ kelimesi neyi ifade ediyor? Bu programın temel hedefini ve kapsamını anlatır mısınız?

Petrol Ofisi, 1941 yılında devletçe kurulmuş ve tamamen milli ikmalin çözümüne yönelik bir şirkettir. Nitekim 2000 yılına kadar bir kamu teşekkülü idi. Önemli ve milli bir misyonla yola çıkmış bu şirket, İkinci Dünya Savaşı sırasında Türkiye kendi ikmalini kendisi yapabilsin diye kurulmuş. Hatta kalkınma konusunda biraz geride kalmış daha zirai, daha kırsal kesime de hitap edilen bir model oluşturulmuş.  O günden bugüne Edirne’den Ardahan’a, Sinop’tan Adana’ya, yani hakikaten Türkiye’nin dört bir yanında ve en ücra köşelerinde bulunan istasyon ağı Petrol Ofisi’nindir. Bunun ise şöyle bir faydası olmuş; eğer Petrol Ofisi bu uzak noktalardaki istasyonları kurmamış olsaydı ve köy pompalarına yakıt tedarik etmeseydi, hiç şüphesiz Türkiye’de tarımın gelişmesi çok daha geride kalmış olurdu. Yakıt teminini çiftçilerimizin yakınına kadar götürebildiğiniz için traktör gibi, biçerdöver gibi tarımsal araçların artışı söz konusu olmuş. Çünkü siz bu arzı hemen yakınlarında yapmadığınız sürece bu tür araçların yaygın kullanımı da söz konusu olamazdı, bir traktörün şehir merkezindeki bir istasyondan ikmal yapması olabilecek bir iş değil. O nedenle de Türkiye’nin pek çok noktasında Petrol Ofisi istasyonları ya ‘petrol’ diye geçer ya da ‘ofis’ diye kullanılır. Genel olarak bakıldığında, Türkiye’de ya ‘petrol’den sağa saparız ya ‘ofis’ten sola saparız. İşte bu ‘ofis’, aynı zamanda Türkiye’ye akaryakıt ikmali konusunda yeni bir boyut kazandırmış olan bir şirketin sembolüdür. Biz bu mirasa yeniden sahip çıkmak için kendimizi ifade ettiğimiz söylemlerimizde ‘ofis’ kelimesini kullanmaya başladık. O yüzden son iki yıldır yaptığımız reklamlarda ‘İlklerin Ofisi’, ‘Memleketin Ofisi’, ‘Emek Ofisi’, ‘Kalkınma Ofisi’, ‘Türkiye’nin Ofisi’ gibi ofisle bağlantılı bir takım sloganlar kullandık. Şirket içinde attığımız adımlarda da hep hedeflediğimiz bu. Yaptığımız işin ofisi, yani ‘merkezi’, yani ‘en iyi yapanı’ olmak.

Petrol Ofisi kuruluşu itibari ile şirket içi ve paydaşların eğitimlerine çok önem veren bir şirket, adeta bir okul oldu. Bunun için özel eğitim ekipleri var. Her bir istasyonda, her tesiste çalışanlara kendi konularıyla ilgili eğitim veriyorlar. Petrol Ofisi’ndeki bu sürekli eğitim faaliyeti, sıradan yaklaşım ile bir maliyet olarak görülebilir. Ama biz bunu maliyet olarak değil, insana ve hatta geleceğe yapılan değerli bir yatırım olarak düşünüyoruz. Yani bu konuda da bir ‘Yatırım Ofisi’ olduğumuzu düşünüyoruz. Bu proje, İnsan Kaynakları departmanındaki bir arkadaşımızın fikrinden doğdu ve bana aynen şu söylendi: “Biz çalışanlarımıza, bayilerimize, bayi çalışanlarına, paydaşlarımıza yönelik eğitimler düzenliyoruz. Fakat burada eksik kalan bir şey var. Bizim bayrağımız altında bulunan istasyonları ileride devralıp bu işi devam ettirecek olan gençleri hiç ele almadık.”

Bugün bizim 1.750’yi aşkın istasyonumuzun pek çoğu, yıllardır bizimle beraber olan bayilerimizdir. Bunların arasında ikinci, hatta üçüncü nesilden devam eden ilişkiler var. Bugünkü istasyonları ve yarın devralacak olan genç nesli de bu işe ısındırmak, doğru noktalarda hareket etmelerine olanak tanımak, istasyon yönetimiyle ilgili geleceğe daha güvenli ve emin adımlarla ilerleyebilmelerini sağlamak gerekli. Bayilerimizin bu işlerini gelecekte devralarak, sürdürecek olan gençlerimize bugüne kadar herhangi bir yatırım yapılmamış. O yüzden gelecekte bizim ile bayi olarak ilişkide olacak gençleri de bu işe ısındırmak ve işin doğrularını ortaya koymak üzere birlikte çalışmamız lazım. Biz bunu aslında stajyerlerimizle de yapıyoruz. Ama aynı özen ve ilgiyi, bayilerimizin çocuklarına, çocuklarımıza da göstermemiz gerekiyor. Bu yola çıkarken bayilerimizle bu işi araştırdık ve böyle bir program yapsak evlatlarını bize emanet edip etmeyeceklerini sorduk.

Oldukça pozitif bir görüş ortaya çıktı. Beklentilerin çok üstünde bir taleple karşılaştık. O yüzden bu programı, belirli bir çerçevede ve aşamalı olarak planladık. Üniversitede bulunan veya lisansüstü eğitim gören gençlere öncelik verdik. Keza bu sayı da çok fazlaydı, ama ilk olarak 30 gencimiz ile ‘Gelecek Nesillerin Ofisi’ olarak yola çıktık. Çok ciddi bir içerik hazırladık ve yüksek bir beğeni kazandık. Ben de dâhil olmak üzere her bir departmandan sorumlu direktör arkadaşlarım ile birlikte yaptığımız işle ilgili veya akaryakıt piyasasıyla ilgili görüşlerimizi aksettiğimiz bir takım sunumlar yaptık. Arkasından çalışma grupları oluşturduk. Her bir gruba ‘istasyon yönetimi’ ve ‘geleceğin istasyonları nasıl olmalı’ başlıklarıyla çalışma konuları verdik. Bu gençlerimiz, şirkette bulunan arkadaşların desteği ile çalışma gruplarında bu projeleri tartıştılar. Bizim için de çok verimli sonuçlar elde ettik. Bazı fikirler o kadar cazip ve doğrudan uygulanabilirdi ki, bunlardan bir kısmını hızlıca hayata geçirebildik. Diğerlerinin de üzerinde çalışıyoruz. Bununla birlikte gençlerimizle, akaryakıt piyasasının dinamikleri, püf noktaları, neye dikkat edilmeli, başarılı bir istasyon yönetimi nasıl olur gibi konularda görüşlerimizi ve tecrübelerimizi de interaktif bir ortamda paylaştık.

Bundan sonraki süreç için neler söylemek istersiniz?

Hem gelen talep, hem de belirlediğimiz kriterlere uygun genç sayımız çoktu. Seçimlerimizi de Türkiye’nin dört bir yanından yapmaya özen gösterdik. Dolayısıyla bu programı, belirli aralıklarla ve hatta belki iki güne yayarak devam ettireceğiz. Üniversitelerde okuyan gençlerimize, stajyerlerimize ne yapıyorsak, bunları gelecekte istasyonlarımızı devralacak, yönetecek olan bu evlatlarımıza aktarmayı arzu ediyoruz.

‘BUGÜNÜN GENÇLİĞİ ÇOK POZİTİF’

Verilen eğitimin ayrıntılarından bahsedebilir misiniz?

Eğitimlerimizin içeriğinde, mevzuatlar ve şirket olarak istasyon yönetiminde başarı faktörü olarak tespit ettiğimiz bir takım konular, sektör şartları ve tecrübeler var. Örnek vermem gerekirse; akaryakıt satış görevlileriyle (ASG) olan ilişkilerle ilgili paylaşımlarda bulunduk. ASG’ler bir istasyon için çok önemlidir. Çünkü vatandaşla ilk teması onlar kuruyor. Dolayısıyla eğitimin de buradan başlaması lazım. Çağdaş insan kaynakları yönetimiyle yaklaşım göstermek gerekir. İşin finansal tarafını, iş yönetimini anlattık. Piyasada çok hazin sonuçlar vermiş olan bazı yanlış yaklaşımları de paylaştık. Çok önemli belirleyici bir faktör olan SEÇG ile ilgili bilgilendirmelerde de bulunduk.

Gençlerimizin en fazla ilgilendiği konular ise, bizlerin yani sunum yapanların yöneticilerin yaklaşımları, mesleki tecrübeleri oldu. Bugünün gençliği olaylara çok pozitif, çok paylaşımcı ve önyargısız yaklaşıyorlar. O yüzden dimağ olarak açıklar. Gençlerimiz çok pozitif değerlendirmeler yaptı. Örneğin bir gencimiz, babasının ısrarı ile geldiğini ve aslında bu eğitimden pek de bir şey beklemediğini söyledi. Daha çok reklam konuşması gibi bir şeylerle karşılaşacağını belirtti. Ama karşısında gençler için gayret gösteren ve tecrübelerini paylaşan insanlar gördüğünde çok etkilendiğini de itiraf etti. Gerçekten de çok güzel geri bildirimler aldık ve bu da Gelecek Nesillerin Ofisi programının devamı için bizi motive etti.

1.750’yi aşkın sayıda istasyonunuz olunca ve pek çok bayi ile olan ilişki çok uzun yıllara dayanınca, bizim de belli sorumluluklarımız oluşuyor. Akaryakıt sektöründe nesil atlamalarında bazen çok hazin durumlar yaşanabiliyor. Bunların olması hepimize zarar verir. O yüzden çalışma arkadaşlarımızla, stajyerlerimizle nasıl ilgileniyorsak, bunu bayi evlatlarımıza da yapmamız gerekiyor.

‘BİZE DÜŞEN GÖREV KUŞAKLAR ARASI ANLAYIŞI SAĞLAYABİLMEK’

Gençlerin baba mesleğini devam ettirme motivasyonlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Genelde bir takım kuşak farklıkları oluşuyor. Şu an o işi yapan kişi, belirli tecrübelerle işi kafasında çözmüş oluyor. Oysaki gençler, işi üniversitelerde gördüğü gibi sebep sonuç ilişkisi içerisinde, akademik ve teorik alt yapısı ile görmek istiyor. Bu gençlerin, özellikle dijital dünyayla ilgili kendi babalarından ve amcalarından daha fazla bilgileri var. Babalar ya da amcalar da bunu kabul etmek istemiyor. Bizim gibi kurumlara düşen görev, bu iki başlığı birleştirip pozitif bir ortam yaratmak. Başka bir deyişle kuşaklar arası anlayışı sağlayabilmektir. Programımızda gençlerimiz şunu da söyledi: “Ben şimdi anlıyorum babamın neden böyle yaklaştığını…” Yani biz, bir anlamda kuşaklar arasında tercüman oluyor, birbirlerini anlamalarını sağlıyoruz. Bir diğer nokta ise genç insan, ister istemez kendinden önceki kuşağa daha eleştirel bakıyor. Genelde tecrübeyle tespit edilen doğruları değil, kendisi olsa nasıl yapacağını düşünüyor. Bu da zaman zaman çatışmalara sebep veriyor. Burada çok yüksek oranda bir empati gerekiyor. Bu durumlar ortaya çıktığında ise gençlerimizin çoğunluğu aile işini devam ettirmek istemiyor. Kendi ayakları üstünde kendi bildiği dünyada başka bir şeyler başarmak istiyor. Onların gördüğü, bu işin sorun tarafı oluyor. Evet sorunlar var, ama bir o kadar da işin olumlu yanları da var. Çünkü, eninde sonunda önceki kuşaktan kendisine bir işin kalması büyük bir şans. Biz bunu da açıkça söylüyoruz. Dolayısıyla bu program, gençlerin baba işine, dede işine daha sıcak bakıp onu kucaklamasını da beraberinde getirecek. Zaten çıkış noktamızdaki amaçlardan bir tanesi de budur. Gençlere bu işi özendirmek, kuşaklar arası saygı ve sevgiyi pekiştirmek ve birbirlerini o oldukları şekilde kabul etmelerini sağlamak amacımız oldu. Bu program, akaryakıt dağıtım sektörümüzün geleceği için atılmış çok olumlu bir adım. Bunun bildiğimiz başka bir örneği de yok. Devamını getirip, olumlu sonuçlarını almaya devam edeceğiz.