enerji

“Enerji verimliliği moda değil süreklilik arz eden bir eylem biçimidir”

Enerji verimliliğinin bugün hanelerden sanayiye, ulaştırmadan tarıma kadar pek çok alanı kapsadığına vurgu yapan Bakan Dönmez; “Şunu açıkça belirtmek gerekir ki enerji verimliliği moda ya da trend bir kavram ya da uygulama değil; süreklilik arz eden bir eylem biçimidir. Bu nedenle enerji verimliliğini hayatımızın her alanına sirayet eden bir hareket tarzı, bir iş yapış kültürü haline getirmek zorundayız” dedi.

Sibel Acar-ANKARA/ ‘Enerji Verimliliği Bilinç Endeksi Tanıtım Toplantısı’ Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in katılımıyla gerçekleştirildi. Bakan Dönmez, sektör temsilcileriyle gerçekleşen toplantıya video konferans yoluyla katıldı.

Toplantının açılışında konuşan Dönmez, açıklanan raporun kamu ve özel sektörün yürüttüğü kampanyaların ara dönem karnesi olarak sayılabileceğini söyledi.

Bakan Dönmez, Covid-19 salgınının dünyaya artık daha güçlünün ya da daha çok üretenin aksine daha bilinçli olanların ayakta kalacağı bir dünya düzenine doğru ilerlediğini bir kez daha gösterdiğine vurgu yaparak başladı.

“ENERJİ VERİMLİLİĞİNİ HAYATIMIZIN HER ALANINA SİRAYET ETTİRMELİYİZ”

Bu sebeple kaynakların daha akılcı ve pratik kullanılması zorunluluğuna dikkati çeken Dönmez; “Bugün dünya artık klasik ‘üret-kullan-at’ modeline dayanan doğrusal ekonomi yerine; kaynakların yeniden değerlendirildiği döngüsel ekonomi modelini benimsiyor. Bu durumu tetikleyen elbette tüketicilerin değişen istek ve talepleri. Bugün tüketiciler; ham madde ve tasarımdan, üretim ve lojistiğe kadar ürünlerin ve faaliyetlerin tüm değer zinciri içerisindeki çevresel ve sosyal etkilerinin farkında. Bu farkındalık alanlarından biri de enerjinin verimli kullanılması. 2 yıl önce ilan ettiğimiz ‘Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı’mızın başlıklarından biri de enerji verimliliğinin toplumsal bir kültüre dönüşmesini sağlayacak farkındalık, eğitim ve bilinçlendirme faaliyetleriydi. Enerji verimliliği bugün hanelerden sanayiye, ulaştırmadan tarıma kadar pek çok alanı kapsıyor. Şunu açıkça belirtmek gerekir ki enerji verimliliği moda ya da trend bir kavram ya da uygulama değil. Süreklilik arz eden bir eylem biçimidir. Bu nedenle enerji verimliliğini hayatımızın her alanına sirayet eden bir hareket tarzı, bir iş yapış kültürü haline getirmek zorundayız” dedi.

Yerli ve yenilenebilir enerjide yaşanan artışın enerji ithalat rakamlarını doğrudan etkilediğini ifade eden Dönmez; “Enerji zengini bir ülke değiliz. Bugün yerli ve yenilenebilir enerjide her bir puanlık artış yaklaşık 100 milyon dolarlık enerji ithalatını önlüyor. Bu işin üretim boyutu. Bir de verimlilik boyutu var ki onun getirisi bundan hayli fazla. 2017-2019 arasında Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı kapsamında yürüttüğümüz faaliyetlerle 960 milyon dolarlık bir mali tasarruf sağladık. Yatırımları, projeleri hayata geçirmek kolay. İşin icraat tarafında sıkıntımız yok hamdolsun. Önemli olan verimlilik eylemlerini günlük pratiklerimizin bir parçası haline getirmek. Burada; sanayiden haneye, tarımdan ulaştırmaya kadar hayatımızın her anına hâkim olan, farkındalık ve bilinç düzeyimizin yüksek olduğu, davranış kalıplarımızı oluşturan, tüketim kültürümüzün ayrılmaz parçası haline gelen, sonraki nesillere de aktarılan sürekli bir yapıdan bahsediyorum. Son zamanlarda enerji verimliliğiyle ilgili toplumsal algının yükseldiği bir gerçek. Daha önce elektrik ve doğal gaz dağıtım sektörü için yaptırmış olduğumuz araştırma sonuçlarında da bu olguyu gördük. Orada enerji verimliliği uygulamalarının yüzde 40’lara kadar çıktığına şahit olduk. Birazdan sonuçlarını açıklayacağım Enerji Verimliliği Bilinç Endeksi de bu yöndeki çalışmalarımızı doğrulayan en güncel araştırma sonucu oldu” ifadelerini kullandı.

“ENERJİ VERİMLİLİĞİ BİLİNÇ ENDEKSİ RAPORU’NDAN ÖNE ÇIKAN BAŞLIKLAR”

21 farklı şehirde 3 bin kişiyle yüz yüze görüşerek gerçekleştirilen araştırma ile enerji verimliliği tutum ve davranış boyutunu kantitatif olarak ölçümlediklerini belirten Dönmez, anketle ilgili şu verileri paylaştı:

“Kamuoyunda, Enerji Verimliliği Bilinç Endeksini 200 üzerinden 157,7 olarak tespit ettik. Bu değer kamuoyunun enerji verimliliği konusunda orta üst seviye bilinç düzeyinde olduğunu gösteriyor.

Enerji Verimliliği Bilgi Endeksi ise 200 üzerinden 177,9 çıktı. Bu değer de bize kamuoyunun bilgi düzeyinin yüksek alt seviyede olduğunu gösteriyor.

Enerji Verimliliği Davranış Endeksi ise yine 200 üzerinden 137,5 olarak çıktı. Yani bilgi ve bilincin davranışa evrilmesi konusunda diğer iki sonuca göre biraz gerideyiz. Enerji verimliliğini biliyoruz, farkındayız ancak uygulamaya geçişte istenilen seviyenin yakalanmadığını görüyoruz. Burası gelişim gösterebileceğimiz, paydaşlarla daha fazla iş birliğine gideceğimiz, kendimizi daha fazla anlatabileceğimiz bir alan olarak karşımıza çıkıyor.

Kamuoyunun yüzde 87,4’ü enerjiyi verimli kullanmanın önemini biliyor.

35-44 arası yaş grubunda bilgi düzeyi diğer yaş gruplarına göre daha yüksek. Cinsiyet dağılımında ise kadınların enerji tasarrufuna yönelik bilgi düzeyleri erkeklere göre daha yüksek. Burada önemli bir husus öne çıkıyor. O da enerji verimliliği konusunun ailede başladığı gerçeğini öne çıkarıyor.

Özellikle annelerimiz hem ilk öğretmen hem de rol model olması hasebiyle çocuklarımıza bu bilincin aşılanmasında en önemli figürlerin başında geliyor.

Araştırmadan çıkan bir diğer sonuç da sosyoekonomik statü yükseldikçe enerji verimliliği bilgi düzeyi de artıyor.

Enerji verimliliği özü itibariyle büyük sanayilerde işletme bütçesine, bireysel de aile bütçesine katkı sağlayan ticari bir yatırım aracıdır. Kaynağı verimli kullanmanın sonucu ortaya çıkan artı değerdir. Bu ekonomik değeri kaynağı daha fazla tüketerek heba etmemeliyiz.

Enerji tasarrufuyla ilgili bilgi edinilen mecralar arasında ilk sırada yakın çevremiz geliyor.

Aile, eş, dost ya da akrabadan edindiğimiz bilgilere daha fazla itimat ediyoruz. Bu da bize gösteriyor ki aile efradını, yakın çevremizi ya da kanaat önderlerini hedefleyen çalışmaların başarı şansı daha yüksek. Televizyon ve internet de bilgi edinilen diğer mecralar olarak ön plana çıkıyor.

Enerji verimliliğine önem verilme nedenleri arasında faturaların düşmesi, yaşam standardının yükselmesi gibi bireysel motivasyonlar ilk sırada geliyor. Burada çevreyi korumak ve ülke kalkınması gibi toplumsal hedefler ikinci sırada.

Hanelerde enerji verimliliği denilince akla gelen ilk şey yalıtım oluyor. Vatandaşlarımız yalıtımın kısa ve orta vadede dönüşünü gördüğü için bu alana daha fazla rağbet gösteriyor. Yalıtım başta olmak üzere hanelerdeki enerji verimliliğini artırmak için vatandaşlarımıza sağlanacak ucuz maliyetli finansman desteği için çalışmalarımız sürüyor.Diğer alanlarda da enerji verimliliğinin oluşturacağı ekonomik değeri iyi anlatmak zorundayız.

Aydınlatma, yalıtım ve ısıtma-soğutma ile ilgili bilginin davranışa dönüş oranı yüzde 54 ila 57 arasında değişiyor. Ulaşım, bilginin davranışa dönüşme oranının en yüksek olduğu alan. Buradaki oran yüzde 70,9. Ekipman kullanımında ise bu oran yüzde 64,3 düzeyinde. Beyaz eşya seçiminde aynı kapasitede daha verimli olanı tercih oranı ise yüzde 68,9.

Enerji verimliliğine yönelik tutum ortalaması ise yüzde 57,6 olarak çıktı. Buradan hareketle toplumun enerji verimliliğiyle ilgili üzerine düşeni yapma konusunda hazır olduğunu gördük.

Bizim üzerimize düşen en önemli hususlardan biri de enerji kimlik belgesiyle ilgili. Kamuoyunun yüzde 42,6’sı binalarda enerji kimlik belgesinden haberdar değil. Yüzde 62,2’si ise yeterince bilgi sahibi değil.”

Bakan Dönmez, sözlerini projede emeği geçenlere teşekkür ederek sonlandırdı.

RAPOR SEKTÖR TEMSİLCİLERİYLE PAYLAŞILDI

Toplantının ardından raporun ayrıntılı sunumu, Enerji Verimliliği ve Çevre Dairesi Başkanı Dr. Oğuz Can ve Akademetre Genel Müdürü Halil İbrahim Zeytin tarafından katılımcılarla paylaşıldı.