Akaryakıt fiyatlarını etkileyen unsurlar neler?

Petrol Sanayi Derneği (PETDER) ile PwC Türkiye, akaryakıt dağıtım sektöründeki fiyat gelişmelerine ilişkin değerlendirme raporunu yayınladı. Raporda akaryakıt fiyatları oluşumu, akaryakıt fiyatlarına ilişkin değişken maliyetleri, Türkiye’de entegre marjın gelişimi, Türkiye akaryakıt dağıtım sektörünün kendine özgü dinamikleri ve sektörün dinamiklerine ilişkin gelişmeler değerlendirildi.

 

Akaryakıt fiyatları oluşumu

 

Türkiye’de akaryakıt fiyatını; ürün fiyatı, vergiler (ÖTV+KDV), toptancı-dağıtıcı ve bayi marjlarını içeren piyasa marjı oluşturuyor. Ürün fiyatındaki değişimler, dolar-Türk lirası kurunu da dikkate alan bir formül ile iç piyasaya yansıtılıyor. Yerel rafinerilerden alınan ve ithal edilen ürünler vergilendirilerek iç piyasaya sunuluyor.

 

EPDK’nın 2017 Aralık Fiyatlandırma raporuna göre, bir litre standart motorinin pompa fiyatının ortalama yüzde 51’ini vergiler, yüzde 37’sini ürünün fiyatı, yüzde 11’ini bayi ve dağıtıcı entegre marjı, kalan yüzde 1’lik kısmını da toptancı marjı ve EPDK gelir payı oluşturduğu kaydedildi. Akaryakıt dağıtım sektöründe dağıtıcı şirket ve bayiler tüm operasyonel giderlerini, yatırım harcamalarını, finansman maliyetlerini ve ticari karlarını litre başına 0,54 TL olan entegre marj ile karşılıyor ve bu marj sektördeki oyuncuların sürdürülebilirliği açısından büyük önemli olduğu belirtiliyor.

 

Akaryakıt fiyatlarını etkileyen unsurlar nelerdir?

 

Ürün Fiyatı: Platts European Market Scan da CIF MED (Genova/Lavera) dolar/ton olarak yayınlanan fiyatların ABD doları kuru ve yoğunluklar dikkate alınarak çevrilmesi ile hesaplanıyor.

 

Toptancı Marjı: Yerli rafineri ve toptancılar tarafından ürün fiyatına eklenen marja deniyor.

 

Gelir Payı: Ulusal ürün stoğunun tamamlayıcı kısmının tutulabilmesi için tüketici fiyatlarına ilave edilen EPDK payıdır.

 

Entegre Marj (Dağıtıcı ve Bayi Marjı Toplamı): Ürünlerin temininden son kullanıcıya ulaştırılmasına kadar maliyet ve karları içeren marj olarak karşımıza çıkıyor.

 

Toplam Vergi: Maliye Bakanlığı tarafından belirlenen Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ve Katma Değer Vergisinin (KDV) toplamı oluyor.

Standart motorin fiyat oluşumuna bakacak olursak. Bir litre motorinin ürün fiyatı 1,88 Türk lirası yani ürünün yüzde 37’sini oluşturuyor. Yüzde 1’lik kısmını oluşturan toptancı marjında 0,05 TL ve gelir payından 0,00279 TL ekleniyor. Toptancı fiyatı, entegre marj ve vergisiz pompa fiyatı yüzde 11’lik kısmı kapsıyor. Ürünün vergisiz pompa fiyatı 2,47 TL oluyor. Son olarak yüzde 51’lik vergiyle birlikte satışa sunulan ürün 2,56 liralık bir artışla tüketicilere yansıtılıyor.

 

Akaryakıt fiyatlarına ilişkin değişken maliyetler

 

Küresel piyasalarda ham petrolün sınıflanması ve fiyatlarının karşılaştırmalı değerlendirilmesinde en yaygın kullanılan iki ana ticari endeks Brent ve NYMEX kabul ediliyor. Kuzey Amerika’da kara ile çevrili bir alanda çıkarılan NYMEX’in nakliyesi daha zahmetli iken, çıkarımı Kuzey Denizi’nde yapılan Brent’in deniz yolu ile nakliyesi daha kolay oluyor. Bu sebeple Asya, Afrika ve Avrupa’da kullanımı yaygın olan Brent, bu bölgelerin petrol fiyatlamalarında da referans olarak kullanılıyor.

 

Uluslararası enerji talebi, petrol sağlayıcılarının üretim kapasiteleri, petrol sağlanan alanlardaki siyasal ve sosyal değişkenler, dağıtım ağının işleyişi ve global ekonomideki gelişmeler ham petrol fiyatının belirlenmesindeki ana etken oluyor. Türkiye’de ve özellikle Akdeniz çanağı ülkelerinde dikkate alınan ürün fiyatı endeksi olan CIF MED fiyatları ve Brent fiyatları arasında güçlü bir korelasyon bulunmakla beraber, bu fiyatlar birebir ilişkili olmadığı belirtildi.

 

Brent fiyatlarındaki değişiklikler CIF MED fiyatlarına bölgedeki stok ve talep durumuna bağlı olarak yansımakla beraber Türkiye’de Türk lirası olarak yayınlanan liste fiyatlarına kurdaki değişikliklere de bağlı olarak yansıyor.

 

Dolar/TL kuru, 2017 yılının ilk on bir ayında ortalama 3,63 iken, aralık ayı ortalaması 3,85’e yükseldi. CIF MED ürün fiyatı ($) ve Dolar/TL kurundan etkilenen standart motorin ürün fiyatları, aralık ayında kurun da etkisi ile grafikte renklendirilen alanda görülen artış ile 1,88 TL/LT ’ye yükseldi. Ürün fiyatı, ilgili aydaki pompa fiyatının yüzde 37 ’sini oluşturdu.

2017 aralık ayı verileri ile standart motorin pompa fiyatının 2,56 TL/LT ile yüzde 51’ini oluşturan vergiler 3 ana grupta incelersek. 1,79 TL’lik kısım Maliye Bakanlığı tarafından motorin için litre başına sabit olacak şekilde belirlenen ÖTV, 0,32 TL’lik kısım KDV hesaplamasında ÖTV üzerinden alınan pay ve 0,34 TL’lik (pompa fiyatının yüzde 7’si) kısmı da KDV tutarının ürün fiyatından oluşuyor.

Buna göre, standart motorin pompa fiyatının aralık 2017 itibari ile sadece yüzde 44’lük (2,2 TL / LT) kısmının ürün fiyatı ve buna bağlı değişen KDV’den oluştuğu belirtildi.

Bu kapsamda, Brent endeksi ve kurdaki değişimlere ilişkin olarak ürün fiyatında yaşanan her yüzde 50’lik artış veya azalış (diğer değişkenler sabit kabul edildiğinde), pompa fiyatına ancak yüzde 22 etki ediyor. Aynı dönemde bu oran kurşunsuz benzin için yüzde 19 olduğu görülüyor.

Türkiye’de entegre marjın gelişimi

 

Dağıtıcı ve bayi marjlarının toplamını oluşturan entegre marj, Aralık 2017 Fiyatlandırma Raporu’ndaki veriler ile toplam vergili pompa fiyatının yaklaşık yüzde 11’ini oluşturdu. Şekilde 2008 yılı ocak ayına endekslenmiş olarak enflasyon ve entegre marjın gelişimi kıyaslandı. Buna göre, akaryakıt dağıtım sektörünün ticari varlığını oluşturan entegre marj son 10 yılda enflasyon karşısında yaklaşık yüzde 35 kayba uğradı. Bu kapsamda, uzun vadeli depolama, bayi ağı ve iş sağlığı, emniyet, ve çevre (SEÇ) yatırımları yapan dağıtım şirketlerinin karlılığı önemli ölçüde düştüğünün üzerinde duruldu.

 

Son 10 yılda 3 kez (şekilde 2009, 2014, 2015 yıllarında renklendirilmiş dönemler) uygulamaya koyulan tavan fiyat kararları ile entegre marjlar iki ay için sınırlandırılmakta ve bu süreçte pazarda geliştirilmeye çalışılan serbest ve rekabetçi ortam olumsuz etkiledi.

EPDK tarafından dikkatle takip edilen entegre marj, referans ülkelerdeki(Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya)benzer marj seviyeleri ile periyodik olarak karşılaştırılarak bir anlamda bu ülkelerin ortalaması ile senkronize edilmeye çalışılıyor.

 

Türkiye akaryakıt dağıtım sektörünün kendine özgü dinamikleri

 

Türkiye’de uzun yıllardır kayıt dışı akaryakıt ile mücadele etmek adına alınan ilave tedbirler bulunuyor. Alınan tedbirler ve sektördeki oyuncuların yatırımlarıyla, Türkiye’de ürünlerin ikmalinden nihai kullanıcıya ulaşana kadarki tüm süreçte otomasyon sağlanmış olup, her aşamada ilgili kuruluşlara raporlama anlık olarak yapılabiliyor. Bu durum diğer ülkelerden farklı olarak dağıtıcı şirketlerin ek yatırımlar yapmasını gerektirmekte ve şirketlere ilave operasyonel gider kalemleri oluşturuyor.

 

Kayıt dışı akaryakıt tespiti için kullanılan ulusal marker, idareye anlık raporlama için depolarda kullanılan sayaçlar, ürün takibinde kullanılan bayi ve depo otomasyon sistemleri, ÖTV’nin peşin ödenmesi, her bir pompa için bulunması gereken yazar kasa bakım ve operasyonu, dağıtıcılar tarafından fiziken tutulan ve fonlanan 20 günlük ulusal stok tutma zorunluluğu, dijitalleşme sürecinde e-defter, e-fatura, e-kayıt için yapılan yatırımlar, tüm ürün fiyatını karşılayacak teminat mektubu tutma zorunluluğu, yıllık EPDK ödemeleri, iş sağlığı ve güvenliği uzmanı istihdamı, mevzuat farklılıklarından dolayı Türkiye’de istasyon kurulum arazilerinin daha geniş olma ve vergi toplama yöntemlerinin yarattığı ilave finansman yükü, referans ülkelere göre ilave gider kalemleri olarak karşımıza çıkıyor.

 

Sektörün dinamiklerine ilişkin gelişmeler

 

Kaçak ve kayıt dışı akaryakıt faaliyetlerinin kamu gelirleri ve Türkiye akaryakıt dağıtım sektöründeki amaçlanan rekabet seviyesi üzerinde olumsuz etkileri bulunuyor. Son 10 yılda yasa yapıcılar tarafından alınan tedbirler ve dağıtım şirketlerinin çabaları sonucunda kayıt dışı akaryakıt faaliyetleri önemli ölçüde azaldı

 

Bayi otomasyon sistemleri

 

Dağıtım şirketlerine haziran ayında akaryakıt istasyonlarında, eylül ayında da sabit köy pompaları ve tarımsal amaçlı tankerlerde kullanılmak üzere merkeze bildirim yapan ve alım-satımların ve stok işlemlerinin günlük olarak izlenebileceği bir otomasyon sistemi uygulaması zorunluluğu getirildi. Bu sistem ile kayıt dışı bir ürün ikmali gerçekleşmesi durumunda EPDK’ya raporlama yapılıyor. Otomasyon sistemlerinin kurulum ve uygulama yükümlülüğü lisans sahibi dağıtıcı şirketlere verildi.

 

Yasa değişikliği

 

Kaçakçılıkla Mücadele Yasasında yapılan değişiklik ile kaçak akaryakıtın tespiti durumunda uygulanacak cezanın ağırlaştırılmasıyla ulusal markerın daha etkin kullanılmasını ve yarattığı olumlu etkinin daha doğru ölçümü yapılabiliyor. Bunun yanında, vergi usul kanununda kayıt saklama gereksinimlerine ilişkin yapılan düzenleme ile vergi denetimini daha etkin hale getirmek için dağıtıcı şirketlere ilave raporlama zorunlulukları getirdi. Bu kapsamda, en büyük 10 dağıtıcı şirkete pilot uygulama kapsamında aylık raporlama yükümlülüğü getirildi.

 

Ulusal marker

 

Ulusal marker uygulaması ile Türkiye’de dolaşımda olan ürünlerin piyasaya yasal yollardan girip girmediğinin tespitinin yapılması ve kaçak ve standartlara uygun olmayan akaryakıtın satışının engellenmesi planlandı. Bu amaçla, dağıtım şirketleri tüm ürün ikmal noktalarında özel araçlar ile marker teslimatı yapmakta ve ölçümler için bağımsız gözetim firmaları ile çalışılıyor.

 

Teminat mektupları

 

Türkiye’de mevcut tüketimin yaklaşık yüzde 50’si ithal edilen ürünlerle karşılanıyor.  2014 yılında yapılan düzenleme ile tüm ithalat işlemlerinde ayrı ayrı toplamda yüzde 110’a varan teminat zorunluluğu getirildi.

 

Depo otomasyonu ve sayaçlar

 

Daha önce alınan önlemlere ilave olarak 2017 yılından itibaren denizyolu ile gelen dökme akaryakıtın antrepo/depolara alınması sürecinde sayaç sisteminin kullanılması zorunlu kılındı. Bunun dışında, bayi ağındakine ilave olarak tank/depolara da otomasyon sistemi zorunluluğu getirilerek stok seviyelerinin anlık izlenmesi amaçlandı. Bu uygulama kapsamında, elde edilen günlük verilere EPDK dışında Maliye Bakanlığı ve Gelir İdaresi Başkanlığı’nın da erişimi sağlanacak.

 

Dağıtıcı şirketlerin son 10 yılda yasal yükümlülükleri kapsamında yaptıkları yatırımlar ile akaryakıt sektöründe ürünler ikmalden nihai tüketiciye ulaşana kadar takip edilebiliyor. Sonuç olarak, alınan önlemler ve sıkılaştırılan cezai işlemler ile birlikte yıllık ortalama 1-2 milyon ton kaçak akaryakıtın yasallaştırıldığı ve kayıt altına alındığı tahmin ediliyor. Bunun sonucunda yaratılan kamu gelirinin güncel vergi miktarı ve fiyatlar göz önünde bulundurulduğunda yıllık 4.5 milyar TL olduğu tahmininde bulunuldu.

 

Katkılı / özel ürünlerle ilgili genel karşılaştırmalar

 

İstasyonlarda satılan standart ve katkılı motorin, 2011’de EPDK’nın yayınladığı teknik düzenlemelere göre standartlaştırılıp ve AB standartlarına uyumlu hale getirildi. Bu süreçte standart motorin her tür araç için uygun hale geldi. Ayrıca Avrupa’da ve gelişmiş diğer ülkelerde de olduğu gibi tüketicilerin çeşitli tercihlerine hitap edebilecek farklı motorin türleri de piyasaya sürülüp, tüketiciler bu ürünleri tercih etmeye başladı. Bunun yanında, referans alınan ülkelerde katkılı ürün fiyatlamasında serbestlik sağlanıp, Türkiye’de katkılı ürünlerin fiyatlaması da EPDK tarafından yakından takip edildiği belirtildi.

 

Aşağıdaki şekilde katkılı motorin türleri ile standart motorinin pompa fiyatları arasındaki farklar Avrupa ülkeleri ve Türkiye için son 1 yıl için ortalama olarak gösterildi. Standart ürünlerin fiyatlandırmasında, diğer Avrupa ülkeleri ve Türkiye’deki vergisiz katkılı ürün fiyatları kıyaslandığında, Türkiye’deki marjların çok düşük olduğu gözlemleniyor. Aradaki bu fark, dağıtıcı şirketlerin halihazırda standart ürüne göre daha maliyetli olan bazı katkılı ürünleri piyasaya sunmama kararı almasına sebep oluyor. Bu da tüketicinin performans tercihi doğrultusunda talep edebileceği ürün yelpazesini daraltarak tüketici faydasını azaltıyor.

2011 yılından itibaren yüksek kükürt içerikli (10 ppm+) ürünlerin satışının yasaklanması sonrasında pazarda mevcut standart ürünler haricinde katkılı ürünlerin de piyasaya sunulmasının nihai tüketicide yanlış bir algı oluşturduğu işaret edildi. Bu nedenle özellikle eğitim ve bilgilendirme alanlarında dağıtıcı şirketlerin EPDK ile birlikte çalışması ile katkılı ürünlerin serbest fiyatlaması için uygun zemin oluşturulabilecek. Bu doğrultuda, Türkiye akaryakıt dağıtım sektörünün gelişmiş ülkelerdeki pazarlarla karşılaştırılabilecek hale gelebileceği vurgulandı.